"Hayırlı uğurlu olsun, nur topu gibi bir oğlan doğdu!" diyen hemşire ile herkes birbirine sarılmaya başlamış, ağlamalar eşliğinde devam etmişti..
Nil izlediği ortam ile hamilelik hormonlarından mıdır bilinmez, ağlamaya başladığında Burak karısını göğsüne çekerek sakinleştirmeye çalışmıştı.
Aynı burukluk Ela'nın ve Yiğit'in de kalbini esir almıştı.
Büyük bir aileye sahip olmayan insanlar, büyük ailelere her zaman imrenerek bakarlardı.
Karşılarındaki insanları tanımadıkları için, çok büyük bir aile sanıyorlardı.
Halbuki, aile olmayı sağlayan şeyin kandan değil sadakatten geldiğini bilen insanların karşılarındaydı.
"BABA!" diyerek ameliyathaneden çıkan Bulut'a bakışlar döndüğünde, Bulut etrafına kısaca bakmış, koşarak önce babasına sarılmıştı.
"Baba oldum ben.." diye az öncekine kısık bir şekilde konuşsa da, herkes duymuştu. Kafasını babasının omzundan kaldırıp koridorda kısaca bakışlarını gezdiren Bulut'un bakışları Burak ve Yiğit üzerinde takılı kalmıştı.
"Bizim ailede Yiğit var, ben koyamam yani.. Ama vallahi çok isterdim." dediğinde bakışları ablasına kaymıştı. Ablasında saniyelik duran bakışları, hastaneye geldiği arabanın sahibine döndüğünde yüzünde huşu dolu bir gülümseme vardı. "Müsaadeniz olursa sizin isminizi koymak isterim oğluma.." dediğinde iki adam birbirine şaşkınca bakıyordu.
Burak ağzını açıp tek kelime etmeden karşısındaki üsteğmene bakıyordu.
Nil, yanındaki adama baktıktan sonra gülümseyerek karşısındaki adama bakmaya başlamıştı.
"Kocamın adı Burak Ulutürk.." diye gülümseyerek söylediğinde, Bulut kafasını yavaşça aşağı yukarı sallayarak onay vermişti.
"Burak Çakır.." dedikten sonra gülümseyerek Yiğit'e dönmüştü. "İkinci bir ismin var mı? Beni helikoptere sen taşımışsın.." dediğinde Yiğit gülerek bakmıştı.
"Başka ismim yok.. Hem ödeştik bence.." dediğinde Bulut kafasını aşağı yukarı sallamıştı.
"İzniniz olursa artık dünya ahiret kardeşimsiniz.." dediğinde hastane koridorunda gülüşmeler olsa da Bulut umursamadan devam etmişti. "Ölsem bırakmam.." diyen Bulut ile Yiğit gülerek kafasını çevirmiş, Burak ise karşısında heyecanla konuşan adama sadece onay verir şekilde kafasını sallamıştı.
"Benim ismimi niye sormuyorsun!" diye çığlık atarcasına konuşan Semih ile Bulut kafasını çevirip uzun boylu adama bakmıştı.
"Sen kimsin?" diye sorduğunda Semih alınmış gibi kafasını eğmişti.
"Bu bordo maviyle, orgenerali de ben getirdim.." diye burnunu dikerek konuşan adam ile Bulut gülerek kafasını sallamıştı.
"E kirvesi olursun o zaman, ağzımdan isim bir kere çıktı.." dediğinde Semih oflayarak kafasını çevirmişti.
"Çocuğun acı çektiği şeyin parasını bana ödettireceksin yani.." dediğinde Bulut yanağının içlerini ısırarak kafasını sallamıştı.
"İstersen adetleri saysın.." diye mırıldanan uzun boylu sarışın adama bakışları kayan Semih cevap veremeden, Onur söze atlamıştı.
"Ya Atalay abi, yüzyıl oldu hala unutmadın, ne kindar adammışsın.." dediğinde kahkahalar ile gülen ailesi ile yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu.
Burak, hayatına tesadüflerle giren insanların kaderini çok güzel yerlere çektiğinde bir kez şahit olmuştu. Bunu bir kere daha deneyimleyebilirdi.
İlk tesadüfte hayat arkadaşını, ikinci tesadüfte aile sıcaklığını hissedeceği insanları bulmuştu.
Yiğit, sağlam koluna kafasını yaslayan kadının saçını arada bir öpüyor, omzundaki kadının artık yorulduğunu hissediyordu.
Yanındaki kadının en son günler önce uyuduğuna emindi.
"İzniniz olursa artık biz ayrılalım, yüzbaşı çok yorgun.. Bebeği görmeye de geliriz." dediğinde Bulut kafasını sallamıştı.
"Anne, Ferhat abiler burada mı? Bize götürsünler." Dediğinde Yiğit ve Ela her ne kadar gerek olmadığını söylese de, sabahtan beri söz geçiremedikleri adam yine dinlememiş, iki renkli bereliyi evlerine yollamıştı.
"Gökçe abla, Berkan.." diye seslenen Bulut arkasına dönmüştü. "Siz de eve geçin, Çelik kanatlar'ın yeni üyelerine neler yapacağımızı anlatırsınız dinlendikten sonra." dedikten sonra bakışları buzlu cam olan kapıya kaymıştı.
"Şimdi gidin hepiniz hediyelerinizi getirin.." dedikten sonra tekrar eşinin yanına girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Menzil | yarı texting
Chick-LitTAMAMLANDI Yzb. Yiğit: bordodan gelen yzb. Ela? Yzb. Yiğit: ne +9054372: derdinizi alay komutanına anlatırsınız +9054372: size iyi yürüyüşler