9.BÖLÜM

17 4 8
                                    

On ikinci günün eğitimi de bitmişti. Her gün böyle notlar alıyordum. Hem ne yaptığımızı unutmamak için hem de bu notların ileri ki zaman için işime yarayacağını düşünüyordum. Pelin ile anlaştığımız gibi birlikte çıkacaktık. Odaya çıktım. Onunda bir saatlik bir işi varmış dışarı da. Ondan haber bekleyecektim. Aklımdan çıkmayan adamla, tekrar nasıl görüşeceğimin yollarını düşünüyordum. Gizlendiğim mekânıma gittim yine oturdum. Dışarıda hava muhteşem görünüyordu bende biraz rahat olmak adına bir tişört ve Jean giyinmiştim. Bir de spor ayakkabı.

Sonuçta gezecek belki de biraz yürüyecektik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonuçta gezecek belki de biraz yürüyecektik. Tabi geldiğimden beri şık kıyafetler ve topuklularla şov yaptığım için, bu rahatlığı unutmuşum biraz. Kendi kendime gülüyordum. ‘O an annemle babam olsaydı, Doğan hakkında ne düşünürlerdi’ diye düşündüm yine. Hasretim gün geçtikçe derinleşiyordu. Keşke onlara anlatabilseydim, belki bir yol gösterirlerdi. Bu kadar zorlanmaz ve saçmalamazdım. O ara Pelinden mesaj geldi. “Üzgünüm yarım saat gecikeceğim” diye. Neyse ne halimden memnundum. Bir şeyleri düşünmek iyi geliyordu bana. Arada otelin girişini dikizliyordum. Doğan şuan burada mıydı bilmediğim için, gelme ya da bir yere gitme ihtimali olursa diye, izliyordum. Aslında akşamdan sonra yanına mı gitmeliydim? Fakat mesafe koyan oydu. Hem garson çocuğu dövmesi, işlerini şiddetle halletmesi canımı sıkıyordu. İçim rahat etmiyordu bir türlü. İşte o sırada otelin önüne arabası geldi. İçim kıpır kıpır oldu. Arabadan indi ama otele girmedi. Bi yere bakıyordu. Hatta kapıyı sinirli bi hareketle kapattı. O sırada otelin ön tarafında bir kız belirdi. Sarı saçlı, modern giyimliydi.

Geçti tam Doğanın karşısında durdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Geçti tam Doğanın karşısında durdu. Bu durumda, Doğanın nereye bakmış olduğunu anlamış oldum. Bu sefer ki artık kızgınlık ve öfke gibi değil kalbimden bir şeyler kopuyordu. Kız onun burnunun dibine kadar girdi. Hayatında biri mi vardı acaba? Bana dün gece kadınım demişti. Bende saf gibi sanmıştım ki, ben onun tek kadınıyım. Pelin gecikmeseydi, belki de bu manzarayı göremeyecektim. Doğan hiç bir şey söylemiyordu ama kız el kol hareketlerinden anladığım kadarıyla Doğan'a kızıyordu. Tabi Doğan da sessiz kalmadı bir şeyler söyledi kıza. Hatta işaret parmağını uzatarak tehdit eder gibi bir şeyler yaptı. Ha bire önüne geçip bir şeyler söylemeye çalışan kızı, omuzundan itip otele girdi. Bunu üzerine kız da yere diz üstüne çöküp ağlamaya başladı. Belki de en başından ağlıyordu. Şimdi tam arapsaçı olmuştu her şey. Kimdi ki o kız? Doğanın ardından ağlayan kız. Kıskançlıktan ziyade üzüntü duyuyordum. Bir kız onun için yerlerde oturup ağlıyordu. Umursamadan bastı gitti. Benim de sonum böyle mi olacaktı? Ha bire mesaj geliyordu, baktım. Pelin "hadi in artık" yazmış. Pelinin otele geldiğini bile görmemiştim. Aşağı indim. "Aşk olsun ben nereden geldim şuradan aşağı inemedin" dedi. Kız çıkışmakta haklıydı ama benim halime şaşırmıştı. Ruh gibi yüzüne bakıyordum. Aslında ayakta duracak halim bile yoktu.
-"Bu ne hal cin çarpmış gibisin" dedi. Samimiyeti hoşuma gitmişti ama anlatamazdım. Sadece moralimin bozuk olduğunu söyledim.
-"Biraz oturalım öyle gidelim" dedi ama itiraz ettim. Burada durmaya gücüm yoktu. Belki onu görürdüm ve bunu kaldıracak güçte değildim.
Pelin biraz açılayım diye yürüttü. Ama bir işe yaramadığını anlayınca, taksi çevirdi. Benim mekâna geldik. Burası garaj tipindeydi. Arka tarafı iki katlı, denize bakıyordu. Aslında görünce içim ısındı. Hayal edebileceğimden de güzeldi. Demek mekânım burasıydı. Üst katı Müdür odası yapmışlar. Atalay Bey “eşyalar sipariş verildi, sen kafana göre yerleştir” demişti. Şimdiden gözümde canlandırabiliyordum. Ekibimin odaları bile hazırdı. Pelin de çok beğendi ve çok şanslı olduğumu söyledi. Onların dergi daire katıymış.
-"Böyle bir yerim olsa eve bile gitmem" dedi gülmeye başladık ve ben uzun zamandır gülmediğimi fark ettim. Hayatımda ki her şey bir hızla gelişip, değişiyordu. O gün bir yol çizmem gerektiğinin fark ettim. Yuvam burasıydı artık. Mutlu olmak için iki yol vardı kafamda; ilki Doğanla konuşup onla olması için orta yolu bulmak, ikincisi onu tamamıyla hayatımdan çıkarmak ve yoluma devam etmek. Bu imkânı benim için vermişlerdi. Karşılığında benimde çok çalışıp, buradaki işime odaklanmam ve başarılı olmam gerekirdi. Onun peşinde sürüklenemezdim. Her gün yeni bir entrikayla bir yere varamazdım. Gerekirse bitecekti. Daha bir kaç hafta önce hayatımda bile yoktu. Bundan sonra olmasa da olurdu. Çok yorulmuştum. Bazen burada olma amacımı, anne ve babamın tuttuğum yasını bile unutuyordum. Benliğimi böyle ele geçirmesine izin vermeyecektim. Belki de artık düşünmemeliydim. Biz olamazdık belki de. Doğanla o karanlık sokaklarda, ben kendi çıkmazlarımda yaşamalıydık.
Gece yine uyku tutmuyordu ama onla karşılaşmak istemiyordum. Onun için odadan çıkamıyordum. Bir şeyler karaladım yine. Bir şiir değildi tabi. İçimi dökmek hoşuma gidiyordu. Bunu doğrudan ona not gibi yazdım.
-"Şimdi ne yapıyordun kiminlesin düşünmeye bile dayanamıyorum ki, ben düşünmekten bile yoruldum. Seninle nasıl bir karanlığın içindeyim, bana neler oluyor anlamıyorum. Gün aymadı sensiz ayrı ve çaresizken. Nasıl canım acıyor, bunun bir tarifi yok ve sen bunu biliyor musun, bilmiyorum”. Sabah alarmın sesine uyandım. Doğan yatağın kenarına oturmuş, beni izliyordu.

 Doğan yatağın kenarına oturmuş, beni izliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elinde yazdığım not vardı. Önce algılayamadım. Rüya falan mı diye düşündüm. Şaşırdım ama onla nasıl odama girdiğine dair, dalaşacak gücüm de yoktu. Neyi neden yaptığını duymak bile istemiyordum. Gözlerinin içine hiç bir şey söylemeden boş bir şekilde baktım. O daha bir sevgi doluydu aslında ama benim duygusuz bakışlarımdan birden yüzü düştü.
-"En son beni görmek istemediğin mi söylemiştin sanırım hala geçerli" dedi. Ben yine cevap vermedim. Konuşsam hatta kızsam ve bağırsam bu kadar etkilenmezdi. Belki de suskunluğum onu kırmıştı.
-"O halde beni bir daha görmeyeceksin Cemre" dedi. Çıktı gitti. Bir tarafım onu hala çok istiyor. Hatta peşinden koşup sarılmak istiyor fakat bir tarafımda belki böyle bitecek diye teselli ediyordu beni.
On üçüncü günün eğitimi de bitmişti. Artık sonlara doğru geliyorduk. Burada ki işim bitiyordu. Belki de böylesi daha iyiydi. Bir serüven olarak kalacaktı. Belki ben, gözümde büyütmüştüm bu hisleri. Onu hayatımın erkeği ilan etmiştim. Ama daha doğru düzgün tanımıyordum bile. Tanımak istemiştim fakat buna hep engeller çıkmıştı. Böyle bırakmak da içime sinmiyordu. İçten içe onun için yanıyordum hala.
Öyle dalmışım düşüncelere. Pelin yanıma geldi.
-"Hu daha kalkmayı düşünmüyor musun" bu kızın doğallığını sevmiştim.
-"Çıkalım gezelim" dedi. “Senin mekâna gidelim mi yine?” dedi. İyi fikirdi. Bende mekâna uğrardım. Dün fark edememiş olabilirdim birçok şeyi. Bugün daha bir kabullenmiştim. Yokluğunu düşünmek canımı acıtsa da. Benim yan tarafta bir kafe vardı. Biraz orada oturuyorduk. Adı Pasta Eviydi ve muhteşem pastaları vardı. Adının hakkını veriyordu. Buraya sık uğrayacağım belliydi. Çalışan bir kız ve oğlan vardı. Onlarla ayaküstü konuştuk. Komşu olduğumu ve hep görüşeceğimizi söyledim. İki arkadaş işletiyorlarmış burayı. Çok memnun olduklarını söylediler. Şimdiden ısınmıştım buraya da, buradaki insanlara da. Zamanla her şey yerine oturacak diye, kendime moral verip duruyordum. Pelinde işi çıktığı için vedalaştık. Tek dönecektim. Biraz oraları gezip tanımak istedim. Bakınıp duruyordum. Doğanın arabası gibi geldi. Karşı da park halinde bir araba vardı. Çaktırmadım ama o mu diye merak ettim. Yakınlaşınca anladım ki oydu. Benim bulunduğum yere dalgın bir şekilde bakıyordu.

Aslında kızsa da peşimden gelmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aslında kızsa da peşimden gelmişti. Belki de nereye gittiğimi, ne yaptığımı merak ediyordu. Tıpkı benim onun her şeyini merak edip, ajanlık yaptığım gibi. Hem odama girip şiirlerimi bile bilen adam, takip de ederdi. Bunu merak eden seven insan yapardı. Ancak bizimki sevgiden çok, yılan hikâyesine dönmüştü.

BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ? BEĞENDİYSENİZ YORUM VE VOTE ATMAYI UNUTMAYIN...

VİSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin