Geç olsun güç olmasın demişlerr. Uzun bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayım. Bölüm sonu açıklamasını okuyun lütfen💋💋💋
**
*
*
Genç kız, elindeki kalemi çevirerek boş gözlerle bakıyordu önündeki bilgisayar ekranına. İzin gününden beri düşünmekten başka hiçbir şey yapamamıştı. Hatta izin yaptığına pişman olduğu dakikalar bile yaşamıştı. Ne kadar inkar etse bile cevap alamadığı sorular kafasını kurcalıyordu.
Flashback
"Sen aşık olmuşsun Lina."
"Ne?!"
"Ne, ne? Sen ne zamandır birilerini bu kadar över oldun? On dakikadır meşhur Ateş Beyimizi övüyorsun. Adamda göründüğü kadar varmış. Baksana öv öv bitiremedin hayatım."
Beyninin düşünen ve mantık içeren kısmı anlık olarak durmuştu Lina'nın. Gerçekten o kadar bahsetmiş miydi Ateş'ten? Dalgınlığına gelmişti sanırım.
"Rica ediyorum saçmalama Sara! Aşık falan değilim kimseye. İş yapıyorum ben bu adamla, ne aşkı?"
Birkaç saniye duraksadı ve düşündü. Gerilmişti.
"Aşık gibi mi görünüyorum?"
Ellerini iki yana kaldırıp 'ben bilmem' dermiş gibi omuz silkti.
"Sara düzgünce cevap verir misin? Öyle gözüküyorsam Ateş Bey hakkında konuşmayacağım daha. Adı üstünde Ateş 'BEY' diyorum. Dalgınlığıma denk gelmiş olmalı."
Sara cevap vermeden kahvesini yudumlarken Lina cevap alamadığı sorularda boğuluyordu.
Flashback sonu
Kapının tıklatılmasıyla boş gözlerle baktığı bilgisayar ekranından kaldırdı kafasını.
"Gel!"
Kapı açıldığı an ilk olarak Sara'nın kafası gözüktü.
"Sexy patroncum, çok çalışıyorsun az mola ver diye düşündüm ve en sevdiğin kahvecinden kahve sipariş ettim sana. Müsaade var mıdır?"
Arkadaşının sözleri üzerine gülerek ayağa kalktı Lina. Elindeki kalemi gelişigüzel bir biçimde kalemliğinin içine attı.
" 'Ooo' en sevdiğim avukatım gelmiş. Bilirsin sana her zaman müsaitim, özellikle kahveye 24 saat!"
Bir yandan kıkırdayıp, bir yandan da vücuduyla ittirerek kapıyı açtı Sara. Lina'nın çalışma masasına doğru ilerlemeden önce açık bıraktığı kapıyı ayağıyla ittirerek kapadı. Lina ise çoktan orta sehpadaki dergileri kenara ittirip, bardak altıklarını koyarak ortamı sohbete uygun hale getirmişti.
İkisi de karşılıklı oturup ellerine kahvelerini aldıktan sonra göz göze geldiler. Bir saniyelik bakışma bile onları güldürmeye yetmişti. Akıllarına eski günleri gelmişti. Hayatlarındaki en büyük atraksiyon ilk zamanlarda kahve içmekti. Kahve denilende şimdi içtikleri gibi filtre kahveler, americanolar veya espressolar değildi. Kahve demeye bin şahit isteyen yüzde sekseni süt, krema ve şeker olan şeyler.
Tek başlarına yaptıkları ilk aktiviteydi kahve içmeye gitmek. Okulun tuvaletinde okul formalarını çıkarıp yanlarında getirdikleri kıyafetlerini giymiş, formaları da ertesi gün giymeyecekmiş gibi çantalarının içine tıkmışlardı. Uzak değildi gidecekleri kafe, ortaokullarının hemen iki bina ötesinde minik bir yerdi. Ama Lina ve Sara için belki de bir Paris'e gitmek kadar heyecanlı bir olaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limerence
Fiksi RemajaModa sektörüne yön veren bir şirket ve onun sahibi. Lina Şeyhanlı. Sektöre yön veren, trendleri belirleyen bir markanın herkesin çok sevdiği magazinsel yüzü. Çalışanlarına çok değer veren bir patron. Başarılı bir iş kadını ve düzenli bir hayata sahi...