koridorda olduğunu biliyordu, yalnız olmadığını da biliyordu. birkaç dakika öncesine kadar bir diyalog içerisinde olduğunu biliyordu. karşısındakinin konuşmaya devam ettiğini de biliyordu.
atsumu gözlerini kırpıştırdı. bildiklerini saymaya devam etti.
ilk dersten çıkmıştı. sınıftan neden çıktığını hatırlamıyordu. yanında ne zamandır başka birisi olduğunu hatırlamıyordu. derse kaç dakika vardı?
yalnız olmama düşüncesi kendisini rahatsız etti. kimseyi görmek istemiyordu, eğer zihni problem çıkartacaksa bunu açıklamak zorunda kalmamayı tercih ederdi.
"ben... gideyim. ders başlar."
omzunda hissettiği el, sağlam bir tutuşla kendisini durdurdu. "miya? öğlen arasındayız."
doğru.
anıları karıştırmıştı. yine.
geri dönüp sakusa'yla göz göze geldiğinde, yalnız kalmamanın kulağa çok da kötü gelmediğini fark etti.
"yine mi?"
atsumu başıyla onayladı. "kısa devre yapıyorum bazen, geçer şimdi."
öğlen arası olduğunu hatırlamıştı. daha yeni sakusa'yla kantinde bir şeyler atıştırmıştı. o zaman zihni gayet açık ve işlev gösteren durumdaydı.
şimdi ise yeniden üstüne perde çekilmiş gibiydi, atsumu bir şeyler düşünmeye çalışırken boğuluyordu.
"bahçeye çıkalım. temiz hava al."
hiçbir şey yapmak istemiyordu. bir karar vermek zorunda olmaktan nefret ediyordu. sonsuza dek sadece bu anın içinde, koridorda, sakusa'ya bakmak istiyordu.
kararı onun için sakusa verdi. ikisini de dışarı yönlendirirken, atsumu seçimi kendisine bırakmadığı için ona minnettardı. düşünmek istemiyordu. ufak da olsa bir kararın sorumluluğunu almak istemiyordu.
var olmak istemiyordu. yine de sakusa'nın sırtındaki eli kendisini bahçeye doğru ittirirken, var olmaktan çok da şikayetçi değildi.
"başka neleri bıraktın? voleybol dışında."
atsumu gözlerini kırpıştırdı. niye soruyordu ki bunu şimdi?
"ee... her şeyi? boş zamanlarında ne yaparsın desen soruya cevap veremem."
"örnek ver."
sırtındaki dokunuşun kaybolmasıyla sakusa'ya döndü.
"ne bileyim- bisiklet sürmeyi falan. video oyunlarını, samu çok şaşırmıştı, bir şeyler izlerdim... hepsinden sıkıldım." aklına gelen anıyla sırıttı. "çok popülerdi diye game of thrones'a başlamıştım, biliyorsun, dini imanı yerinde bir dizi değildir, bir gün annem çok yanlış zamanda odaya daldı- korkudan altıma sıçtım, ne dedim biliyor musun-"
cümlesini tamamlamayı unuttu çünkü o an sakusa başını geriye attı, atsumu'nun duyduğu her şeyin sesini kesecek yükseklikte bir kahkaha attı.
her ne diyecektiyse uçtu gitti, önündeki üç saniye içinde, aklında sadece sakusa vardı.
nefes almayı unuttuğunu fark etti.
o kadar komik de değildi oysa. ya da sakusa çok uzun süre gülmemişti. sadece atsumu için bu an saatler boyu sürmüştü ve bırakmak istemiyordu.
bazen yaşamak istiyordu. sakusa varken yaşamak istiyordu.
"ne dedin?" sakusa hala gülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öncelikler √ sakuatsu
Fanfictionuyarı: depresyon, intihara yonelik dusunceler (+kufur) miya atsumu'nun kesin bildiği üç şey vardı: sabahları 10'dan önce tam uyanamıyordu, 2-3 yıl sonra yaşama sebebi kalmayınca bu konu hakkında bir şey yapacaktı ve son olarak, sakusa kiyoomi'den bü...