revirin yatakları her zaman taş gibi sert olurdu. atsumu son üç yılda bunu öğrenmişti.
her yeri ağrıyarak uyandığında kendisine dik dik bakan beş çift göz görmesiyle yataktan düşmesi bir oldu.
"tsumu?"
osamu'nun yanı başında uyanmasını bekleyecek kadar umursaması içini rahatlatmıştı. diğer dört kişiyse çok da umurunda değildi.
"iyiyim." yerden kalktı, üstünü silkeledi. uyuduğu için daha iyi hissediyordu ama atsumu'nun ne kadar iyi hissedebileceğinin de bir sınırı vardı.
normalde bomboş hissederdi.
"gece uyumadın mı? revire ilk geldiğinde zombi gibiydin."
"evet." sakusa'nın sabah dediği aklına gelince gülümsemeden edemedi. şu an herkesin ona garip garip bakıyor oluşu umurunda değildi, acaba sakusa neredeydi?
"son ders yeni bitti. istersen yurda dönelim, hemşire izin yazdı."
belki saçma bir düşünceydi ama atsumu kulüp saatini kaçırmak istemiyordu.
"gerek yok."
osamu başını salladı. "anneme haber verdiklerini söylediler ama bilseydi arardı." atsumu bundan çok emin değildi. "ne yaptın?"
"kayıt yaptırırken veli numarasına babamınkini verdim." acaba atsumu her yanlış bir şey yaptığında ısrarla amsterdam'a sms gönderen kişi ne düşünüyordu?
osamu kendisine garip garip baktı, atsumu geçerken kapının önünden çekildi. atsumu kardeşinin ve suna rintarou'nun gereğinden yakın durduklarını fark etmeden edemedi.
ilişkileri ne kadar ciddiydi? suna'yı ne zamandır görmüyordu? hiçbir şey bilmediğini fark etti, kendisi hayatını mahvetmekle meşgulken osamu ve suna belki de 8 kere ayrılıp barışmışlardı. atsumu bunun kesinlikle olmadığını söyleyebilir miydi?
"atsumu. konuşabilir miyiz?"
oikawa ve arkasındaki iki morondan kaçışın olmadığını biliyordu. yine de denemeden edemedi.
"gerek yok."
"atsumu."
"kızgın değilim." tamam, belki kızgındı ama bu konuşmayı sürdürecek enerjisi yoktu. "ama iki yıllık olayı sürekli açmasaydınız ve bilmediğimi söylediğimde bana inansaydınız fena olmazdı." bu kadarla bırakıp kaçmayı planlıyordu ama eklemeden edemedi. "ayrıca, gelmişinizi, geçmişinizi ve nasipte varsa geleceğinizi sikeyim."
oikawa başını salladı, hafif alınmış gözüküyordu. "haklısın."
"ya, öyleyim." oikawa'nın omzuna iki kere vurdu, geri çekildi. "güzel konuşmaydı. bay."
"konuşmaya başlamadık bile-"
"miya."
sakusa kiyoomi, ne zamandır görünce gözlerinin parladığı biri olmuştu?
"belleğimi unutmuşum. bugünlük seninkine atabilir miyim?"
ikisi de günlerdir belleklerini okula getirmiyorlardı.
atsumu başını salladı. "olur. sorun değil." arkasındaki oikawa'ya el salladı, sakusa bugün ikinci kez kendisini kurtarmıştı.
kahveyi de sayarsa üçtü, o bilerek olmamıştı ama.
"iyi misin?"
"gece iki saat uyumuş ve uykusunu okulda tamamlayan birine göre iyi sayılırım. endişelendin mi, omi?"
sakusa ona ters bir bakış gönderdi. sonra konuyu değiştirdi. "arkadaşlarının neyi var?"
"zeka geriliği. ne yazık ki kalıcıymış..."
"miya." çalışmaları gereken kulüp odasına geçtiler, hiçbir malzemeleri olmadan öylece oturdular. "sana porselen bebek gibi bakıyorlardı."
atsumu omuz silkti. "piçlik yaptılar, şimdi de kendi vicdanlarını rahatlatmaya çalışıyorlar."
"pişman gözüküyorlardı."
buna inanacak değildi. lafta kötü biri olmamak için kendilerini pişman olmaya zorlayanlar, hiç umursamayanlardan daha kötüydü.
"iki güne unutulur."
"ne yaptılar?"
bir an anlatmayı düşündü, en başından. iki yıl öncesinden, arkadaş gruplarının bir türlü düzeltemediği o çatlağı açtığı günden.
vazgeçti. konuşmak istemiyordu.
"boş ver. bugün çıkıyor muyuz?"
sakusa başını iki yana salladı. "çok hareket etmemen gerektiğini düşünüyorum."
ısrar edebilirdi ama ne yazık ki atsumu'nun vücudu da aynı fikirdeydi. son günlerde çok kolay yoruluyordu.
"yine de... eğlenmek için dışarı çıkmak zorunda değiliz."
başını kaldırdı, son derece ciddi gözüken sakusa'yla göz göze geldi. bir an için normalde sakusa'nın yanında eğlenip eğlenmediğini sorgulamak gibi bir hata yaptı.
hiç şüphe yoktu, günlerinin katlanılabilir tek anı sakusa'yla dışarı kaçtıkları andı.
"omi-kun... uygunsuz şeyler mi teklif ediyorsun? çok gencim ben- yapamam-"
sakusa kendisine buruşturulmuş bir kağıt parçası atınca kahkaha atarak kaçtı.
"hala yavşaklığa enerjin nasıl olabiliyor?"
atsumu sırıttı. "meslek sırlarımı paylaşacak değilim."
sakusa göz devirdi, yine de atsumu onun da eğlendiğini görebiliyordu.
"tamam, bir şeyler yapalım. ama ne yapacağımızı ben seçiyorum."
bu sözleri ne zaman osamu'ya söylese, osamu'nun suratından panik okunurdu. aynı ifadeyi sakusa'da da görmek komikti.
"aptal aptal şeyler istemeyeceksin, değil mi?"
atsumu'nun sırıtışı genişledi.
"miya? aptal aptal şeyler istemeyeceksin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öncelikler √ sakuatsu
Fiksi Penggemaruyarı: depresyon, intihara yonelik dusunceler (+kufur) miya atsumu'nun kesin bildiği üç şey vardı: sabahları 10'dan önce tam uyanamıyordu, 2-3 yıl sonra yaşama sebebi kalmayınca bu konu hakkında bir şey yapacaktı ve son olarak, sakusa kiyoomi'den bü...