Uyurken farkında olmadan Ada'nın saçlarını okşamaya devam eden Arslan, birden bire duyduğu telefon sesleriyle sıçrayarak uyandı.
İki telefon da aynı anda çalmaya başlamıştı, Arslan'ın alarmıyla Ada'nın telefonu çalıyordu.
Ellerini Ada'nın saçından yavaşça çekerken Ada'da uyanmıştı. Yattığı yerden kendi telefonunun alarmını kapatarak yanında doğrulan kadına döndü tekrar. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi Ada.
"Telefonun çalıyor," diye mırılandı. Yan dönerek dirseğini yatağa bastırıp kafasını avucuna yasladı. Ada uzanarak telefonunu eline aldığında Kerem'in aradığını gördü.
"Efendim canım," diye konuştu kısık çıkan sesiyle. Dün geceye ait görüntüler zihninde canlanınca, ve dün gecenin baş rolü yanında onu pür dikkat izleyince ister istemez utanmıştı.
"Abla, ne yapıyorsun?" Arkadan gelen ses, kalabalık bir ortamda olduğunu gösteriyordu.
"Hazırlanıyorum, şirkete gideceğim şimdi. Ne oldu?" Arslan alayla güldüğünde Ada ona bakmamayı tercih etti.
"Ben de okuldayım." Duraksayıp iç çekti. Sesi titriyordu. "Şey, abla.. Adamlar kaç gündür beni mesajlarıyla tehdit ediyorlardı, polise her şeyi anlattığım için. Şimdi de okula girerken onların arabayı görünce korktum biraz.."
Ada korkuyla Arslan'a döndü hemen. Kalbi hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Arslan da kötü bir şey olduğunu anlayıp doğruldu.
"Ne diyorsun sen Kerem?" Telefonu tutan elleri titremeye başlamıştı.
"Ne yapacağımı bilemedim, sadece senin haberin var diye aradım seni de."
Hızla ayağa kalkıp ne yapacağını bilemeyerek etrafına bakındı. Çıplak olması umurunda değildi.
"Tamam, ben geliyorum okula. Gerekirse polise de haber veririm."
Kerem'in onayını alınca telefonu yatağa fırlatıp yerdeki iç çamaşırını titreyen elleriyle alıp üzerine giydi.
"Eva, bak bana." Ada'yı bu kadar paniklemiş görünce Arslan da korkmuştu. Kadının ellerinden tutarak kendisine bakmasını sağladı. "Anlat bana, ne olmuş Kerem'e?"
"Polis'e her şeyi anlattı diye tehdit ediyorlarmış Kerem'i. Şimdi de okulun otoparkında gördüm diyor Arslan!" Sonra öfkeyle kendi ellerini okşayan elleri savurarak çekmesini sağladı. "Sen dedin! Selim'i bıçakladılar dedin. Kerem'e ne yapacaklar?"
"Şş," diyerek onun yanaklarını sertçe kavradı. İlk önce sakinleşmeliydi. "Kimse bir şey yapmayacak Kerem'e. Sakin ol önce bir."
Korkudan ağlamaya başlamıştı Ada, Kerem onun için çok değerliydi. Esma'dansa Kerem'le daha çok kardeş gibilerdi.
Ne yapacağını bilemeyerek Arslan'ın göğsüne yasladı başını ve kollarını sımsıkı sardı beline.
"Ağlama, Serdar'a söyleriz bulur bir çaresini." Hem şefkatle saçlarını okşuyor, hem de sıkıntıyla kendi sakalını sıvazlıyordu.
Serdar'ı ikna etmenin bir yolunu bulmalıydı, çünkü onların aileden kimseye yardım etmek istemeyebilirdi. O gün sadece Selim'i bıçaklayanların adını öğrenmek için Kerem'in sorgusuna girmişti.
Ama şimdi hiç bir sebebi yokken yardım etmek isteyeceğinden emin değildi.
Ada biraz daha sakinleşince geri çekildi ve yüzünü elleriyle kuruladı. Dolabına ilerleyip üzerine giyebileceği şeyler ararken kolundan tutulup çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVA
Romance*Yetişkin içerik barındırır!* "Arslan'dan hala nefret ediyorum." Duraksadı, ve tereddütle bakışlarını yere sabitledi. "Ama dün gece o kadar anlayışlı davrandı ki, tanıdığım Arslan'dan şüphe ettim. Dün gece ne o Arslan Karaca'ydı, ne de ben Ada Eva G...