3

519 47 5
                                    

Talia ve Robert akşama doğru sürü ile konuşmak için dışarı çıktığında Derek ve Mieczslaw Laura'ya kalmıştı. Bebek bakma konusunda çokça deneyimli olan genç kız oturup televizyon izliyor, bir yandan da bebeğin başına eğilip onu öpen Derek'i kontrol ediyordu.

"O susuyor mu Layura?"

"Her canlı susar Derek"

Mieczslaw'ın kahkahası evi doldurduğunda Derek gülümseyerek yeni arkadaşının karnına yattı. Mieczslaw kahkahasını durdurup şaşkınca Derek'e bakarak eliyle başını okşamak istedi ama dengesini kaybedince kafası yeşil gözlü çocuğun kafasına düştü.

Laura onlara gülümserken onların hiç ayrılmamasını diledi. En sevdiği çizgi film kahramanını görünce ise tüm dikkatini televizyona verdi.

"Onu dışarı çıkarayım mı Layura"

"Annem gelince çıkarırsın. Otur lütfen"

"O da kurt olacak mı?"

"Hayır Derek? Bizim ailemizden değil o"

"Ama Layura neden burada o zaman"

"Umarım bir an önce büyür ve daha mantıklı konuşmalar yaparsın"

Derek Stiles'ın yanından ayrılıp ablasının karşısında dikildi. "Beni sevmiyor musun Layura"

Laura bu soruyu cevapsız bıraktı. Kendisine bir kez bile 'seni seviyorum' dememişlerken bunu kardeşinin duymasını istemiyordu. İçten içe kıskanıyordu onu.

Derek'in gözleri doldu. Neden kendisini sevmiyordu? Yavaşça koltuğa tırmanıp ablasına sarıldı. Bu o kadar içten ve yumuşak bir sarılmaydı ki...Laura dayanmayarak kardeşine sarıldı.

"Özür dilerim Layura. Seni üzüyor muyum?"

"Hayır Derek, Mi'yle ilgilenmeye devam et"

Derek kafasını salladı ve bebeğin açılan üzerini tekrar örttü. Yerinde duramıyordu Mieczslaw. Sürekli elini ve ayağını ağzına sokuyor, ayaklarını kaldırıp indirerek koltuğa vuruyor, sürekli dönüyordu.

Birkaç saat sonra Talia ve Robert geldiğinde Laura, Mieczslaw'ı kucağına almış süt içiriyor, Derek ise ağzı açık onları izliyordu.

Talia onlara gülümseyip küçük bebeği kucağına aldı ve biberonu tekrar Mieczslaw'ın ağzına uzattı. Laura'nın alnına da bir öpücük bırakırken Derek'e baktı. "Teşekkür ederim canım. Ona baktığın için"

Laura kafasını sallayıp odasına çıktığında Robert hâlâ ağzı açık, bebeği izleyen oğlunu kucağına aldı. "Nasıl gidiyor bakalım genç adam"

"Mi'yi parka götüreyim mi?"

"Götürelim. Hadi hırkanı giy"

Derek kafasını salladı ve koşarak yukarı çıkıp hırkasını giydi. Başka bir hırkayı da eline aldığında aşağı indi.

"Mi'ye de mi getirdin Derek?"

"Eveyt, üşümesin diye"

Talia biberonu yıkarken oğlunun düşüncesine gülümsedi. Küçük bebeğe kalın giysilerden giydirip Derek'in artık ihtiyacı olmadığı bebek arabasına oturttu. Dışarı çıktıklarında Derek babasının yanına koştu ve ittiği arabayı sıkıca tuttu.

"Ben ittireceğim"

"Onun yerine sende içine otursan?"

"Hayır ben ittirmek istiyorum"

Robert oğluna yer açtı ve arabayı itmesine izin verdi. Laura en arkada telefonuna bakarak yürürken onun önünde Talia derin nefesler çekerek yürüyordu.

"Salıncağa binsin mi?"

"Binsin Derek. Sende diğerine otur"

"Onu sallamak istiyorum"
------

Saat geç olduğunda evlerine döndüler ve Laura hemen yatağına yattı. Robert Derek'i yatırırken de Talia uyuyan bebeği giydiriyordu. Onu beşiğe bırakırken Robert içeri girdi. Uyuyan bebeğe bakarak eşine arkasından sarıldı ve yanağına masum bir öpücük bıraktı.

"Yarın ailesini aramaya başlasak iyi olur"

Talia kırgın yeşillerini ona çevirdi. "Ama" dedi "ailesi onu bırakmış ve istemiyor. Neden onu verelim ki. Hem Derek'le nasıl da iyi anlaşıyorlar. Biraz daha kalamaz mı Lütfen?"

Robert her ne kadar eşine hak verse de ileride bu bebek büyüyüp delikanlı bir genç olacaktı ve onun gerçek ailesinin onlar olmadığını kendisi anlayacaktı. O zaman ne diyeceklerdi?
------

Bir Varmış Bir YokmuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin