"Lan öleceğim sandım.." diyerek içeri giren Onur ile herkesin bakışları kapıya dönmüştü.
"Sadece altını değiştirdin." diye mırıldanan Bahara cevap vermeden kendisini yığılırcasına koltuğa bırakan Onur, hemen yanında oturan Bahar ile göz göze gelince yüzünde otuz iki diş gülümsemesi büyümüş ardından kafasını zorla çevirmişti.
"Yarın sizin timin operasyonu var.." diye mırıldandığında muhatabı karşısındaki yüzbaşılardan başkası değildi.
Her ne kadar Çelik Kanatlar Ekibi olarak çalışmaya devam etseler de, kara havacılık helikopterleri operasyonlarda çok sık kullanıldığı için Onur görevlere gidiyor, giderken de Ela ile Yiğit'i götürüyordu.
Boğazını temizleyerek, salonda sivillerin olduğunu hatırlatmaya çalışan Ela ile Semih suratını ekşiterek dönmüştü.
"Canım komutanım alınmazsanız bir şey söyleyeceğim.." dediğinde Ela kafasını çevirip Semih'e bakmıştı..
Bir aylık süreçte birbirlerini sürekli kedi köpek gibi yiyorlar, Semih'in moda ile ilgili demeçlerini uzunca dinleyen Ela, ardından askeri postallarını Semih'in gözünün içine soka soka giyiyordu.
En iyi anlaştığı kişi Bahar olmuştu.
Bahar'ın Onur üzerindeki otoritesini görünce, arkadaşının kendisine neden helikopterde "Ben ve Bahar gibisiniz." dediğini anlamıştı.
Yiğit, Onur'un aksine Ela'yı sinirlendirdiğinde geri adım atmak yerine bundan eğlendiğini belli eder şekilde üstüne gitmeye devam ediyordu.
"Ne olur, tamam operasyon olduğunu anladık deme Semih.. Bir kavgayı daha çekecek kafam yok.." diye konuşan Asuman'dı.
Mustafa ve Vedat yan yana oturmuş, salonlarının artık daha kalabalık olmasına yüzlerinde koca bir gülümseme ile bakıyorlardı.
Pınar ve Lale Nil'in bebeği için örgüye başlamışlardı. Kadınların düzeni artık kendilerini güldürüyordu. Sürekli bir hazırlık peşindelerdi ve şimdi de en büyük hedefleri Yiğit ve Ela'yı evlendirmekti.
Yiğit ve Ela evlilik hazırlıklarını hal ederken büyük ihtimalle Gökçe'nin bebek haberini alırlar, Gökçe için hazırlıklar başlardı..
Kısacası Lale ve Pınar'ın işi hiç bitmezdi..
Çocuklarının arkadaş grubu büyüyor, beraber çalıştıkları insanlar artıyordu ancak değişmeyen tek şey sürekli güçlenen bağlardı.
"Biz artık kalkalım." diye hafif yüksek bir tonda konuşan Burak ile herkesin kafası kendisine çevrilmişti. "Yani, izniniz olursa tabii." diye eklediğinde Onur kaşlarını çatmış, Berkan elindeki tablette çizim yaparken ters ters bakmaya başlamıştı.
"Yahu Burak abi, biz her akşam otur diye yalvaracak mıyız sana böyle.." diye konuştuğunda Burak'ın kaşları hayretle havaya kalkmıştı.
Kesinlikle böyle bir amacı yoktu, sadece uzakta oturdukları için her ne kadar kalkmak istemese de Nil yorulmasın, erken yatsın diye eve geçmek istiyordu.
Bir de..
Kızı bu eve her geldiğinde Valeria'nın minderine emekleyip köpek ile birlikte uyumak istiyordu.
Kızı Ece'yi Valeria'dan koparmak zulümdü ve kızı uyanmadan gitmek istiyordu.
"Yok olur mu öyle şey.." diye mırıldanan Burak utançla yanındaki komutanlara bakmıştı. "Size bahsettiğim yatırımın toplantısı var yarın.." diye eklediğinde Mustafa'nın yüzü keyifle aydınlanmıştı.
"Hadi yine iyisiniz.." diyerek Onur ile Bahar'a baktığında Bahar kaşlarını çatmıştı. "Burak F-35 yatırımına girdi, askeriyeye satacak." dediğinde salondaki gençler, çocukların uyumasını umursamadan tezahüratlar ile ayağa kalktığında her ne kadar büyükler susturmaya çalışsa da, bir süre sonra kendi hallerine bırakmışlardı.
"BURAAKKK BAŞKAAANN OLEEEY!" tezahüratlarını duyan Semih, "CANIM PATRONUUM OLEY!" diye çevirmiş, Nil ise "CANIM KOCAAAM" diye bağırıyordu.
Yiğit ve Ela kahkaha atmamak için kafalarını farklı yerlere çevirdiğinde yüzleri birbirine denk düşmüştü.
"Çocuklar uyanacak susun susun!" diye her ne kadar uyarsalar da, çocuklardan daha çocuk olan Çelik Kanatlar Ekibi'nin pek umrunda değildi.
F-35 gelecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Menzil | yarı texting
ChickLitTAMAMLANDI Yzb. Yiğit: bordodan gelen yzb. Ela? Yzb. Yiğit: ne +9054372: derdinizi alay komutanına anlatırsınız +9054372: size iyi yürüyüşler