4.BÖLÜM

588 192 103
                                    

Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.

Orhan Veli

Aslı kapıyı kapatmak üzereyken durdu. Eli kapı kolundayken arkasını dönüp gözlerimin içine derince baktı. Bu, gözlerinde nadiren gördüğüm bakışlardan biriydi. Ve kalbimin tuhaf bir atımın için de sürüklenmesine neden olmuştu.

"Ben çıktıktan sonra..." dedi başıyla bir yandan elbise dolabımı gösterirken. "... dolabının en sevdiğin rafında, " ima dolu lafını adeta tıslayarak söylemişti. İster istemez bu çocuksu kızgınlığına gülümsedim. Ancak bu, Aslı'nın benim üstüme sabitlenmiş olan bakışlarını kısmasına neden olmuştu. Yine de konuşmaya devam etti. "... senin için birilerince bırakılmış bir hediye varmış" dedi. 

Gözlerim Aslı'nın dediklerini duymamla birlikte tıpkı biraz önce onun bana bakarken yaptığı gibi kısıldı.


"Zannımca birileri akşam üstü yaptığım ufak şakanın" bunu söylerken gözlerimi daha da kısıp bir yandan da küçük bir mesafe bırakarak baş ve işaret parmaklarımı birbirine yaklaştırmıştım. "...rövanşını almaya çalışıyor."

"Yok canııımm! Onu şimdilik ileri bir tarihe erteledim " dedi. Duruşunda kesinlikle sineye çekmeyecek bir halin yanı sıra, sanki başka bir şey daha söylemek ister gibi bir ifade  vardı. Ama nasıl söyleyeceğini, nereden başlaması gerektiğini bilmiyordu sanki. Yine de daha fazla kendini tutamayıp konuştu. Zaten Aslı ile en çok bu yönden birbirimize benzerdik. İkimizin de ne zaman  söylemek istediği bir şey olsa, kendimizi tutamaz ve illa o şeyi söylerdik.

"Dünya, geçmişte çok acı çekmiş olsak da bazen yarın ki mutluluklar için bugün bir şans daha tanımamız gerekir... Tanı olur mu? Bugün o şansı tanı. Mutlu olmayı hak ediyorsun çünkü" dedi. Bakışları hüzün doluydu. Bu tıpkı onunki gibi tebessüm eden suretimin, durgunlaşmasına neden oldu. 

Aslı kapıyı kapatıp odamdan çıktığında çaprazımda bulunan elbise dolabıma gözlerimi dikip, bir süre öylece bekledim. Kalbim ve beynim arasında git gel yaşıyordum. Aslı'nın birisi diye bahsettiği kişinin Güneş olduğundan emindim. Ve bunu bilmek beni büyük bir çıkmaza sokmuştu.

Güneş'in geri dönmesini çok istemiştim. Ona kızmış, ona sinirlenmiş, ona küsmüştüm. Ama tüm bunlar ona karşı duyduğum bu yoğun duygunun önüne geçememişti.

Yine de öyle çabucak yelkenlerimi suya indirmek istemiyordum. Çabucak yaşadığım tüm acı ve bekleyiş dolu anları bir kenara atıp unutmayı istemiyordum.

Beynim gidip bakmamamı tekrar tekrar söylerken, kalbim koşmak istiyordu.

Onca yıl beklemiş olmama rağmen şu son birkaç dakika o anların toplamından çok daha zor geliyordu gözüme. Oysaki ben beklemeye alışmıştım. Öyleyse niçin içinde bulunduğum şu birkaç saniye beni bu kadar darma duman ediyordu? Niçin kalbim böylesine hızla çarpıyordu göğüs kafesimde?

Bu soru geçen yaz hapisten çıkan Levent amcayı hatırlattı bana. Biz küçükken Levent amca sahilin oradaki aile çay bahçesini işletirdi. Bir yaz aniden ortaya çıkıp yıkılmaya yüz tutmuş o çay bahçesini satın alıp çalıştırmaya başlamıştı.

Ağır başlı, içine kapanık, sessiz bir adamdı Levent amca. Ama her nedense onun sakinliği mahalleye yeni bir canlılık getirmişti. Çay bahçesi onun maharetli ellerinde şekillenip gençler ve ailelerince güzel sohbetlerin uğrak yeri olduğunda mahalleye de yeni bir renk yeni bir soluk gelmişti.

AŞKIM ÇİÇEK AÇTIĞINDA (GÜZEL SEVEN ADAMLAR SERİSİ 1 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin