3. Bölüm

67 12 3
                                    

Temiz bir havlu bulup kurulandıktan sonra bavulumdan aldığım gri bir eşofman takımı giyindim ve saçlarımı salaş bir ev topuzu yaptım.

Banyodan çıkıp oturma odasına geçtim, Arın da oradaydı, hafifçe çatılmış kaşlarıyla kitap okuyordu. Yanına oturdum, ama beni fark etmedi bile, hâlâ odaklanmış kitabıni okuyordu.

"Hangi kitap?" diye sordum, dikkatini çekmeyi sonunda başararak. Bana döndüğünde hafifçe şaşırdı, sonrasında sanki adını unutmuş gibi kitabin kapağina baktı.

"Suç ve Ceza," diye mırıldandı, bakışları dalgın ve düşünceliydi. Kitabın kenarını katladı, kapattı ve yanindaki sehpaya koydu. Sonra benim gibi ayaklarinı toplayarak bana döndü.

"Dinliyorum," dedi sadece, ne dediğini anlamamam kaşlarımı çatmama neden oldu.
"Neyi?" diye sordum tereddütle.
"Bana bir sürü soru sormak istediğini biliyorum." diye açıkladı. "Cevaplayabildiğim kadarını cevaplayacağım."
"Sana soru sormamı istiyor musun?" diye sordum, okyanus mavisi gözlerinin içine bakarak.
"Doğruyu söylemek gerekirse, hayır." diye cevapladı beni.
"O zaman sormayacağım," diye kestirip attım ve koltuktan kalkıp kitaplığa yöneldim, bu sırada beni şaşkınlıkla izliyordu. Gözüme çarpan 'Bir İdam Mahkumunun Son Günü' adlı kitaba uzanacakken elim havada durdu.

"Okuyabilir miyim?" diye sordum. Hâlâ gözlerinde apaçık bir afallama görüluyordu.

"Ta-tabii." diye kekeledi ve kitabını sehpadan aldı, katladığı yeri açtı ve okumaya geri döndü. Ben de kitabı kitapliktan aldım ve karşısındaki koltuğa geçip ayaklarımı topladıktan sonra okumaya başladım.

"Merak etmiyor musun?" diye sordu aniden, gözlerimi kitaptan kaldırıp ona çevirdim.
"Ediyorum," diye itiraf ettim. "Sende bir gizem var ve bu gizemi cözmek için can atıyorum."

"O zaman neden sormuyorsun?" diye sordu, kaşlarını çatarak.
"Bana anlatman gerekmiyor, ben senin için kimim ki? Ne haddime, bu senin özel hayatın." dedim kaşlarimi hafifçe kaldırıp. "Sen beni kurtardın ve sana borçlandım, borç listemdeki maddeleri artırmak istememem de gayet doğal."

"O zaman şöyle yapalım," deyip tekrar kitabı kapattı, ama bu sefer yanına koydu. "Bana üç tane soru sorma hakkın var, bu hakkı sana ben verdiğim için beni rahatsız etmeyecek," dedikten sonra alayla hafifçe güldü "Ve bu üç soru borç listene yazılmayacak. Zaten bende herhangi bir liste yok, ama sen kendini bana borçlu hissediyorsan, bu üç soruyu sayma."

Kalp atışlarım hızlandı ve nefesimi tuttum. "O zaman soru bir..." dedikten sonra derin bir nefes aldım.

"O çete neden seni görür görmez geri döndüler, onlar üzerinde nasıl bir otoriten var?"
"Bu ara sokaklarda bir şöhretim olduğunu kavramişsındır zaten," diye başladı. "O adamlar benim otoritem altında. Ben ne dersem, onu yapmak zorundalar. Sadece onlar değil, su an bulundugumuz sokak ve bu sokağa ait diğer çeteler de buna dahil."

"Peki..." diye ikinci soruma başladım, kısa bir süre cevabını düsündukten sonra. "Neden normal bir ev yerine bu barda yerin kaç metre altında yaşıyorsun?"
"Bu yerdeki otoriteyi sağlamak için buraya olabildiğine yakın olmam gerek." diye cevapladi beni.
"Onu anladım," dedim kaşlarımi çatarak. "Neden yerin altindasın ve kapın nirmal bir kilit değil de bir şifreye sahip?"
"Korunmam gereken düşmanlarim var, diyelim." dedi, iç çektikten sonra "Kimse beni bu kokuşmuş barın otuz metre altında aramaz."

"Peki... son soru hakkım," dedim ve gözlerimi kaçırdım, bu sorunun cevabı beni korkutuyordu. "Hangi kirli işleri yaptın ve yapıyorsun?"
Bakişları hâlâ uzerimdeyken parmaklarımla oynamaya başladım.
"Şu an bir bar zincirim var, ama bu bar gibi pis ve konforsuz değil tabii, lüks ve zengin tabakanın gittiği barlar." deyip devam etti. " Eğer uyuşturucu veya insan kaçakçılığı gibi seyleri soruyorsan, asla öyle bir sey yapmam."

SpotlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin