Öpücük ve Ayraç

313 13 93
                                    


Önemli:

Kitapta HP evreni dışında benim eklemem olan çok karakter ve kurgu olduğunun farkındayım. Okurken sizi sıkıyor olabilir ama elimden geleni yapıyorum ve o karakterlerin her birinin hikayede çok can alıcı noktaları olacak.

En başından niye o kadar eklediğimi de soruyor olabilirsiniz açıklayayım,

Ben hayatım boyunca hayran kurgu yazmak istemiyorum tabii ki. Her ne kadar kitaplardaki kurgular benim olsa bile önümde hazır bir evren ve hazır karakterler var, benim yaptığım sadece onları kukla gibi oynatmak. Ama ben bunu istemiyorum. Henüz kendi evrenimi oluşturacak kadar yeteneğim, tecrübem olmadığının da farkındayım. O yüzden kendimi rahat hissettiğim bu hayran kurgu alanından yavaş yavaş itersem daha güzel sonuçlar alabileceğime inanıyorum.

Yine de buraya Çapulcu okumaya geldiğinizin, Jily okumaya geldiğiniz farkındayım. O yüzden her bölüme yine bir şekilde eklemeye çalışıyorum ki size aradığınızı vereyim. Ama benim bu hikayeyi gerçekten bir kitapmış gibi yazmaya çalıştığımı ve bu yüzden tam bir 'Jily' kitabındansa gerçekten o dönemde ve farklı bir zamanda yaşanabilen bir şeymiş gibi yazdığımı unutmayın lütfen.

Bu kadar uzun açıklamadan sonra bölüm,

Keyifli okumalar

Bu arada umarım o karakterleri seviyosunuzdur yoksa sıkıcı bir bölüm olacak🤩🤩



Natalie ortak salondaki büyük guguklu saate baktığında on buçuğa yaklaştığını gördü. Viridian akşam demişti ama saati belirtmemişti, üstelik antremandan döndüğünden beri de hala odasından çıkmamıştı.

Oturduğu pufun üzerinde kendini iyice geri verdi, kan beynine birikirken gözleri hala erkek yurdunun kapısındaydı.

Nerede kaldın Castleton?!

"Nat ne yapıyorsun?" Ethan Natalie'nin yanındaki koltuğa oturdu. "Yurt kapısını dikizlemek hiç senlik değil." Natalie öfleyerek doğruldu.

"V'yi bekliyorum,"

"E boşuna bekliyorsun o zaman, odada değil ki?" Natalie şaşkınlıkla Ethan'a baktı. "Nasıl ya?"

"Bayağı, antremandan sonra hiç odaya gitmedi ki." Natalie ayaklandı.

"Bana bak Ethan eğer alay ediyorsan seni Norris'e mama yaparım." Ethan oflayarak yerinden kalktı. "Sana da asla yaranılmıyor. Yok dedimse yok işte."

Natalie, Ethan'ın berbat ve kendince komik şakalar yaptığını biliyordu, yalan söylemeye meyilli olduğunu da biliyordu ama bu sefer inanmayı seçti.

Hem Viridian'ı bayağıdır görmemişti. O kadar saat odasında ne yapıyor olabilirdi ki?

Adımlarını hızlı tutarak salondan ayrıldı, yer yer koşarak yer yer de sanki umursamıyormuş gibi yavaş yürüyerek astronomi kulesine varsa da Viridian görünürde yoktu.

"Gerizekalı Ethan." Homurdanarak kulenin kenarına yürüdü. Demirlere tutunup bacaklarını aşağı sarkıttı. 

Mevsimlerden ilkbahar olduğu için hava normalden sıcaktı ama gece soğukluğu çökmüştü. Natalie üstündeki kazağa iyice sarıldı, Ethan'a inanan aklına hakaretler ve küfürler savururken bir yandan da yanında saat olmadığı için kızdı.

Kafasını demire koyup gözlerini kapattı. Vücuduna çarpan rüzgar hoşuna gidiyordu, uçuyormuş gibi hissediyordu kendini.

Kafasını ve ellerini demirden kaldırdı, salladığı ayaklarını toplayıp ayağa kalktı ve bir bacağını demirin üzerinden attı. Diğer bacağıyla aradaki demirden destek alıp en yukarıdaki demire oturdu. Dengesini toparlayana kadar sıkı sıkı tutundu, ayağının üstünü aradaki demire denk gelecek şekilde ayarladı ve pozisyonundan emin olunca ellerini bıraktı ve kollarını iki yana açtı.

Çapulcular: Geri DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin