Bölüm 20

16.5K 295 27
                                    

Bu bölümle beraber 20K olacak hikâye!!!

Oy ve yorumlar düşük olsa da yine de hepinize 20 bin kere teşekkürler! Okumanız bile yeter...

Fazla uzatmadan bölüme alıyorum sizi.

Keyifli okumalar!

Tanıdık caddeden geçtiğimizi gördüğümde eve yaklaştığımızı anladım. Hava henüz tam olarak kararmamıştı.

Eylül ayının sonlarında olmamıza rağmen sıcaklık tavan yapmış bir durumdaydı. Havanın bu tutarsızlığının ne zaman düzeleceğini düşündüm. Zira kışın gelmesini iple çekiyordum.

Arabanın camına yasladığım başımı geriye çektiğimde öne çıkan yansımamı izledim. Göz torbalarım yine belirginleşmişti. Bunun tek nedeni sanırım uykusuzluk ve üzüntüden olsa gerekti.

Gözümün feri de gitmiş, dudaklarım düz bir çizgi halini almıştı. Sanırım soluk yüzümü biraz da olsa toparlayan tek şey uzun parlak kahve tonlarındaki saçlarımdı.

Camdaki yansımamdan gözlerimi alabildiğimde omuzlarımın düştüğünü hissettim. Yorgunluğun âdeta bedenime dahası ruhuma hakim olduğunu fark ettim.

Beni düşüncelerimden koparan sesle irkildiğimde arabanın evimizin kapısının önünde durduğunu gördüm.

"Selin, doğru eve gidiyorsun."

Yekta abi çocuk tembihler gibi konuştuğunda ters bir sesle cevap verdim. "Eve gideceğim zaten, başka nereye gidebilirim ki?"

Direksiyonu kavrayan parmaklarını serbest bırakıp vitesin bölmesinde duran sigara paketine uzandı.

Cebinden çıkardığı çakmakla sigarasını ateşlediğinde içine derin bir nefes çekti ve zaten çıkık olan elmacık kemikleri daha da belirginleşti. Eş zamanlı olarak kendi tarafındaki camı aralayıp işaret parmağıyla sigara dalının belini kırarak izmaritini yere attı.

Keskin hatlarıyla donanmış yüzünü bana döndürdüğünde gözlerinde takılı kaldım. Ela gözlerinden aynı anda  birçok duygunun yer değiştirdiğini görebiliyordum. Fakat yakaladığım duygu ise kızgınlıktı.

"Bir kere de söz dinle ve karşı çıkmamayı dene!"

Bacaklarıma örttüğüm deri ceketini hışımla çekip onun kucağına bıraktım. Çantamın kollarını parmaklarıma doladığımda gözlerimi ondan çektim ve hayal kırıklığıyla mırıldandım.

"Olur olur denerim. Umarım sende bundan sonra karşında bir çocuk varmış gibi davranmamayı denersin."

Arabanın kapısını açıp arkama bile bakmadan çantamdan çıkarttığım anahtarlarımı kapının deliğine soktum ve kapıyı açarak içeri girdim.

Her seferinde aynı şeyi yapıyordu. Daha birkaç saat önce bunun için onun omzunda ağlamıştım. Ama onun bu kadar vurdumduymaz olması kalbimi kırıyordu.

Ayakkabılarımı dalgınca çıkarttığımda içeriden televizyon sesleriyle karışık kahkalar duydum. Yavaş adımlarla salona ilerlediğimde gördüğüm manzara burun direğimi sızlattı.

Müjgan, babamın kolunun altına girmiş omzunu başına yaslamıştı. Babamda ağzına çatalla meyve veriyordu. Sanki sabah hiçbir şey olmamış gibi o kadını bana attığı iftiralara rağmen affetmiş şimdi de gülüp eğleniyorlardı.

Bu çirkin görüntüye daha fazla bakmak istemeyip merdivenlerden hızla çıkarak odama gittim.

Üstümdeki kıyafetlerden kurtulup rahat bir şeyler giydiğimde elimi yüzümü yıkamak için lavabonun yolunu tuttum.

YEKTA ABİ +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin