Bazı günlerin hatırası, bütün bir ömre yayılır.
Giray karşımda bana şaşkınca bakarken gözlerinde binlerce duygu gelip geçiyordu. Emin olmak istercesine bir şeyleri düşündüğünde gözlerini sımsıkı yumarak iki yana sallamış sonra da yavaşça araladığı gözkapaklarının ardından bana hüzünle bakmıştı.
"Anlat bana Giray, yüzleşmediğim bir şey kalsın istemiyorum."
O bildiği bir acıyı benimle paylaşmak istercesine bakarken ben de daha öğrenmediğim şeyin acısını hemen göğüslenmiş onu ikna etmeye çalışıyordum. Yaklaşık on dakika boyunca aramızda garip bir sessizlik olurken sonunda Giray dudaklarını yalayarak başta kekelese de konuşmasına başlamıştı.
"Hatırlar mısın bilmiyorum, daha sokakta kalıyorduk. Süleyman bizi oradan çıkarttığından sonrasını anımsıyor musun?"
Gözlerinde garip bir acı peydahlanırken zihnimi kontrol etmeye çalıştım. Eskilere gidip sokaktan kurtulduğumuz anı düşündüm. Bir süre geçtiğinde bedenim titredi ve zihnimde bir cümle belirdi.
"Sus! Anlıyor musun, sus! Kapa çeneni hem de sonsuza kadar."
FLASHBACK
Küçük ellerimle Giray'a dokunmaya çalışsam da başımızda bir anda beliren siyah takımlı adamlar sayesinde ayrılmıştık. İkimizde birbirimize ulaşmaya çalışırken her hamlemizin boşa çıkmasıyla kendimi ağlarken bulmuştum.
"Ağlama Eren."
Kulağıma onun sesleri dolarken kendimi ağlamamak için sıksam da başarılı olamıyordum. Küçük ellerimle göz yaşlarımı sildiğime yanımızdaki adamların bizi ayıracağını düşünmemden kaynaklı yeniden ıslanmıştı yanaklarım.
"Bırakın, sadece sarılacağım. Görmüyor musunuz korkuyor!"
Giray sinirle çevremizdeki adamlara bağırırken küçücük bedenlerimizden çıkan sesleri hiçbiri umursamıyordu. Genelde konuşmayan bir tip olarak ben bile bir şeyler söylemek istiyor ama hıçkırıklarımdan buna fırsat bulamıyordum.
Neden bilmesem de genelde konuşmazdım. Hatta Giray ile artık bakışarak bile anlaşabiliyorduk, genel sorunlarla da o ilgilendiği için bana hiçbir şey kalmıyordu. Gün boyunca bir köşede oturup önümüzdeki bardaklara para atılmasını bekliyor, akşam olunca da birbirimize sarılarak bir köşede uyuyorduk.
Aslında açlıktan birbirine yapışan dudaklarım ve kuruyan boğazımdan kaynaklı konuşmak istemiyordum. O yakıcı hisle baş etmenin yolunu kendimce bulmuştum işte, konuşmazsam gereksiz susamaz ve Giray'ın fazla para harcamasına engel olurdum.
Günlerimiz böyle geçerken bir gün şu an yanımızda olan adamlar gelip ikimizi de kollarından tuttuğu gibi yanlarına alarak arabaya bindirmiş ve bu depoya getirmişlerdi.
Ben köşemde ağlamaya devam ederken kapı açılmış ve içeriye bir adam girmişti. Çevredekilerin toparlanmalarına bakılırsa burada sözü geçen birisi olduğunu hemen kavramıştı küçük zihnim ama orada kendisini her yere yaymış olan panik duygusundan kaynaklı bir şey yapamıyordum.
"Merhaba Giray, yeni evine hoş geldin."
Karşımızdaki adam tok sesiyle konuştuğunda korkuyla yutkunmuştum. Oluyordu işte, abimden beni uzaklaştırıyorlardı. Sanki 2 yıldır beraber savaşmamışız gibi benimle onu ayırıyorlardı.
"Siz kimsiniz ve bizden ne istiyorsunuz?!"
Giray küçük yaşına ve boyuna bakmadan karşısındaki adama sinirle bağırırken bu durum sanki o adamın hoşuna gitmiş gibi gülümsemişti.
"Hırçınlığını seviyorum Giray ama bana karşı kullanmanı sevmem."
Adamın bakışları nihayet bana döndüğünde yanımdaki siyahlı adama kafasıyla işaret vermesiyle kollarımdan tutulup oturduğum yerden kabaca kaldırılmıştım. Ağzımdan çıkan çığlık depoda yankılanırken Giray bana doğru gelmek istemiş ama kollarından tutularak engellenmişti.
"Bırakın onu!"
Benim çığlıklarım ve onun bağırması tüm depoda yankılanırken "Yeter!" diyen sesi duymamızla her şey yeniden durulmuştu.
"Onu da istiyorsan, bana karşı nasıl davranman gerektiğine dikkat edeceksin. Artık senin yerin burası."
Sert sesiyle işaret parmağını Giray'a doğru sallayarak konuşan yabancıya buğulu gözlerle bakarken onun bakışları yeniden beni bularak kolumdan tutup beni asılan adama yine küçük bir baş işareti vermişti.
Adam bu işaretle beni yere bırakırken Giray bu sefer kimsenin engeline takılmadan yanıma gelerek kollarını bana dolamıştı.
Korkuyla kaplanmış benliğim onun güvenli kolları ve güzel kokusuyla kendine gelirken bizi dikkatle izleyen yabancıdan gözlerimi alamıyordum.
"Onu boş bir yere alın, çocuk da eğitime geçsin."
Yabancı hızla emirlerini verirken etrafıma sarılan küçük kolların beni daha sıkı sarmaladığını hissetmiştim.
"Eren'den ayrılmayacağım."
Sesi kendinden emin çıksa da aklına bana zarar verebilecekleri gelmiş gibi onlara doğru yumuşadığında yabancı ona bakıp hafifçe gülümsemişti.
"Merak etme, sen eğitimini tamamlayıp gelene kadar ona iyi bakılacak."
Ondan duyduğum son sözler olurken Giray'la yollarımız ayrılmıştı. Beş ay kadar bir süre birbirimizle hiç görüşmemiştik. Ve o beş ayı küçük bir odada sadece yatak ve masa varken geçirmiştim. Korkup ağladığım her seferde ise kapım şiddetle açılıyor ve korumalardan birisi gelerek üzerime yürüyordu.
"Sus! Anlıyor musun, sus! Kapa çeneni hem de sonsuza kadar."
Beş ay boyunca her gün defalarca bu sözleri duyuyordum. Beş ayın sonunda ise Giray gelip beni almıştı, oradaki adamları ise bir daha asla görmemiştim.
FLASHBACK SON
Beynimin derinlerinden kopan gerçeklik ile sarsıldığımda ellerimle kulaklarımı kapattığımı yeni fark ediyordum.
"B-bana senin orada bir kaza geçirdiğini ve konuşma yeteneğini kaybettiğini söylediler. Sonrasında da o adamların her birinin cezası kesildi. Böylece senin varlığını bilen kişiler ortadan yok olurken sen orada yaşadığın kabusla kaldın."
Bu sözlerle Giray'ın o adamların bana yaptıklarından haberi olmadığını da anlamıştım. Şu an benim ona gelip travma yaşamışım ve o yüzden böyleyim dememle kafasındaki olayları oturtmuştu. O yüzden şoka girmiş, güzel yüzü acıyla kasılmıştı.
"Özür dilerim Eren. Bir yalanla, bir hatayla yıllarını mahvettim."
Bugün çokça olduğu gibi Giray'la karşılıklı ağlamaya başladığımızda birbirimize sıkıca sarıldık. Burada suçlu biz değildik. Suçlu Süleyman'dı. Suçlu bizi o sokaktan alıp kaçıran adamlarındı.
"Eren bugün son olsun. Artık geçmişimizi kurcalamayalım. Yeterince acı çektik güzelim, yetmez mi?"
Giray'ın yalvaran kısık sesini duymamla kollarımı çekmeden kafamı sallayarak onu onayladığımda en azından artık rahatlamış hissediyordum. Giray ve benim geçmişim artık bilinmezliğe gebe değildi.
***
10.10.21
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kasvet (bxb)/Interseks
Teen FictionEren hem Interseks bir bireydi hem de konuşamıyordu. karşına bir anda çıkan Bars'ın ise bir görevi vardı. 21.08.21 Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içer...