Ortak acıların içinde kavrulmuş iki beden, iki ruh.
Geçmişin esirinde yanmış, yuvasız kalmış çocuklar. Kimsesizler.
Tanrı onlara acımamış, acıyı bir tohum gibi yüreklerine ekmiş.
Göğüslerinde boşluklar dolu, ruhları enkaz içinde ve yaraları derinde.
Artık onlar ne yaşananları affederdi, ne de kendilerini.
Kör karanlığa bulandılar. İki ateş olup yaktılar birbirlerini.
Tanrının ektiği tohumları şeytan suladı, bir yıkım yarattı. Zaman geçti, tohum büyüdü ama onu büyüten, şeytanın verdiği suydu.
Her yer karlar içindeydi. Gökyüzü, geceye ıssızlığını sunan manzarasını gösteriyordu kar tanelerini yerlere düşürürken. O gece dolunay herkesi hayran bırakacak kadar ihtişamlı ve acı çektirecek kadar eşsiz bir güzellikteydi. Yağmaya devam eden kar, sanki evlerdeki çocukların ağıtını duymuyormuşçasına kör sessizliğe hâkimdi. Zaman geçti, saat ilerledi. Zifiri karanlık gecenin içine yerleşirken kar hızını arttırıp öyle çok yağdı ki, bir yuvanın alevleri o karlara sıçramamış gibi, alevlerin saldırgan parçaları değmiyormuşçasına öylece devam etti.
O gece aslında kar tanelerinden kar yağmamıştı, her şey yağmıştı ama kar yağmamıştı.
Kan, geçmiş, gelecek yağmıştı. En acımasızı da ölüm yağmıştı, gecenin üstüne ruhların çığlıkları dökülmüştü dudaklardan.
Kör gecenin koynuna atılan çocukların ruhlarını enkaz altında bıraktılar. Tanrı ektiği tohumu şeytanın eline verdi, kaderlerin bağlarını kendi elinden kopardı. Şeytanın ustalığından çıkmış kader o gece yazılmaya başladı.
Sahnenin ortasına atılan bu kimsesiz çocuklardan oyun istedi şeytanın cambazları, ama bilmedikleri şey çocukların oyunlarla değil birbirlerini anlaya anlaya büyümüş olmasıydı. Kaderlerine boyun eğmeyip her şeye rağmen bir umuda tutunduklarıydı...
Çocuklar aynı gökyüzü altında büyüdü, yıllar sonra o gökyüzüne küstü. Damarlarındaki kana inat edip, başlarını kaldırıp yine aynı yerden düşüp ölümün zehrini tattılar.
Bu savaş geçmişin ve geleceğin ağdıydı.
Savaşın içinden yaralarla çıkan çocukların çığlıkları geceye ateş gibi düştüğünde kaderin çizgisiyle oynandı.
Bu inançların, güvenlerin, hislerin vurulması
Kanların ruhlara akması, bedenlerin diri diri gömülmesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYUS ( Düzenleniyor)
ChickLitYazgına rağmen sevmek ve umut etmek çok mu imkansızdı ? Sırtındaki bıçaklardan kanlar damlasa ölümün esaretine girsen de sevgi seni çekip almaya,seni iyileştirmeye yetmez miydi? Ortak acıların içinde kavrulmuş iki beden, iki ruh. Geçmişin esirinde y...