17

940 77 3
                                    

Edward İngiltere'ye gideli bir hafta olmuştu ve Kathleen genç adamın ne zaman geleceğini bilmiyordu. Culzean, Edward olmadan bomboş geliyordu ona. Her sabah kahvaltı ve akşam yemeği için aşağı iniyor diğerleriyle birlikte oluyordu ama yalnızlığı bir türlü geçmiyordu. Sör John'un ölümünün ertesinde yola çıkmıştı Edward. Kathleen için ondan ayrılmak oldukça zor olmuştu. Yapacak bir şeyi kalmamış gibi günlerini sonradan keşfettiği salonda kitap okuyarak ya da hiçbir şey yapmadan ateşe bakarak geçiriyordu. Ada genç kadının yanından bir an olsun ayrılmıyor ona göz kulak oluyordu. Yemek yemeğe bile canı istemiyordu ki eğer Ada yanında olmasa açlıktan oturduğu koltukta kuruyup kalırdı.

Günlük işlerini bitirdiğinde, uyanmak ve kahvaltı yapmak, bahçesine iniyordu. Artık orada da yapacak pek bir şeyi yoktu. Yağışlı hava toprakla ilgilenmesine izin vermiyordu. Üstü başı çamur içinde odaya dönüyordu her zaman. Fakat kendisi için olmasa da, iyi olan tek şeyin peşinden ayrılmayan iki köpeğe birer kulübe yaptırabilmiş olmasıydı. Bahçenin bir köşesine konulmuştu ve köpekler yeni evlerini hemen benimsemişlerdi. Kathleen'in bahçeye girdiğini gördükleri anda yanında bitiyorlardı ve genç kadından başka kimsenin girmesine izin vermiyorlardı. Bir nevi bahçenin korumaları olmuşlardı Kathleen'in korumalığını yapmanın yanı sıra bu görevi de üstlenmişlerdi.

Yine çamura bulandığı bir günde Mihaela yanına gelmişti. Bahçe kapısından girmek üzereyken hırlayan köpekleri duyan Kathleen başını kaldırarak gelene baktı. Mihaela'yı gördüğünde köpeklere susmalarını söyleyerek çöktüğü yerden kalktı. Dizlerine bulaşmış çamuru silkelemek isterken daha da çok bulaştırmıştı ama umursamayarak Mihaela'ya doğru yürüdü.

-"Çamurun içinde ne yapıyorsun böyle?" diyen Mihaela yüzünde dehşete düşmüş bir ifadeyle Kathleen'e baktı.

-"Bahçeyle ilgileniyorum."

-"Daha kuru bir günde ilgilenmeyi düşünmedin mi hiç mesela yağmurun ve soğuğun olmadığı bir gün."

-"Biraz çamurdan bir şey olmaz Mihaela." dedikte sonra tekrar yere çökmüş ve az önce uğraştığı işinin başına geri dönmüştü.

-"Evet, sen çamurdan heykele dönmüşken sorun olmaz tabi." diyen Mihaela arkadaşının yanına giderek hemen dibine çökmüştü.

-"Kirlenmek ister misin?" diye soran Kathleen çamurlu elini Mihaela'ya uzattı.

-"Hayır." diyerek geri çekilen genç kadın devam etti, "Bence sende temizlenmelisin."

-"Ne için?"

Kathleen sorusuna cevap alamadan Ada koşturarak bahçeye girdi. Köpeklerin hırlamalarını görmezden gelmiş, eteklerini tutarak yanlarına doğru koşturdu.

-"Leydim!" diye seslendi az bir mesafe kala.

-"Leydim, hazırlanmalısınız." dedi nefes nefese yanlarında durduğunda ardından Kathleen'e baktı yüzünde bir dehşet ifadesi belirdi.

-"Tanrım şu halinize bir bakın! Her yeriniz çamur içinde. Saçınıza da mı bulaştı?" derken Kathleen'i kolundan tutmuş bahçeden çıkarıyordu.

Mihaela da arkalarından sırıtarak geliyordu. Bahçenin ortasına geldiklerinde Mihaela kale kapısına yöneldi ve;

-"Kilisede görüşürüz." dedikten sonra hızlı adımlarla dışarı çıktı.

-"Kilise mi?" diye sordu Ada'ya ama genç kadın cevap alamayacağını biliyordu çünkü Ada çoktan neler yapacağını planlamaya başlamış kendini dışarı kapatmıştı.

Odaya çıktıklarında Kathleen'i hiçbir yere oturtmadan doğruca banyoya sokmuş ardından sıcak su istemek için tekrar geri dönmüştü. Çok beklemesine gerek kalmadan Ada ve sıcak sular gelmişti. Genç hizmetli Kathleen'i yalnız bırakarak banyo yapmasına müsaade etmişti. Kathleen soyunarak sıcak suyun içine girdiğinde dışarı da ne kadar üşüdüğünün farkına vardı. Su soğuyana kadar içinde kalmış kirinden arınmıştı, saçına bulaşan çamur bile temizlenmişti.

KALBİMDEKİ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin