Olaylı akşam yemeği geçeli günler olmuştu ama sanki etkisi hala devam ediyor gibiydi. Kathleen artık daha sık odasından dışarı çıkıyordu ama kale çalışanlarıyla hala bir iletişimi olmamıştı. Saygı mı? Onda bir değişiklik olmamıştı. Hala ona bir yabancı gibi davranıyorlardı ama bakışları biraz daha insancıllaşmıştı. Şu ana kadar olan tek iyi şey ise yarasının tamamen iyileşmiş olmasıydı. Kolunu artık daha rahat hareket ettirebiliyordu. O yüzden bugün uzun zamandır atlattığı antrenmanlarına başlayabilirdi ama onun için evine gidip ihtiyacı olan malzemeleri almalıydı. Bir gece önceden yaptığı planla güne güzel başlayan Kathleen kahvaltısını hızlıca yaptı. Ceketini giydiği sırada odaya gelen Ada meraklı gözlerle baktı genç kadına.
-"Bir yere mi gidiyorsunuz?"
-"Evet, evime gideceğim. Almam gereken birkaç şey var."
-"Bütün eşyalarınız getirilmemiş miydi?"
-"Hepsi değil." derken ceketinin düğmeleriyle oynuyordu.
Ada masanın üzerinde ki tepsiye uzandığında Kathleen'in seslenmesiyle tekrar ona döndü.
-"Bana eşlik etmek ister misin?" diye soran Kathleen çekinerek konuştu.
-"Gerçekten mi?"
Evet anlamında başını salladı Kathleen.
-"Elbette. Size eşlik etmekten çok mutlu olurum." diyen Ada mutlu olmuş gibiydi.
-"O halde aşağıda bekliyorum seni."
-"Peki efendim."
İki genç kadın odadan çıkarak merdivenleri indiler. Ada mutfağa yönelirken Kathleen dışarı doğru yürüdü. Bahçenin ortasına doğru yürürken yanından geçen bir kaç kişinin verdiği selamı şaşırarak aldı. Aynı şekilde onları selamladığında yüzlerinde sanki bir şeyleri başarmışlar gibi bir ifade oluşmuştu. Kathleen buna anlam verememiş olsa da içten içe mutlu olduğunu hissetti. Kabul görmeyi bu kadar çok istediğini asla tahmin etmezdi. Yavaş adımlarla bahçeyi geçerken arkasından gelen adımlarla durdu. Ada pelerininin altına taktığı küçük çanta ile ona doğru koşturuyordu. Yanına geldiğinde soluklanmak için bir iki dakika bekledi. Kathleen, genç kızın nefeslenmesine müsaade ederek bekledi.
-"Çantanda ne var?" diye sordu ardından.
Küçük olmasına rağmen içinde bir şeyler varmış gibi şişkin duruyordu.
-"Ah o mu?" diyen Ada çantayı sapından tutarak kaldırdı. "Belki bir şeyler yemek isteyebilirsiniz diye düşündüm. Yürümek insanı acıktırabilir."
Kathleen gülümseyerek baktı genç kıza.
-"Çok düşüncelisin."
Ada ise yüzü kızararak hanımından gelen bu iltifatı kabul etti. Kale kapısına doğru yürümeye başladıklarında belli yerlerde duran askerler gözleriyle Kathleen'i ve Ada'yı takip ediyorlardı. Kapı da bekleyen iki asker Kathleen onlara yaklaştığında hazır ola geçerek kapıyı açmıştı. Teşekkür eden genç kadın bugün şaşırmaktan kendini alamıyordu. Ya her şey yoluna giriyordu ya da yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Ah tabi, kaleden ayrıldığı için sevindiklerinden de böyle davranıyor olabilirlerdi. İnsanlara güven olmayacağını bilen Kathleen bu düşüncesini daha mantıklı bulmuştu ne kadar saçma olsa da.
Ada ile sohbet ederek kasabaya giden yolu yarılamışlardı.
-"Aslında ben orman yolunu kullanmayı tercih ederim." diyen Kathleen hafifçe gülümseyerek sol tarafında uzanan ormana doğru baktı.
-"İsterseniz oradan gidelim."
-"Hayır, böylesi daha iyi. Sonsuza kadar saklanamam."
-"Ben sizin yanınızdayım, yalnız değilsiniz." diyen Ada genç kadına güven vermek ister gibi genişçe gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ SEN
Historical FictionKabul edilmediği bir yerde yaşayan Kathleen Anderson ölümün ucundan döndüğünde artık görünmeden yaşayamayacağının farkına varır zorda olsa. Edward MacKenzie ise hiç tanımadığı bu kadını koruması altına alırken hayatında neler değişeceğinin henüz far...