her zaman olduğu gibi gosteriden sonra bir kutlama partisi yapılcaktı. herkes oraya gitmek için toparlanırken hyunjin felix'i belinden yanına çekip,
"üzgünüz arkadaslar, felix'le ben katılamıyoruz size.
hepinize tesekkur ederim bugun icin, gurur duyuyorum sizlerle."ögrencilerden bazılari itiraz edip katılmaları icin ısrar ederken felix bıkkınlık ifadesiyle "işte simdi başlıyoruz." dedi. hyunjin kafasını felix'e çevirip "ne dedin?" dermişcesine bir bakış attı. felix' de omuzlarını silkti.
"pazartesi görüşürüz." dedi felix arkadaslarına el sallayarak, ama bu iyi bir görüşürüz degildi.
hadi ama herkes biliyordu, felix dahil, onu kimse sevmezdi. sever gibi yapardı.sanat merkezinden çıkar çıkmaz hyunjin felix'in belindeki elini çekmişti. arabaya dogru felix'i geride bırakmış ilerliyordu. felix ön koltuğa oturduğunda, coktan arabayı çalıştırmış sevgilisine, "sagol ya beklediğin için." dedi. hyunjin'den herhangi bir tepki alamıyordu ve bu onu deli ediyordu.
"bu çocukca tavrının o kırmızı tüy yuzunden oldugunu soyleme bana." dedi felix hyunjin'e donup.
hyunjin kaşları çatık bir şekilde yola bakıyordu.
parmak boğumları direksiyonu sıkmaktan beyazlaşmıştı."çocukça tavrı olan sendin felix, üç yaşında bir çocuk gibi sadece kendini düşündün."
"başkalarının aksine hyunjin, başkalarının aksine kendimi düşündüm. sana kaç kez yalvardım değil mi?" sesi sonlara doğru arabanın içinde yankı yapmaya başlamıştı.
"ben de sana defalarca herhangi bir farklılık yapmayacağimi söylemştim, degil mi!"
"ya abartma artık abartma ya!"
felix'in bağırmasıyla hyunjin elini vitese atmış ve arabanın hızını bayağı bir yükseltmişti. direksiyonu daha fazla sıkarak yola bakıyordu.
"ha demek boyle korkutacaksın beni?" dedi felix.
ardından kemerini açtı ve hyunjin'e döndü. radyoda çalan şarkının sesini daha fazla yükseltti."durma, hızlan biraz daha."
felix'in söyledikleriyle hyunjin daha fazla sinirlenip arabanın hızını daha da arttırıyordu.
önlerinde yol tadilatı oldugunu gösteren bir bariyer vardı. oraya yaklaşmalarına rağmen hyunjin, hala yavaşlamıyordu. felix gozunu hyunjin'den, hyunjin de gozunu yoldan ayırmıyordu.felix gözlerini yola çevirdi, ardından tekrar hyunjin'e baktı. "çarpsana hadi." dedi.
hyunjin bakışlarını felix'e döndürdü ve direksiyonu sola kırarak arabayı bariyere çarpmaya cok yakınken durdurdu.
felix, kocaman mutluluktan çokça uzak soguk bir kahkaha attı. ardından kemerini geri takıp arkasına yaslandı.hyunjin de sigara paketinden bir sigara aldı.
felix bakışlarını sevgilisine çevirdi.
terden ıslanmış siyah uzun sacları, ilk üç düğmesi açılmış beyaz gömleğiyle harika gözüküyordu. sadece harika.hyunjin felix' bakarak çakmağını çaktı ve sigarasını yaktı. ardından ilk dumanı felix'in yuzune doğru üfledi.
felix, yüzündeki sırıtış hala duruken düşündü.
hadi ama, ne kadar boyle davransam da siktigimin dünyasındaki en mükemmel adama sahibim.
şu an beni bu arabada düzmen için her şeyimi verebilirim hwang hyunjin.nihayet düşüncelerini def etmişti ve gözleri hyunjin'in kırmızı dudaklarını süzüyordu
"tanrı aşkına ne geçiyor o kirli aklından."
"ikimizde bu kadar sinirliyken sevişsek nasıl olur diye düşünüyordum." dedi utanmazlıkla.
ardından hyunjin'in ağzındaki sigarasını alıp kendi dudaklarına koymuştu.hyunjin arabayi geri çalıştırıp konuşmuştu.
"ne yazık ki öğrenemeyeceksin."
_______________________________________________________
arabadaki son muhabbet aralarında geçmemişcesine yine ani duygu değişimiyle eve geldiklerinde büyük bir yaygara koparıp kavga etmişlerdi.
ve ikisi de birbirlerinin yüzüne dahi bakmıyordu.
felix bu duruma daha fazla dayanamayacağını düşünüp hyunjin'den özür dilemeye karar vermişti.
tam da o sırada hyunjin salona girmişti.
elindeki kitabi kapattı ve oturdugu yerden kalkıp tüm masumluğuyla "hyunjin" diye seslendi.sevgilisinin yanına adımladı.
"seninle küstüğümüzden beri tekir kedi bana yüz bile vermiyor biliyor musun, biz seninle küs olunca benim ruhum daralıyor. barışalım mı hm nolur?"
hyunjin kafasını çevirip nefes verdi.
felix yüzünü asıp, "ha uzatacaskın yani hyunjin." dedi.
hyunjin de ilerleyip masa da duran gazeteyi eline aldı
gazetedeki manşeti gösterdi. fotograflarda sadece felix vardı diğer dansçılar basılmamıştı ve yazıda çoğunlukla felix övülüyordu.
"işte bu felix, sorun bu. sana yıllardır anlatmaya çalıştığım sey ama sen ne yaptın beni hiçe saydın.
"ya hayatımda ilk defa baş rolde oldugum bir şeyde kendimi göstermek istedim, ya bunda ne sorun olabilir. alt tarafı bir aksesuar hiçbir önemi yok!"
"hiçbir önemi yok oyle mi?"
hyunjin elindeki gazeteyi yere çarpıp odalarına dogru gitti felix de onun peşinden.
odadaki komodini açıp içinden kırmızı tüyü aldı."önemsiz olduğu için mi saklıyorsun bunu? hm?"
"hyunjin verir misin şunu."
hyunjin elindeki tüyü felix'in almasına engel oluyordu.
"saklıyorum cunku bu benim baş dansçı oldugum ilk performans!"
"senin baş dansçı olman, seninle ter döken 40 kişiden daha mı önemli?"
"hyunjin ver şunu."
felix tüyü yakalıyıp çektiğinde tüy kopmuştu.
hyunjin saçlarını geri tarayıp "felix." demişti. ellerine felix'e dogru uzatınca, felix onun ellerini itip,
"çık odadan." diyerek kapıyı göstermişti."özür dilerim."
felix hyunjin'i iterek odadın çıkarmıştı ardından da kapıyı kilitleyip ağlamaya başlamıştı.
güzelliklerine bakınnn💖💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
don giovanni | hyunlix
Rastgele"baş dansçı olmadığım gösteriye çıkmam ben. bu yüzden hyunjin, o baş rolü bana vereceksin." hwang hyunjin & lee felix, düzyazı