Arslan, Ada'nın öfkeden kıpkırmızı olmuş bir çocuk gibi masasına ilerlediğini görünce gülmeden edemedi. Şu dünyada keyif aldığı belki de tek şey Ada'yı sinir etmekti. O da kadının ardından arkadaşlarının yanına dönmüştü.
"Hayırdır kardeşim, ne iş?"
Sandalyesine oturduğunda, Serdar'ın sorusu ile Arslan omuz silkti. "Hiç," diye geçiştirdi.
Davette bulunan bütün adamların Ada Eva'ya arzuyla baktıklarının farkındaydı, masasında oturan bütün arkadaşları da buna dahil. Hatta, küçük kuzeni Celal bile gözlerini alamıyordu kadından. Düşmanına o gözle bakması onu sinirlendirmişti, ters bakışlarını ona diktiğinde Celal hissetmiş olacak ki saniyesinde göz göze gelmişti Arslanla. Mahçup bakışlarını kaçırdı kuzeninden ve suratını asarak telefonuyla ilgilenmeye başladı.
Ada Eva ise arkadaşlarının yanına oturduğunda daha kimseye konuşma fırsatı vermeden masada duran içki bardağını kafasına dikti. Ablası Esma öne doğru atılıp kardeşinin kolunu tuttu.
"Hey, yavaş ol biraz. Çarpabilir."
Omuz silkmekle yetindi Ada. O herifin suratını görmek bile sinirlenmesine sebep oluyordu, sinirden deli olmuştu. Arslan, onu vuracağı yeri çok iyi biliyor, ve çok iyi tanıyordu. Ada'yı çok iyi tanıması onu daha da öfkelenirken elinde tepsiyle gezen adamı yanına çağırıp bir bardak daha aldı eline.
"Arslan yine yaptı yapacağını, ha?"
Konuşmalarını duymamıştı aslında Esma, ama Adanın yüzünü görünce tahmin etmek zor değildi. Onu sadece bir kişi bu denli deli edebilirdi, o da Arslan Karacaydı. Masada bulunan diğer arkadaşları da pür dikkat merakla ikiliyi dinliyordu. Ada ablasına cevap vermeden önce elindeki bardağı kafasına dikti.
"Onun kadar sinir bozucu bir adam görmedim 30 yıllık hayatımda," duraksadı ve devam etti, "yani, 28 yıllık hayatımda."
"Evet, otuzuna az kaldı ve sen hala bekarsın," diye başlayan ablasına ışık hızıyla döndü Ada. Daha az önce yüzüne karşı lezbiyen olup olmadığını sorgulamıştı Arslan, bir de şimdi ablasının gereksiz yorumlarıyla uğraşmak istemiyordu. Sahi, konu ne ara bekarlığına gelmişti? "Farkında mısın Ada, arkadaşlarının hepsi evlendi." Yüzüne vurulan bu gerçekle nasıl tepki vereceğini bilemedi. "Evlenmeyi kenara bırak, daha bir tane bile erkek arkadaşınla tanıştırmadın bizi. Hayatını böyle mi bitirmeyi planlıyorsun?"
Bir anlığına, 'benim özel hayatım beni ilgilendirir' diye bağırmak istese de kendine hakim olarak susturdu kendini. İçten içe biliyordu ablasının haklı olduğunu, ama yapamıyordu işte. O da istiyordu, biriyle birlikte olmayı ve duygusal şeyler yaşamayı.
Bakışlarını ilk önce kendisine kınayan bakışlarla bakan ablasına çevirdi, bir cevap beklediği kesindi. Bu kadar söz işittiği yetmezmiş gibi, masada oturan herkes Esma'ya hak verirmiş gibi bakışlarını kaçırmıştı Ada'dan. Şu an sadece birinin kendisini anlamasını istedi, ama kimseden ses çıkmadı. Resmen herkes aynı anda üzerine gelmişti. Bu konuşmanın ne yeri ne de zamanıydı, davet edildiği bir açılışa gelmişlerdi sonuçta. Başka bir zamanda bu konuyu açsa olmaz mıydı?
Derin bir nefes aldı, ve oturduğu masadan ayağa kalktı. Yanan gözlerine fırsat vermemek için soğuk suyla yüzünü yıkamaya ihtiyacı vardı. Lavabonun yerini bir garsona sormuş ve cevabını aldıktan sonra elinde tuttuğu tepsiden bir bardak alıp kafasına dikmişti.
Lavaboya ilerlerken, beyninde daha bu sabah duyduğu psikoloğunun sözleri yakınlandı.
'Belki de bir kez biriyle birlikte olursan korkun geçecektir'

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVA
Romance*Yetişkin içerik barındırır!* "Arslan'dan hala nefret ediyorum." Duraksadı, ve tereddütle bakışlarını yere sabitledi. "Ama dün gece o kadar anlayışlı davrandı ki, tanıdığım Arslan'dan şüphe ettim. Dün gece ne o Arslan Karaca'ydı, ne de ben Ada Eva G...