Edward yaşadığı o kötü geceden sonra Kathleen'i gözünün önünden ayırmıyordu. Kaleden uzaklaşmamaya karar vermişti o akşamdan sonra. Karısının hıçkırıklarla sarsılan bedeni gözlerinin önünden gitmiyordu. O ağladıkça genç adamın kalbine bıçak saplanmıştı sanki. Bütün acısını alıp yok etmek istemişti o anda. Neredeyse bir hafta geçmişti ve karısının gözlerinde ki hüzün hala kaybolmamıştı. Yine eskisi gibi ona gülümsüyordu ama eksik bir şeyler olduğunu düşünmeden edemiyordu genç adam. Şimdi ise çalıştığı odanın penceresinden aşağıda bahçede çalışan Kathleen'i izliyordu. Kalenin her neresindeyse, eğer onu görebilecekse, Edward da o taraflara bakan odalara ya da salonlara geçiyordu. Görüş alanından kaybolsun istemiyordu.
Kathleen'in gülümsediğini gördüğünde Edward da gülmüştü. Az da olsa mutlu olduğunu görmek çok güzeldi. Karısının güneşin ışığında parlayan saçlarından gözlerini alamıyordu Edward. Hayatı boyunca böyle güzel saç görmediğine yemin edebilirdi. Tabi bu Kathleen karısı olduğu için güzel geliyor olabilirdi ona ama bir şey değiştirmezdi. Onun için en güzel saçlar karısının saçlarıydı. Bir elini pervaza koyarak biraz daha yaklaştı pencereye. Genç kadının ne yaptığına dikkat kesildiği sırada odasının kapısı çaldı.
-"Gel." diyerek seslendi duruşunu hiç bozmadan.
Kapı açılıp kapandı. "Efendim." diyen sesi duyduğunda yavaşça döndü arkasını.
-"Evet?"
-"Anneniz geldiler lordum."
Edward karşısında dikilen hizmetliye boynuzları çıkmış gibi baktı bir süre.
-"Annem mi geldi?" dedi sonra da.
-"Evet, lordum. Aşağıdalar sizi bekliyorlar."
Edward söylenerek hızlıca pencerenin yanından uzaklaştı. Kapıdan çıkarken "Leydi Kathleen'i çağır." diye söylemeyi unutmadı.
Haber bile vermeden gelmesine oldukça öfkelenmişti genç adam. Buraya istediği zaman gelebilirdi elbette ama haber verseydi güvenlik açısından daha rahat olabilirdi. Dişlerini gıcırdatarak merdivenleri indi. Yazdığı mektuba cevap vermemişti ve şimdi de haber bile vermeden kalkıp geliyordu. Bu kadın Edward'ı bir gün öldürecekti. Dışarı çıkarken annesinin yanında gördüğü kadınla kaşlarını daha da çattı. Yalnız gelmemesi elbette iyi olmuştu ama yanında getirdiği kişinin burada olmasını istediğinden emin değildi. Sakin olabilmek için derin bir nefes aldı ve uzun adımlarla annesinin yanına vardı.
-"Anne." diyerek yaklaştı annesine.
Leydi İsolde MacKenzie geçmiş yaşına rağmen hala dinç ve zinde görünüyordu. Grileşmeye başlayan saçları bile gözlerinde ki hayat enerjisini saklayamamıştı. Edward annesine yaklaştığında Leydi İsolde oğlu ile aynı renk olan gözlerini ona çevirdi. Sevgi ve özlemle karışan duyguları oğlunu gördüğünde kendini daha çok belli etti. Kollarını oğluna uzatarak kendine sarılmasını bekledi. Edward annesinin bu isteğini ikiletmeden yerine getirdi. Yaşlı kadın başını oğlunun göğsüne dayayarak gözlerini kapattı.
-"Seni çok özledim Edward." dedi hafif titrek bir sesle.
-"Bende seni özledim anne."
Annesini gerçekten özlemişti ama bunu söylerken sesinde ki sertliğe engel olamamıştı. Bunu fark eden kadın geri çekilerek oğlunun yüzüne baktı.
-"Haber vermediğim için mi bu kadar kızgınsın?"
Edward kollarını annesinden çekerek bir adım geri gitti ve öfkeyle 'Evet.' dedi.
-"Ah, lütfen! Yalnız değildim ki?"
-"Yalnız olmaman sonucu değiştirmiyor." derken diğer kadını görmezden geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ SEN
Historical FictionKabul edilmediği bir yerde yaşayan Kathleen Anderson ölümün ucundan döndüğünde artık görünmeden yaşayamayacağının farkına varır zorda olsa. Edward MacKenzie ise hiç tanımadığı bu kadını koruması altına alırken hayatında neler değişeceğinin henüz far...