1 - Üvey Kardeş

15.7K 844 108
                                    

Uzun süre sonra geri geldim, artık sık sık beraberiz canlarım.

Soğuk zeminde uyuya kalmış bedenim yukarıdan gelen bilmem kaçıncı camın kırılma sesiyle bir kere daha irkildi. Ardından ise bağırış ve çığlıklar...

Nergis abla o adam gittikten sonra neredeyse bütün eşyaları yerle bir etmişti. Sanki taşınacağı eve yeni eşya alabilecek parası var gibi. Gerçi belki babam gönderiyordur bana o paradan bir kuruş bile göstermedikleri için bilemiyordum.

Rutubetten artık acıyan ciğerlerimi umursamadan derin bir nefes daha aldım. Belki yeni taşınacağımız evde bende yumuşak bir zeminde yatardım. Benimde kendime ait bir yastığım ve yorganın olur muydu acaba?

O adam gittikten sonra ilk defa yerde yatmaktan acıyan zayıf bedenimi unutup bu hayallere kapılmıştım. Belkide Tanrı göndermişti bu evden çıkmam için onu.

Sahi Adına ne demişti?? Aras mı?

Hatırlamaya çalışırken koluma değen tüğlü şey ile yerimden sıçrayıp çığlık attım. Faremiydi o!?

Kuvveti olmayan ellerimden destek alarak zar zor kalktım kaç günün ardından ayağa. Tanrım hala ayağıma temas ediyordu.

Canım her ne kadar acısa da kapıya doğru nemli duvarlardan destek alarak yürüdüm.

Bu hale gelmemi sağlayan kadına seslendim çaresizce. Geleceğine dair bir gram umut kırıntım olmasa da.

"Nergis Abla yardım et, fare... fare var"

Sesim boş odada yankılanıp tekrar kulaklarıma doldu.

Korkudan ağlayıp kapının yanına doğru yere çöktüm. Duvara değen omurga kemiklerim her nefes alışımda sızlayıp acısada şuan tek düşünmem gerek şu lanet odadan çıkmaktı.

Yırtık tişörtümü ellerimin arasına alıp kulaklarıma ilişen ince sesleri duymamaya çalışarak bir kere daha seslendim çatallaşmış sesimle.

"Lütfen yardım edin...Lütfen"

Korkudan titreyen ellerim ile kulaklarımı kapatıp farenin çıkardığı sesleri duymamaya çalışıyordum bir yandan ağlarken.

Zifiri karanlık odada bir adım ötemi bile göremezken küçücük bir fareyi ğorme umudu ile yaşlı gözlerimi kısıp baktım. Gördüğüm tek şey kara boşluktu.

"Lütfen çıkarın be-"

Kapının kilidi bir kez döndüğünde göz yaşlarımı elimin tersi ile silip ayağa kalkmak için duvardan destek aldım.
Bir deri bir kemik kalmış vücudum zor ayakta duruyordu artık. Her gün daha da eridiğimin ne yazık ki farkındayım.

Sesimi duymuştu Nergis abla. Bana acıyıp yardıma gelmişti.

Kapının 2. Kilidi açıldığında karanlığa alışmış gözlerimin kamaşmasına engel olamadım. Ne kadar çok hasret kalmıştım aydınlığa.

Gözlerimi ışıktan zar zor alıp karşımdaki sinirli ifadesi ile önümde duran kadın baktım. Ne yapmıştım bu kadar çok sinirlenecek?

Üzerimdeki bakışlarının hakimiyetinden rahatsız olup başımı yere eğdim. Bu odadan yine çıkmama izin vermeyecek gibi duruyordu

Şansımı denemekten zarar gelmezdi değil mi? Cesaretimi toplayıp karşımdaki kadına baktım

"Nergis abla oda da f-fa-"

Belki birkaç yıl ki halim olsaydı bu tokat ile sadece yerimde sendelerdim. Ama şimdi...

Sağa doğru savrulan bedenim yerle bir olurken kulağıma yere çarpan kemiklerimin sesi doldu. Nefesim kesik kesik ciğerlerime dolmaya yetmeye çalışıyor gibiydi.

Yediğim tokat ile uğuldayan kulaklarıma o aşağılayacı sesi yerleşti,

"O baban olacak adamın arkasından bağıraydın seni başıma bırakıp giderken. Anan bile dayanamayıp geberdi daha kime sesini duyurmaya çalışıyorsun sen!?"

Annem..

En zayıf noktamı biliyordu artık. Ve bu noktaya değinmekten hiç rahatsızlık duymuyordu.

Ayaklarının dibinde acıyla kıvranan bedenimi ev terliği olan ayağı ile sırt üstü çevirip üzerime doğru eğildi. Aşağılar ve tiksinir bir vaziyette bakıyordu tepeden.

"Sana az bile yapıyorum, göreceksin sen ya bugün ya yarın. Bekle"

Bu odayla beraber olup hayatımı almıştı. Daha yapacak ne kaldı ki?

Tam ağzını açıp tekrar söyleyenecekken yukarıdan gelen zil sesi üzerime eğilmiş olan bedenini dikleştirdi. Kapı çalıyordu.

O kadar hızlı gitmişti ki kapıyı kapatmayı bile unutmuştu

Başımı kapıya doğru çevirip çıktığı merdivenlere baktım. Kaçabilir miydim buradan? Gözükmeden çıkmayı başarabilir miydim?

İki yanımda duran ellerimden destek alarak betondan sırtımı kaldırdım. Başarabilirdim. Sussuzluktan arasıra dönen başımı göz ardı ederek son kalan güçlerim ile oturur pozisyona geldim.

Az kaldı Giray...

Kulağım bir taraftan her hangi gelecek sese temkinliyken kapının açılma sesi ilişti kulaklarıma. Ve ardından onun sesi

"Hoşgeldin oğlum"

"Hoşbuldum anne"

Ciğerlerim göğüs kafesine dar gelmeye başlamıştı. Beynimde o yaşattığı kabuslar tek tek canlanmaya başladığında yine nefes alışverişlerim düzensiz bir hal almaya başlamıştı.

O gelmeden saklanmalıydım. Arkamı dönüp kaç aydır yaşadığım karanlık odaya baktım. buraya saklanamazdım illaki bulurdu.

Tozlu ellerimi saçlarıma atıp ne halt yiyeceğimi düşünürken ensemde gezinen Nefes ile kanımın çekildiğini tanrı bile Şahit olmuştu.

Geç kalmıştım işte... geç kalmıştım

"Beni mi bekliyordun?"

Burnu enseme temas ettiğinde kaçmak için bir hamle yaptım ki beline sarılı olan eli buna izin vermemişti.

Onun nefesiyle bile tenimin kirlendiğini hissederken her dokunuşunda derimi kazıyıp atmak istiyordum.

"Bırak beni Allah'ın belası herif bırak"

Uzayan bakımsız tırnaklarımı ellerine geçirdiğimde ağzından hırıltıya benzer bir ses çıkmıştı. Onun canını yakabilmek beni her ne kadar aşırı çok mutlu etsede sonrasında bana yapabileceklerini düşünmek korkutuyordu.

"O tırnaklarını kesme vaktim yine gelmiş demekki"

Cümlesini bitirince belimdeki elleri saçlarıma uzanmıştı. Geriye doğru çekerken korkunç gözlerine değdi gözlerim.

Açıkta kalan boynumu açlıkla emip sömürürken ağzım acı inilti kaçmıştı. Onun iğrenç izlerini taşımaktan nefret ediyordum.

Emdiği yeri ısırmasıyla gözlerimi sıkıca yumup yaşlarımın akmasına izin verdim. Sonuçta onun kirlettiği yerleri kendi gözyaşlarımla temizliyordum.

....


Arazı merak ediyormusunuz bakalımm?

ANOREKSİYA - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin