10

305 29 2
                                    


6 ay sonra

Hyunjin, üniversitesinin verdiği yarıyıl tatilinden dönmüş, bavulunu yerleştirirken telefonu titredi. Önce umursamadı, "Reklam mesajıdır kesin." diyerek işine devam etti. Bir saat kadar sonra telefonunu eline aldığında, ekranda gördüğü isimle şok oldu, kalbi durdu zannetti bir an.

"Jeongin..."

Aylar sonra ilk kez Jeongin ses vermişti.

J: Selam Jinnie. Ben memleketten döndüm, ikinci yarıyılda okula devam edeceğim. Müsaitsen yarın görüşelim, seni özledim.

Bu kısacık mesaja gözleri dolmuştu Hyunjin'in. Mesajı tekrar tekrar okurken, "Ben de seni özledim Jeongin'im" diye mırıldandı.

Özlemişti özlemesine, fakat bu yüzleşmeye hazır mıydı?

Jeongin'in yüzüne bakabilecek miydi? Karşısında dik durabilecek miydi?

Panikleyecek miydi yoksa ilk günkü gibi? Yoksa bu olay olmamış gibi olan yaşantısı mı baskın çıkacaktı?

Yeterince alışmış mıydı peki yaptığına? 8 ay mı olmuştu, 9 ay mı, yoksa bir ömür mü geçmişti üzerinden?

Tarifsiz hisler içerisindeydi Hyunjin. Fakat bu duygu karmaşasını bir düzene sokmalıydı Jeongin'in karşısına çıkmadan önce.

Normal görünmeliydi, ama bir tık özen göstermeliydi bu kez kendine. Neticede sevdiği adamın karşısına çıkacaktı aylar sonra ilk kez. Dolabından normalde giymediği tarzda şık bir gömlek çıkardı, aynanın karşısında üstüne tuttu. "Buruşuk.." diye düşündü.

"Ütü yapacak kadar sevmiyorum hayatı."

Sık giydiği sweatshirtlerden birini giydi, biraz parfüm sıktı. Saçlarını düzeltti, derin bir nefes alıp aynadaki görüntüsüne baktı. Samimi bir gülümseme yerleştirmeye çalıştı yüzüne, aylardır içten gülmemişti, sanki yüz kasları gülmeyi unutmuş gibiydi. İşin doğrusu, Jeongin'i görünce muhtemelen istemsizce gülümseyecekti.

***

Buluşmayı planladıkları kafeye yarım saat erken gelmişti Hyunjin. Gergin bir şekilde bekliyordu cam kenarındaki masasında. Uzaktan Jeongin'in silüetini görünce kalbi hızlandı.

"Jeongin..."

Kafasında tek bir kelime yankılanıyordu sadece.

"Jeongin..."

Karmakarışık düşünceler beynini terk etmiş, yerini sadece sevdiği adamın adına bırakmış gibiydi. Jeongin kafeye yaklaştıkça Hyunjin daha da heyecanlanıyor, ancak normal görünmeye çalışıyordu.

Jeongin kafenin kapısından girip bakışlarıyla içerde Hyunjin'i aradı. El sallayan Hyunjin'i görünce gülümsedi ve ona yöneldi.

Hyunjin bu çocuğu gamzelerine kadar özlemişti.

"Hoşgeldin.."

Tek bir kelime söyleyebildi Hyunjin, Jeongin'e sarılmadan önce. Yüzünü Jeongin'in omzuna gömmüş, öylece duruyordu. Sırtında Jeongin'in yumuşak ellerini hissedince gözleri doldu.

"Özledim seni."

"Ben de seni özledim Jinnie."

Bir süre daha öylece durdular, gerçekten iki genç adam da birbirini çok özlemişti.

Jeongin, oturur oturmaz düz bir suratla tek bir cümle söyledi Hyunjin'in hatrını dahi sormadan.

"Malum konuda konuşmayacağız. Konuştukça kötü oluyorum, bundan sonra o konuda asla konuşmayacağız, tamam mı?"

Hyunjin içten içe rahatlamıştı. Bu konuda nasıl konuşacağı, neler söyleyeceği kafasında hazırdı, her senaryoya karşı kendini hazırlamıştı. Fakat bu tiyatroyu oynamasının gerekmeyişine sevinmişti.

"Sen nasıl istersen."

***

Background Music: TXT-Anti-Romantic

grudge || hyunin x seunginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin