5 - Biblo

12.7K 789 348
                                    

Ben geldimmm

Size küçük bir soru. Gelecek bölüm kimin ağzından yazılsın?

Yorum yapmayı unutmayın canlarım iyi okumalar🖤

- Giray -

İnsanların hayatını süsleyen şeyler neydi?

Elindeki imkanlar, sahip oldukları, aileleri, arkadaşları....

Peki ya hayaller. Zihninde canlandırdığı güzel anlar, belkide hiç bir zaman sahip olamayacağı, yaşayamayacağı o anlar.

İnsanlar kazandıkları paralarla yada aldığı destekler ile hayallerini bir çıta daha üste taşırken, benimki en dibe vurmuştu.

Bir yıl önce annem ile mimar olma hayali kurarken şimdi gökyüzünü görmek, ciğerlerime temiz havayı doyasıya çekmek için hayal kurar olmuştum.

Çimlerde koşmak, salıncakta sallanmak, kuşları seyretmek, çiçekleri koklamak... hepsi çok güzel hayallerdi, şimdi ise gerçeğe dönme vakti gelmişti değil mi?

Rutubet kokan, pis, havasız, karanlık odaya...

Kendimi moloz parçalarının içinde uyanık bulmayı bekleyerek gözlerimi araladım.

Gözlerim siyah boşlukla karşılaşacak zanneder aydınlık beyaz tavanlı bir yerle karşılaşmıştım.

Hayaller aleminde miydim, yoksa hala uyanmamış, rüya mı görüyordum?

Güzel parfüm kokusu, televizyon sesi, temiz hava ve yumuşaklık...

Bunlar gerçek olamazdı. Kolumu cimcirmek için elimi kaldıracağım sırada üstümdeki kalın siyah ceketi fark ettim. Bu ceket kimindi?

Üzerimdeki ceketi incelemek için kollarıma baktığımda ceket ile aynı tondaki siyah koltukta yatan adamı görmemle elim istemsizce bacaklarıma gitmişti.

Tanrım tişörtleydim sadece. Buraya beni kim taşımıştı? Ya tişörtüm açıldıysa? Üzerimdeki ceketi iki yandan tutup bacaklarımı kapattım.

Ben neredeydim böyle, kimdi bu adam? Nasıl kurtulmuştum tutsak edildiğim pis yerden?

En son nergis ablanın dedikleri canlandı zihnimde;

'Babanla boşanıyoruz, o geldiğinde seni alacak'

Babam yurt dışından geldiyse şuan niye burada yoktu? Acaba babamın arkadaşı mı oluyordu bu adam? Ama babam zengin birisi değildi ki nasıl böyle varlıklı arkadaşlar edinsin?

Ellerimin altındaki yumuşak koltuğun yapısını birkaç saniye okşadım. Ne kadar güzel bir dokusu vardı.

Destek alarak oturur bir pozisyona gelirken bir dizi kıvrık, dirseği ile gözlerini kapatmış olan adama gözüm değdi. Uyuyordu sanırım ama kim olduğunu ya da burasının neresi olduğunu öğrenmem lazımdı.

Yoksa beynim düşündüğüm sorular yüzünden iflas edecek dereceye gelmişti.

"S-sen kimsin?"

Üzerimdeki büs büyük ceketten elimi çıkarıp boğazımı tuttum. Sesimin bu kadar kötü çıkacağını tahmin etmemiştim. Bağırmaktan yırtılmış gibiydi.

Gözlerimi acıyla kısıp yutkundum. Masanın üzerinde içi ağzına kadar dolu bardak gözüme çarptığında kurumuş dudaklarımı yaladım. Birkaç yudum içsem kızar mıydı acaba? Çünkü onun bardağı gibiydi, elini uzatıp alabileceği yerde duruyordu.

Kafamı iki yana sallayıp bu düşünceden vazgeçtim. Tanımadığım birisinin eşyalarına dokunmam hoş bir davranış olmazdı. Annem... Annem böyle öğretmişti.

ANOREKSİYA - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin