MULTİMEDİA-CEMRE KORKMAZ
"İnsan öyle durduk yere soğumuyor hayattan ve insandan. Sustukça susuyor ve sustukça biriktiriyor, sonra ya içindekileri haykırıyor yada sessizce uzaklaşıyor. Herkesten ve her şeyden. " Frida Kahlo
Sustum...
Telefonu açtığımdan beri sesim çıkmıyordu. Dinlemekle yetindim. Nefes alabiliyor muydum, bilmiyorum. Sadece "Evet kızıyım ben onların" dedim. Telefondaki ses devam etti. Trafik kazası olduğunu, nasıl olduğunu arabanın tırın altında nasıl kaldığını anlatıyordu. Bu kadar detay gerekli miydi gerçekten? İçimde bir yangın başlamıştı. Benim yanıma gelmek üzere yola çıkmışlardı. Bir kaç haftayı birlikte geçirecektik. Onlar beni kaç kere çağırdıysa da ben gidememiştim. İşim yoğunluğu ertelememe sebep oluyordu. Babam "senin geleceğin yok cimcime, yüzüne hasret kaldık, biz sana geliyoruz" demişti. Çok da sevinmiştim. Nereden bilebilirdim ki! Benim şehrime kadar gelip, burada kaza yapacaklarını. "Keşke ben gitseydim, şimdi hayatta olurlardı" diye düşündüm. Ailemi aylardır görmüyordum. Şimdi bunları düşünmenin faydası var mıydı? Telafisi olur muydu? Keşke yüzlerini son kez bir kez görebilseydim; kokularını içime çekerdim, sarılırdım sımsıkı, bırakmazdım. Konuşamıyordum. İç sesim bunları söylüyordu, hiç susmuyordu. Neden neden diyordum neden...
Hastaneye kadar nasıl gittim, gidebildim bilmiyorum. Adeta bir ruh gibiydim. Evlatlık vazifemde başarılı olamamışken, şimdi onlara karşı son vazifemi nasıl yerine getirecektim? Beni morg odasına getirdiler, teşhis etmem için. İçeri girdiğimde onlara nasıl bakacaktım, ne yüzle! "Canlarım beni affedin. Kendimi size layık göremiyorum. Vicdanımın sesini durduramıyorum. Sizden uzakta yaşamayı seçmem aptallıktı, belki de hayatımın hatasıydı. Artık bunun bir telafisi yoktu. Şimdi yokluğunuzla sonsuz yanlızlığa mahkumum. Görevli yol gösterdi, içeri aldı beni, yüzlerini açtı. Bakakaldım. Ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu elimden. Ellerimi uzattım ama sanki dizlerimin bağı çözülmüştü. Başım dönüyordu, fenalaştım. Dokunmak istemiştim ama gözlerimi açtığımda kendimi yatakta buldum. Hastanenin bir odasında ve başımda can arkadaşım Seray duruyordu. O an "ne oluyor ne yapıyorum ki burada" diye düşündüm. Seray'ın gözleri dolu dolu "birlikte atlatacağız canım merak etme" dedi. Neyin içinde olduğumu idrak edebildim en son annem ve babamın soğuk yüzlerini gördüm. Gerisini hatırlamıyorum. Şimdi içimde başka bir pişmanlık büyüyordu. Dokunamamıştım. Son bir kez dokunsaydım ama ben onlara dokunmayı bile haketmiyordum. Her şey için geç kalmıştım; sevmek, sarmak, dokunmak için. Şuan ağlayamıyordum. Ama içimden çığlıklar atıyordum. Seray "Sana sakinleştirici iğne yaptılar. İçeri girince fenalaşmıssın, sonra seni bu odaya almışlar" dedi. Konuşamaya devam etti. "Kurum kartını bulmuşlar cebinde. İş yerini aradılar bizde öyle geldik. İyi ki gelmişiz güzelim arkadaşlar da dışarıda hepimiz yanınızdayız. Acın büyük ama inan bunları da atlatacaksın" dedi. Elimi sımsıkı tuttu aklım başımda değil gibiydi. Bu kadar basit olamazdı. Aklımdan hep tek bir kelime geçiyordu ve ben içimden hep onu tekrar ediyordum. Keşke diyordum keşke. Sonrası defin işlemleri, cenaze töreni, taziye ziyaretleri ve bir sürü boş teselli. Büyük heveslerle geldikleri İstanbul'dan uçakla Ankara'ya son kez yolculukları. Tek bildiğim benim için hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktım. Bu dünyada yapayalnız kalmıştım, annesiz babasız ve sahipsiz. O an keşke bir kardeşim olsaydı diye düşündüm; acımı, yükümü paylaşacak ama kimsem yoktu. Benim için aile kavramı burada bitmişti. Ruhum bedenime ağır geliyordu. Kalbime saplanan acı hep oradaydı. Bununla nasıl başa çıkılır ki bilmiyordum. Ben artık kimsesizdim. Cenaze töreni bittiğinde bana sabır dileyen, benle ağlayan bir takım akraba, aile dostu, komşu, arkadaş, bana acıyarak bakan insanlar dağıldılar. Sessiz ağlıyordum hatta titriyordum. Son kez topraklarına sarıldım. Kokladım öptüm üstlerini örten toprağı. Arkadaşlarım, hadi bizde gidelim diyene kadar öylece kalmıştım. "Siz uçağı kaçırmayın. Ben buradaki evimizde biraz kalmak istiyorum"dedim. Arkadaşlarım da artık başımı beklemek zorunda değillerdi. Acımı kendim yaşamalı ve yüzleşmeliydim. Seray kötü olduğum için benimle kalmak istedi fakat tek başıma kalmak istiyordum. Hastanede anahtarı eşyalarla birlikte teslim etmişlerdi. Doğup, büyüdüğüm evime bu şeklide gitmek varmış kaderde...
(Cemre KORKMAZ🌼)İlk bölüm sizce nasıldı? Güzel yorumlarınızı bekliyorum. Vote atmayı unutmayın. ✨🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
RomanceCemre kariyerine odaklanmış, ailesinden uzakta sakin bir hayat sürmektedir. Fakat aldığı kötü bir haber dünyasını başına yıkar. Sadece acıları hatırlatan bu yer ona artık acı vermektedir. Cemre şehri terkeder. Yalnız,hayat kaldığı yerden devam etmem...