Hellooo, 29 Ekim bayramınız kutlu olsun canlarım❤🤍
Buda sizin bayram hediyeniz, sizde bana hediye olarak yorum yapmaya ne dersiniz xndndn🤩
İyi okumalar🖤
- Araz -
Teyipteki şarkının sesini varla yok dereceye getirip boynumu kütlettim. Yarım saatlik yol için bir saattir olduğum yerde duruyordum.
Gün sonuna yaklaştığımız halde trafiğe yakalanmak ne kadarda güzel bir duyguymuş! Özellikle bir buçuk saat tünelde kalmak ise harika!!
Karanlık ortam artık içimi sıkıyordu. Aslında aksine, her zaman bana iyi gelmiştir ruhsal olarak. Ama bugün sanki içine çekilip, boğuluyormuş gibi hissediyordum.
Tıpkı bir odanın içinde mahsur kalmış gibi.
Sanki bütün ters gidecekler işler bugünü seçmişti. Uykusuzum ve gece üzerinde çalıştığım çizimim sabah asistanımın kahvesi tarafından mahvolmuştu. Çizim bitmesede sonlarına yaklaşmıştım.
Şimdide mahvolan çizimimi gerçek hayata dönüştüreceğim yere gidiyordum. Tenha bir yerdi. Birini öldürüp atsan insanların aklına gelmeyecek bir yer. Bu konumu navigasyondan kaydetsem iyi olacaktı. Lazım oluyor sonuçta.
Bazen neden insanlar bu tarz yerlerde oturuyor diye düşünmeden edemiyorum. Arsanın sahibi olan adamın durumu belliydi. İki yıl önce karısını ve çocuğunu trafik kazasında kaybedince dermanı başka kadında bulmuş.
Kadının ise yanlış hatırlamıyorsam bir oğlu varmış. Artık para yettiremeyince arsasını satmaya karar verdi. Hak veriyorum...
Eşini ve evladını kaybetmek kim bilir ne kadar büyük bir acıdır.
Çocuğundan için hastaydı dediğini hatırlıyorum, zayıflık hastasımıymış neymiş. Ölüm onu kurtardı diyordu ikide bir. Etkilenmiştim bu sözünden. Evladından bu kadar kolay vazgeçebilirdi ki Gerekirse zorla yedirip bebek gibi bakardı insan kurtulması için.
Her neyse Allah rahmet eylesin.
Trafik hala aynı yoğunlukta devam ediyordu. Vitesin yanında olan sigaramdan bir dal alıp dudaklarımın arasına yerleştirdim. Siyah çakmağı açtığımda etrafa yaydığı güzel ışığa birkaç saniye bakıp sigaramı yaktım.
İçime derin bir nefes çektiğimde ne zamandır içmediğim aklıma gelmişti. Bırakma gibi bir fikir aklımda yoktu, ki zaten ancak canımın sıkkın olduğu günler aklıma gelirdi.
Tünelin içinde yankılanan korna seslerini duymamak için az önce kıstığım müziğin sesini biraz açtım.
O sırada çalan telefonum şarkının en güzel yerini mafederken yeşil tuşa basıp yanıtladım. Arazinin başındaki çalışanımdı.
- "Alo"
+ "Söyle Selim"
- "Araz bey evi boşalttıklarına dair imzayı attılar. Yine de kontrol edelim mi evi?"
Kesik kesik geldiği için tam duyamasamda evi kontrol etmekten bahsediyordu sanırım.
Kimsenin yaşamadığı evlere bakmadan yıkmalarını söylesem de böyle evlere her zaman bakmalarını emretmiştim. Çünkü insanlar kurtulmak istedikleri evcil hayvanları bırakıp gidiyorlardı. Birkaç kez şahit olmuştum.
Sigaramdan bir nefes alıp,
+ "Evet Selim edin" dedim
- "Sesinizi duyamadım efendim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANOREKSİYA - GAY
FanfictionKimin gücü yeterdi 37 kilo olan bir gence nefes almayı öğretmeye?