"omi, patlamış mısır alsaydın bari. senin yanında üç paket taşıyorken aç hayvan gibi gözüküyorum."
sakusa gergince gülümsedi, sinema salonuna girmeden önce yoklama alan öğretmene baktı. "sevmiyorum."
miya atsumu'ya göre okul gezilerinden daha kötü bir şey varsa o da sürpriz okul gezileriydi. hiç değilse bu sefer dünya led lamba günü gibi şaşırtıcı bir şekilde öğretici ama bir o kadar da sıkıcı bir etkinliğe katılmamışlardı. sinemaya hayır demezdi. üstelik bu filmi merak etmediğini de söyleyemezdi.
atsumu, sakusa'nın yanında zorla izlediği game of thrones'un erken sezonları dışında hiçbir diziye ya da filme ilgi göstermemişti. bu alışmadığı bir his değildi, nasılsa her şeyden sıkılmasıyla meşhurdu. sakusa da olmasa bütün günü boyunca yapacağı en heyecanlı aktivite yurttan okula yürüyüş olurdu.
okulun kendileri için seçtiği filmden nefret etmeyebileceği düşüncesi içini ısıttı. bir şeylerden yeniden zevk alabilmeyi o kadar istiyordu ki...
yoklama alınmaya devam edilirken atsumu, sakusa'nın omuzlarının gerildiğini, dudaklarının seğirdiğini gördü. "omi-kun? neyin var?"
sakusa cevap vermeden önce uzun bir nefes verdi. "miya. ben filme girmeyeceğim. kimse görmeden sıvışmama yardımcı olur musun?"
"ne? neden?"
cevap olarak sadece bir yutkunma aldı. bu, sakusa'nın sabahtan beri neden tuhaf davrandığını açıklıyordu. "kalabalıktan hiç hoşlanmıyorum."
doğru ya.
kalabalık içinde, en az iki saat boyunca oksijensiz bir ortamda, karanlıkta ışık saçan tek görüntüye bakıp durmak sakusa'nın nefret edeceği bir şeye benziyordu.
"tamam." atsumu'nun kendini rezil etme konusundaki rahatlığı şaşırtılacak derecedeydi. tam öğretmene doğru bir adım atacaktı ki durdu. "omi... sen ne yapacaksın iki saat boyunca?"
sakusa omuz silkti. "otururum bir yerlerde. film başladıktan sonra sıkıntı olmaz."
"tamam." atsumu tekrar etti. ardından sakusa'nın bileğini yakaladı. "ben de geliyorum."
"ne- hayır." sakusa'nın kararı kesindi. "olmaz."
"sorun ne, omi omi?"
"bu filmi görmek istiyorsun. bunu senden almayacağım. özellikle..." sen hiçbir şeyden zevk almadığını iddia ederken. sakusa cümlesini tamamlamadı. gerek yoktu.
atsumu omuz silkti. "filmi sonra izlerim. korsan site mi yok?"
"izlemeyeceğini ikimiz de biliyoruz."
doğru diyordu. atsumu voleybolu hala sevmesine rağmen her seferinde sakusa onu oynamaya zorla ikna ediyordu. beyni kendisini soğutmuştu bir kere, kendi isteğiyle asla hareket etmiyordu.
"o zaman samu'ya söylerim, zorla benimle izler. kafadan sikik olduğumu öğrendiğinden beri bana kıyamıyor." bununla beraber sırıttı. huzursuz değildi, içten bir gülümsemeydi.
"kafadan sikik dememeni öneriyorum. iyi bir tanım değil."
"iyi bir tanım değil- robot gibi konuşmayı kes. seninle geliyorum, omi."
sakusa başını iki yana salladı. "olmaz."
atsumu kaşlarını çattı, sinirlenmişti. yoklama alan öğretmene baktı, hala tuttuğu bileği çekiştirerek en yakın koridora koşmaya başladı.
"atsumu! beni dinlesene!" fısıldayan birisi en fazla bu kadar yüksek konuşabilirdi.
görüş alanından çıktıklarından emin olduğunda atsumu yanındakine döndü, yüzü hala asıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öncelikler √ sakuatsu
Fanfictionuyarı: depresyon, intihara yonelik dusunceler (+kufur) miya atsumu'nun kesin bildiği üç şey vardı: sabahları 10'dan önce tam uyanamıyordu, 2-3 yıl sonra yaşama sebebi kalmayınca bu konu hakkında bir şey yapacaktı ve son olarak, sakusa kiyoomi'den bü...