Bir bahar günü erkek kardeşimle çıktığımız bisiklet turundan dönerken, küçük mavi bisikletimin lastiği patlamış ve beni taşıyamaz olmuştu. Ben de geri dönüş yolunu onu iterek geçirmiştim. Güneş en tepeden vuruyor, önden ilerleyen abimin kahverengi saçlarını ışık hüsmeleriyle sarıya boyayışını izlerken ağzımın kuruduğunu hissedebiliyordum. Neredeyse konuşamayacak hale gelmiştim ve her yerimden terler boşanıyordu.
Kendime geldiğimde hissettiğim de bundan pek farklı değildi. Gözlerimi zorlukla açtığımda nefesimi daha derine çekmeye çalıştım, fakat bir yerden sonra sıkışıyor almam zorlaşıyordu. Yatağın demirlerine sarılarak soğuğu ellerimde hissettim. Metalle karışmış ağır ilaç kokusu beni rahatsız etmiyordu. Aksine içimi rahatlatmış, bana evimi hatırlatmıştı.
Babam her gün bir kaç sokak ötede olan muayenehanesinde çalışır bazen küçük bir kızken benim de yanında gitmeme izin verirdi. Bekleme odasındaki Şubat aylarında %50'ye varan indirimleri olan tatil dergilerinin bir çoğunu ezberlemiştim.
Doğrulmaya çalıştım bulanık görüşüm düzeldiğinde en yakınımda belirmeye başlayan yüzü hemen tanıdım. Aylin yeşil gözlerini üzerime dikmiş, pek gerçekçi olmayan bir tavırla bana gülümsüyordu.
"Uyandığında sevindim."
Gülümsemekle yetindim.
Yanıma çektiği sandalyeyi yatağıma yaklaştırarak neredeyse nefesini hissedebileceğim yakınlığa geldi. Bu mesafeden hafifçe sürülmüş dudak parlatıcısının kapatmadığı dudaklarının çatlak kısımlarını bile görebiliyordum."2004 yılının aralık ayında yaşanan içler acısı olayın suçluları iki aydır aranmasına rağmen hiç bir ip ucu elde edilmiş değil. Yetkililer sabah saatlerinde yaşanan cinayetin ve korkunç yangının aynı kişi tarafından meydana getirildiğinden neredeyse emin. Olayla ilgilenen emniyet müdürlüğü ve jandarma ekipleri hiç bir ize rastlayamamış olsada ünlü dedektiflerden bir kaçının bu işle yakından ilgilendiği ve bir kaç sonuca vardığı hakkında bilgimiz var. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, örtülmesine izin veremeyeceğimiz kadar önemli bir olay olduğunu bizimle paylaşılmış bazı deliller her yönden gözler önüne seriyor. Tahmin edilen isim en az işlenen suç kadar korkunç. Kendisine ulaşılamıyor olması işleri daha da zorlaştırıyor"
Ezberden okuduğu kelimelerin yıllar önce bir spiker tarafından söylendiğini biliyordum. Her kelime içimi yakıyor, devam etmemesini dilemekten başka çare bırakmıyordu. Ağzımda kanın metal kokusunu hissettiğimde dudaklarımı kanatacak kadar ısırdığımı fark ettim.Devamında söylediği isimlerin hiçbirini tanımasam da her birinde içim eziliyor tarif edemediğim acıyı hissetmeme neden oluyordu. Tanrım bunları bana ne hakla yapıyordu. Kafamı kaldırıp ışık saçan gözlere baktım. Bundan zevk alıyordu. Hem de haince bir zevk.
"Babam yıllardır bunun üzerinde çalışıyor. Hatta kendimi bildim bileli. Yanan ev kimindi bunu biliyor musun? Elbette biliyorsun. Yüzünü yıllarca televizyonlarda görmüş olmalısın. Zavallı kadın ve ailesi. Kendisi çok iyi şarkı söylerdi fakat kim bilebilirdi bir tanecik halamın bu şekilde ünlü olacağını? Şimdiye kadar çözüme en çok yaklaşan kişi babam ve ulaştığı sonuçlar neyi gösteriyor biliyor musun? Karmen soyadını devam ettirecek tek kişiyi. Senin soyadını duyduğumda yaşadığım zevki daha önce hiç yaşamamıştım fakat emin olamıyordum. Şimdiyse kesinlikle biliyorum."
Elindeki fotoğrafı zafer kazanmışçasına kaldırdı. Soğuk terler döktüğümü fark ettim. Bana bunu neden yaşatmak istiyordu? Fotoğrafı çektiğim günü çok net hatırlıyordum. Henüz küçük bir kızken evimizin denize bakan penceresinden başını çıkarmış abimi, müstakil evimizin bir zamanlar beyaz olan duvarlarıyla birlikte çekmiştim. Israrlarına rağmen de silmemiş, yaşanan korkunç hadiseden sonra da saklamaya devam etmiştim. Bu elimdeki tek şeydi ve büyük riske girdiğimi bilsem de bırakmaya gücüm yetmemişti. Buruşmaması için büyük bir özenle saklardım. Şimdiyse pençeye benzeyen uzun tırnakların hoyratça tutuşunu izliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp
Dla nastolatkówBir an güneşle değil, sadece onun gözlerindeki kıvılcımlarla her yerin aydınlanabileceğini düşünmeden edemedim. Baktığı her yeri yakıp kül edebilirdi. Ve ayrılık geldiğinde sönüşünü izlemek, güneşin doğmayacağını bilmek kadar zordu. ...