Bölüm 16

18.8K 245 28
                                    

Bulaşıkları hallettikten sonra evden çıktım. Telefonumu dün gece mekana geçmeden önce evde unuttuğum için Yekta abiye çıktığımı haber veremedim. Muhtemelen evin anahtarlarını almıştır.

Hava güneşliydi. Güneşli günleri seviyordum. Ellerimi eşofmanın ceplerine koyup bizim sokağa doğru yürüdüm.

Yaklaşık 5 dakikalık bir zamanda sokağamıza girebilmiştim. Dedikoducu teyzeler çoktan yerlerini almışlardı.

Haber ajansına taş çıkartan Nuriye teyze çekirdek çıtlarken beni fark etti ve koluyla yanındakileri de dürttü.

Hepsi birden kafalarını bana çevirdiklerinde gözlerimi devirdim. Bana kınayıcı bakışlar attıklarında hızlı adımlarla yanlarından geçtim. Sanki çırılçıplak geziyordum anasını satayım. Altü üstü bir crop yani bunda ayıplanacak ne varsa.

Arkamdan seslerini hâlâ duyabiliyordum.

"Kız Hatçe sen gündeliklerini aldın mı? Para toplayak da garibime bir kazak alıverek. Yazık, tişörtü küçücük olmuş..."

Kısaca gülerek arkama dönüp "Allah razı olsun Nuriye teyze. Sen de olmasan beni kim düşünecek." Dedim ve gülümseyerek ilerlemeye devam ettim.

Kapımızın önüne geldiğimde zile bastım ve birkaç saniye bekledim. Kapıyı açan Müjgandı.

Ellerim ceplerimde yüzüne tersçe bakıp içeriye geçtim. Odama çıkacakken, "Heyy küçük hanım dingonun ahırı mı sandınız burayı." Diye söylendiğinde rahat bir şekilde omzumu silktim ve cevabımı yapıştırdım.

"Yoo kendi evim sandım ama evet doğru söylüyorsun siz geldikten sonra buranın ahıra dönüştüğüne hepimiz hemfikiriz diye düşünüyorum."

Kapıyı sertçe çarptı ve bir elini beline yerleştirip diğer elinin işaret parmağını tehditkârca sallayarak konuştu.

"Birincisi o ağzını topla, ikincisi de bu eve istediğin zaman girip çıkamazsın!"

Daha fazla dayanamayıp "Sanane lan! Sen kimsin ki bana karışıyorsun?" Diye bağırdım.

Gözlerini büyütüp avucuyla ağzını kapattı.

"Yok yok sen iyice azıttın-" dediğinde arkamdan babamın gür sesini işittim.

"Selin! Müjgan! Noluyo sabah sabah, sesiniz yukarıya kadar geliyor."

Tam ağzımı açacakken Müjgan cadısı yalandan ağlama taklidi yapıp babama yanaştı.

"Hasan bu kızın bana birden küfürler yağdırmaya başladı sonra da beni itip kakaladı."

İftiralarına karşı ağzım açık kaldığında babam kızgın gözlerini bana çevirdi.

"Doğru mu bunlar Selin?"

"Hayır baba yalan söylüyor öyle bi şey olmadı!"

Müjgan timsah gözyaşlarını döküp babamın koluna girdi ve gözlerine baktı. "Kocacım asıl o yalan söylüyor, sen gelmesen üstüme saldıracaktı."

"Sen ne kadar şeytansın.." dediğimde babam bağırarak aramıza girdi.

"Selin! Düzgün konuş annenle."

Gözlerim yavaştan dolduğunda dişlerimi sıkarak konuştum. "O şeytan benim annem falan değil benim annem öldü!"

Hızla merdivenlerden çıkıp odama girdim ve kapıyı kilitledim. Sinirden saçlarıma çekiştirip bağırdım.

Keşke üstüne saldırsaydım o şeytan karının. Şu an o kadar pişman olmuştum ki. Babam kendi öz kızına inanmak yerine elin şeytan karısına inanmayı seçmişti. Üstelik onu annem gibi görmemi beklemesi beni çıldırtıyordu.

Sırtımı duvara yaslayarak yere oturdum ve dizlerime kendime çekerek kollarımı birbirine sardım.

Yanaklarımdan çeneme doğru süzülen yaşlar eşliğinde uzun tırnaklarımı kollarıma sapladım. Sinirlendiğim zaman en çok da kendime zarar veriyordum bu huyumdan ölesiye nefret etmeme rağmen yine de hiçbir bok değişmiyordu.

Biraz da olsa sakinleşebildiğimde yerden kalkıp gözyaşlarımın ıslattığı yanaklarımı parmaklarımla sildim ve yatağın üzerindeki telefonumu elime aldım.

WhatsApp'tan gelen mesajları okudum. Birkaçı Melikedendi. Sınıf grubundan gelen 221 mesajı gördüğümde gözlerim büyüdü. Yuhh!

Mesajlara tıklayıp önemli bir şeyler var mı diye hızlıca bakındım. Siktir! Ders programı değişmişti. Bugün saat 12 de dersim vardı ve benim bundan şimdi haberim oluyordu.

Telefonu yatağın üzerine fırlatıp hızlıca gardırobuma yöneldim. Beyaz gömleğimi askısından çıkartıp yatağa bıraktım. Altına da siyah yırtmaç detaylı mini eteğimi alıp aceleyle giyindim.

Bir taraftan da düzleştiricinin fişini takıp ısınmasını beklerken odamdaki banyoya geçip önce yüzümü yıkayıp daha sonra da dişlerimi fırçaladım.

Dişlerimi fırçaladığımda dağılmış topuzumu açtım ve ısınan düzleştiriciyle saçlarımı yapmaya başladım. Birkaç dakika içinde saçlarımı düzleştirmiştim. Boynuma zincirlerimi de taktım.

Makyaj yapmaya pek vaktim yoktu sanırım. Zaten yüzüm temiz ve pürüzsüzdü. Dudaklarımda kendiliğinden dolgun olduğu için makyaj yapmasam da olurdu ama sadece kirpiklerime hacim vermesi için rimel sürdüm.

Masamdan Anayasa Hukuku kitabımı ve telefonumu da elime aldıktan sonra artık hazırdım. Aslında dersimin olması iyi olmuştu. Zira akşama kadar o şeytan karıyla biraz daha aynı evde kalırsam her an kafayı yiyebilirdim.

Umarım okul kafamı biraz da olsa dağıtmama yardımcı olur diye geçirdim içimden.

^Selin'in kombini^

^Selin'in kombini^

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.











YEKTA ABİ +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin