"miya atsumu. soruya bir cevabın var mı?" duyduğu sesle pencereden dışarıyı izleme eğlencesi son buldu.
havadan bir defter düşeceği yoktu nasılsa, dışarıda hep aynı manzara vardı.
tahtadaki grafiğe yeniden göz atmasıyla herkesin son yarım saattir uğraştığı soruyu okumayı bile unuttuğunu hatırladı.
"ee... yok."
sorun olmamalıydı. kimse soruyu çözebilmişe benzemiyordu zaten.
"işlemlerini görebilir miyim?"
atsumu'nun işlem yapması gereken defterde adam asmaca çizimleri vardı.
"yok, görmeyin bence." soruyu biraz daha inceledi, böylece öğretmenin ters bakışıyla göz göze gelmezdi. "ama- şey, bi' fikrim var galiba."
o sırada defterini sıranın altına sakladı, kimsenin adam asmaca çizimlerini görmesini istemiyordu.
"bu grafikten dö- altı denklem çıkar. onları birbirlerini yok ederek çözersek buluruz- galiba."
"altı denklemi kaç saatte çözmeyi planlıyorsun?"
atsumu omuz silkti. "hiç fikrimin olmamasından iyidir."
"atsumu." n'olur defterimi isteme. "teneffüste bana velinin telefon numarasını ver."
atsumu'nun gurur duyduğu bir taktik değildi ama başarılı olduğu su götürmezdi. bunu hangi öğretmeni istediyse hepsine babasının numarasını vermişti.
kendileriyle yılda iki kere konuşan, amsterdam'da kendine yeni bir aile kurmuş olan babasının. beş yaşındaki atsumu haklı çıkmıştı, eğer hassas bir konu olmasaydı durumun ironikliğiyle dalga geçerdi.
sınıftan çıkarken duymak istemediği bir ses kendisini yakaladı.
"miya."
atsumu arkasını döndü. "omi."
"bugün belleğimi getirmeyi unuttum. bugünkü dosyamı sana aktarsam akşam onu bana atar mısın?"
"omi, numaramı istiyorsan direkt söyle. belleğini elinde görebiliyorum."
sakusa eline baktı, ardından sinirle kızardı. "bu, o bellek değil. ayrıca numaran bende var."
atsumu kaşlarını çattı, sakusa'ya numarasını verdiğini hatırlamıyordu.
"iki yıl önce maymun siki diye mesaj atmıştın, miya. seni engelledim ama mesaj duruyor."
evet, atmıştı. atsumu bunu hatırlamasıyla sırıttı, gurur duyduğu bir anı değildi ama komikti.
"doğru. neyse, sorun değil, omi." koridorda yürümeye başladı, sakusa'nın kendisini takip etmesini beklemiyordu. "ama ben belleğimi unutsaydım ağzıma sıçardın, değil mi? bence sana ceza vermeliyim, ne diyorsun?"
"aptal aptal konuşma. sen unutsaydın tembelliğin yüzünden olurdu."
"sen yapınca hata oluyor ama ben yapınca tembellik oluyor, öyle mi? iki yüzlüsün, omi-omi."
sakusa cevap vermedi. muhtemelen içinden küfür ediyordu... ya da öyle bir şey.
"neden hiç çalışmıyorsun?"
"ha?"
"dedim ki..."
"ne dediğini duydum." atsumu şaşkınlıkla hala yanında yürüyen sakusa'ya baktı. neden umrundaydı ki? "niye soruyorsun?"
"çünkü çalışsan okulun en iyisi bile olabilirsin. onun yerine kendi hayatını mahvetmeyi seçiyorsun. gelecekten hiçbir şey istemiyor musun, miya?"
bu soruyu osamu kendisine sorsaydı kızardı. ama bir yabancıdan gelmesi sadece sinir bozucuydu, o kadar. "seni ilgilendirmez. sen de hayatını mahvediyorsun."
sakusa kaşlarını kaldırdı.
"sadece çok çalışıyorsun, o kadar. başka hiçbir şey yapmıyorsun, biyoloji notların iyi olmasına rağmen proje alıyorsun. derslerden başka hayatın yok. okulda koca bir stres düğümü olarak geziyorsun. benden farkın ne?"
abartı bir şey söylememişti aslında ama nedense bu dedikleriyle sakusa'nın kaşları çatıldı, gözleri alev aldı. sakusa sinirle geriye bir adım attı, yüz ifadesi hiç olmadığı kadar kararmıştı. atsumu belki de bunun hassas bir konu olduğunu düşündü.
iyi, bir dahakine yine buradan vururdu o zaman.
"bir geleceğim var. birkaç yıla cesedimi bir ipin ucunda toplamazlar."
atsumu kesik bir nefes verdi, olduğu yerde dondu.
sakusa için bile alçakça bir laftı. eğer konuştuğu gibi arkasını dönüp gitmeseydi atsumu az sonra yapacaklarıyla ikisini de okuldan attırırdı.
bir süre hareket etmeye cesaret edemedi, kocaman olmuş gözlerle hızla uzaklaşan sakusa'nın sırtını izledi. koridordan geçenlerin kendisine dik dik baktığını fark etmedi, fısıltıları duymadı.
ilginçti... birisi kalbini sökmüş gibi hissediyordu ama olması gerektiği kadar kızmamıştı.
sakusa haklıydı. bazı geceler, atsumu gözlerini kapattığında osamu'yu düşünürdü. kendisini o halde bulsa osamu'nun ne diyeceğini, annesinin ne tepki vereceğini, babasına haber verip vermeyeceklerini... sadece bir düşünceydi, gerçeklerden çok uzak hissettirmemesi tuhaftı.
düşüncenin atsumu'yu rahatsız etmemesi ise korkutucuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öncelikler √ sakuatsu
أدب الهواةuyarı: depresyon, intihara yonelik dusunceler (+kufur) miya atsumu'nun kesin bildiği üç şey vardı: sabahları 10'dan önce tam uyanamıyordu, 2-3 yıl sonra yaşama sebebi kalmayınca bu konu hakkında bir şey yapacaktı ve son olarak, sakusa kiyoomi'den bü...