-"Kitaplarım!" diyerek üzüntüyle aniden bağıran Kathleen yanında dikilen Mihaela'yı korkutmuştu.
Dikildiği yerden ayrılarak önceden kitaplığının durduğu ama artık küçük bir komodine ev sahipliği yapan yere doğru yürüdü. Üzgün gözlerle duvara bakarken yanına yaklaşan Mihaela'ya doğru döndü.
-"Bütün hazinem kül oldu sanırım."
-"Üzgünüm." diyerek Kathleen'e sarılan Mihaela, onun ne kadar üzüldüğünü anlayabiliyordu.
Kederle içini çeken genç kadın arkadaşının kollarından kurtularak küçük salonuna göz gezdirdi. Saldırıya uğradıktan sonra bilincini kaybettiği için yangının verdiği hasarı bilmiyordu. Aslında kurtulduğu için şükretmeliydi ama evinin zarar görmüş olması onu fazlasıyla üzüyordu. Kendi etrafında dönerek salona göz gezdirdi. Neredeyse bütün eşyaları değişmiş yenileri eskilerin yerini doldurmuştu. Mihaela Kathleen'in inceleyen bakışlarını gördü ve yanına yaklaştı.
-"Kurtarılabilecek bir şey yoktu, çok üzgünüm."
-"Tahmin edebiliyorum. Tek temennim üst kata zarar gelmemiş olması."
-"Meraklanma, orası aynı bıraktığın gibi." diyerek gülümseyen Mihaela Kathleen'e cesaret vermek için elini sıktı.
Kathleen daha fazla üzülmesinin anlamsız olacağının farkındaydı. Yangına dair hiçbir iz yoktu. Burada olmadığı süre boyunca evi derlenip toplanmıştı. Üstelik eski kapısı bile değiştirilmiş yerine sağlam bir kapı takılmıştı.
-"O halde artık üzerimi değiştirebilirim. Bu kıyafetlerden kurtulmak istiyorum."
-"Yine pantolon giymeyeceksin umarım?"
-"Giyeceğim. Bu etek çok rahatsız edici.."
Yüzünü buruşturarak merdivenlere yönelen Kathleen, giydiği eteğe baktı aynı zamanda. Kalede ona yardımcı olan kız vermişti bunu ama uzun zaman giydiği için kirli ve çirkin görünüyordu. Ah evet, kale demişken oradan, sonunda, kurtulabildiği için inanılmaz derece de mutluydu. Misafir olarak kaldığını biliyordu ama bakışlar ve davranışlar oldukça düşmancaydı. Gece yatağında öldürülmediği için şükretmeliydi.
Arkasından gelen Mihaela ile birlikte odasına vardığında doğruca dolabına yöneldi. Kapakları açarak özlemle kıyafetlerine baktı. Giymek istediği pantolonu gömleği ve iç çamaşırlarını büyük bir özenle seçerek yatağının üzerine koydu. Bir an önce üzerinde ki gömlek etekten kurtulmak istiyordu ama önce banyo yapmalıydı.
Mihaela'ya dönerek, "Banyo yapmama yardımcı olur musun?" diye sordu.
-"Elbette. Hemen suları ayarlayıp geliyorum."
Odadan çıkan Mihaela'nın ardından gülümseyerek bakan Kathleen içini çekerek pencereye döndü. Evini çok özlemişti. Burada büyümüştü ve bu evin her şeyini annesi ile birlikte yapmışlardı. Annesinden kalan son şeyinde ellerinden kayıp gitmesine izin veremezdi. Eğer o akşam ölmüş olsaydı evin yanmış olması çok önemli olmazdı muhakkak. Ama şimdi eve, onun yüzünden, böyle bir zarar geldiği için kalbinde büyük bir suçluluk hissediyordu. Tabi bu henüz iyileşmeyen yarasının sızısı da olabilirdi. Kaleden çıkmadan önce yarasını temizleyip temiz sargılarla sarmışlardı. Elini yaranın üzerine koyarak hafifçe bastırdı sızlamasını durdurmak ister gibi. Kolayca geçmeyeceğini biliyordu bu yüzden yarasını bastırmaktan vazgeçerek yatağa döndü tekrar. Yavaş hareketlerle üzerinde ki kıyafetlerinden kurtuldu. Sargılarını çıkarmaya cesaret edemediği için yarı çıplak banyoya yürüdü. Mihaela çoktan banyoya gelip sıcak suları küvetin içine boşaltmıştı. Kathleen'in kapıdan girdiğini gördüğünde gülümseyerek ona doğru yürüdü. Gözlerini genç kadının göğsüne sarılı sargılara çevirerek "Çok canın yanıyor mu?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ SEN
Historische RomaneKabul edilmediği bir yerde yaşayan Kathleen Anderson ölümün ucundan döndüğünde artık görünmeden yaşayamayacağının farkına varır zorda olsa. Edward MacKenzie ise hiç tanımadığı bu kadını koruması altına alırken hayatında neler değişeceğinin henüz far...