Ağustos 2021 - Olay günüHyunjin, Instagram'da Jeongin'in attığı hikayelere donuk bir bakışla bakıyordu. Sarmaş dolaş genç aşıklar, mutluluk saçan kareler..
Onun yerinde ben olmalıydım...
Bir fotoğrafta Jeongin gülümsüyor, Seungmin ise onu gamzesinden öpüyordu.
Onun yerinde ben olmalıydım...
Hyunjin dişlerini sıkıyor, yumruğunu sıkıyor, ancak ne yaparsa yapsın gözlerinin dolmasına engel olamıyordu. Önceden bir cümle aklında yankılanıyordu.
Ya Seungmin aniden ortadan kaybolsaydı?
Sonuçlarını kaldıramayacağı işler yapmak istemiyordu, ancak Seungmin'in ortadan kaybolmasını gönülden diliyordu Hyunjin. Ondan nefret edecek bir sebep bulamadıkça kuvvetlenen öfkesi, sağlıksız sonuçlar doğuruyordu.
Bana bir şey yaptırmasan da kendin çekip gitsen ya Jeongin'in hayatından Kim Seungmin...
Git, Kim Seungmin...
Arka planda çalan melankolik rock müzik, Hyunjin'in içinde bir şeyleri kıpırdatıyordu.
Canı yanıyordu Hyunjin'in.
Doğada yaşayan bir hayvandır insan, evrenin bir parçasıdır. Bir aslana tekme atarsanız size içgüdüsel olarak saldırır.
Aynı şekilde, canı yanınca, can yakmak ister insan. Medeniyet ve getirdiği kurallar bunu onaylamasa da, acı çeken bir canlının vereceği doğal tepki, öfke ve can yakma güdüsü olacaktır. Buna engel olabilmek ise insana kalmış bir problemdir, bir iç savaştır.
Hyunjin bu savaşta mağlup taraftaydı.
Canının yanmasında bir "suçlu" var mıydı bilinmez, çünkü objektif bakılınca Seungmin'in hiçbir suçu yoktu. Erkek arkadaşıyla normal bir ilişki içerisinde olan normal bir genç adamdı. Hatta normal bir insandan çok daha iyi özelliklere sahipti.
Peki suçlu kimdi?
Eğer Seungmin, Hyunjin'in kalbini bizzat kırmış olsaydı, Hyunjin'in onun canını yakmak istemesi kabul edilebilirdi. Canını yakması doğru olur muydu orası meçhul. Ancak bu durumda Hyunjin'in canını bizzat yakan biri yoktu. Hyunjin, Jeongin'e duyduğu hislerden ötürü acı çekiyordu aslında.
Peki Hyunjin, neden Seungmin'in canını yakmak istiyordu?
Akla ilk gelen cevap: Kıskançlık. Kıskanmak da toplum tarafından "kötü davranış" kefesine konsa da, insanın doğasından gelir. Elinde olanın daha iyisine sahip olmak ister her insan, nefs/ego/içgüdü/ruh ne derseniz o, ister. İstediğini alamaz ise öfkelenir. İstediğini alan başka birini görür, öfkesi artar. Çünkü istediği şeyin elde edilemez olmadığını görür ve kendini "Nasılolsa elde etmek imkansızdı" diye teselli edemez artık. Öfkenin hedefi de genelde, istediği şeye sahip olan kimse o olur. O kişinin yerine geçmek ister, geçemeyince de bu öfke giderek büyür...
Bu güdüler, aylar süren buhranlar, Hyunjin'i çok karanlık bir yere taşımıştı. Evinden dışarı çıktı, ufak bir gece esintisi umdu sakinleşmek için. Gözlerinin önünde Jeongin ve Seungmin'in mutlu anları, bitmek bilmez bir video misali oynuyordu.
Hyunjin ise ağlıyor ve yürüyordu.
Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Nereye gittiğini de bilmiyordu. Fakat ayakları, onu Seungmin'in apartmanına götürüyordu.
Ne diyecekti ki?
Seungmin kapıyı açınca ne yapacaktı ki?
İçinde manasız, vahşi düşünceler vardı. Düşünceden öte, dürtüydü bunlar. O an gelen güçlü bir dürtü, ardından getireceği sonuçları düşünmeden yapılan radikal hareketler...
Jeongin benim olmalıydı...
Hyunjin, Seungmin'in oturduğu eski apartmanın merdivenlerini tırmandığında yüzü, gözyaşlarıyla ıslaktı hala.
Jeongin benim olmalıydı...
Zile uzunca bastı. Gergin bir vaziyette bekledi. Seungmin kapıyı açmakta gecikmedi. Hyunjin'i evinde gördüğüne şaşkın, fakat yine de gülümseyen bir ifadeyle Hyunjin'i içeri davet etti.
S: Hayırdır inşallah Hyunjin?
H: Ben...
S: Otursana.
H: Oturmayacağım.
Hyunjin, bedenindeki tüm kasların kasıldığını hissediyordu, hele de sırt kasları gerginlikten kasılı kalmış vaziyetteydi. Seungmin'in salonunun orta yerinde dikiliyordu Hyunjin. Seungmin de o ayaktayken oturmak istememişti.
S: Sorun ne Hyunjin? İyi misin?
H: İyi değilim... Konu Jeongin.
S: Jeongin mi?
Seungmin'in bir kaşı şaşkınlıkla kalktı. Muhtemelen Hyunjin'in, Jeongin'le ilgili bir konuyu neden Jeongin'le değil de kendisiyle konuştuğunu merak ediyordu.
H: Jeongin'e çok değer veriyorum ve onun üzülmesini hiç istemiyorum.
Hyunjin'in ne diyeceğini merak eden Seungmin, onu sözlerini bölmeden dinliyordu. Konunun nereye bağlanacağını merak ediyor olmalıydı.
Bir bilseydi ki Hyunjin'in de bu cümlenin nereye gittiğinden haberi yoktu. Hyunjin'in neden buraya geldiğine dair mantıklı bir sebebi dahi yoktu. Bir heyecan ve dürtüyle geldiği bu evde, ne dediğini bilmeden saçmalıyordu sadece.
H: Jeongin seninleyken üzülüyor gibime geliyor.
S: Ben öyle düşünmüyorum. Ara sıra her çift kavga eder, doğal şeyler onlar. Ben Jeongin'i seviyorum, endişelenme sen.
"Ben Jeongin'i seviyorum" cümlesi Hyunjin'in aklının duvarlarında yankılanıyordu. Hyunjin'in sağ eli, daima pantolon cebinde taşıdığı çakıyı kavradı.
H: Seviyorsun demek.
S: Evet seviyorum, aşığım ona. Hayatımda aradığım mutluluğu onda buldum, istediğim en son şey onu üzmek. Jeongin'in gözlerinden bir damla yaş düşmemesi için yıllarımı vermeye hazırım.
Hyunjin, gözyaşlarını tutmaya artık çabalamıyordu. Seungmin'in ettiği her kelime kulaklarını tırmalıyor, içini parçalıyordu.
Ya Seungmin birden ortadan kaybolsaydı?
Saniyeler içerisinde Hyunjin'in çakıyı tutan eli, cebinden çıktı. Seungmin hareket dahi edemeden, çakı açıldı ve hücum etti Seungmin'in vücuduna. Hyunjin ağladı, çakıyı sapladı Seungmin'in bedenine. Kaç kez bilmiyordu. Seungmin yere düştü, karnından ve göğsünden akan kanlar halıya ulaştı. Hyunjin, olup bitenin şokuyla bir süre ayakta dikildi, Seungmin'in bilinçsiz bedenine baktı.
Senin yerinde artık ben olacağım Kim Seungmin...
***

ŞİMDİ OKUDUĞUN
grudge || hyunin x seungin
FanfictionYakın arkadaşı Jeongin'e karşı romantik hisleri olan Hyunjin; Jeongin'in erkek arkadaşı Seungmin'le tanışır..