4. Köşe Kapmaca
Bazı insanlar gittiği yerde kalmalı... Orada kalmalı. Bir adım daha atmamalı...
"Gittiğin yerler tehlikeli, kaçtığın yerler anlamsız. Dokunmaya çalıştığınsa acımasız. Ama sen aptalın teki, sığındığın yerler senin sonun olacak."
&
The Collection - Sing of the Moon
Rauf Faik - мосты
Hava geceden beri yağmurluydu.
Zihnimdeki şeytanlar suskundu.
Ne zaman yağan bir yağmurun yağışına şahit olsam pencereyi sonuna kadar açar, cam kenarına oturur yağmuru izlerdim sadece. Kaç saat sürmesi umurumda değildi. Sadece yağsın ve ben bir süreliğine bu dünyadan uzaklaşayım, ama gitmeyeyim. Gitmek istemezdim çünkü.
Yağmurun yağışı, sesi ve o etkileyiciliği ruhumu sakinleştirdiğini artık kabul etmek zorundaydım sanırım, ya da gerçekten benim sessiz bir ortama ihtiyacım vardır. Ne zaman zihnim karmakarışık olsa bir susturucu gibi her düşüncemi susturuyordu. Düşünecek çok şey varken bana daha mantıklı düşünmeyi sağlıyordu. Küçükken annem kızardı bu yüzden hep, hasta olacağımı düşünerekten. Ama bilmiyordu ben bazen o yağmur nefes alıyordum, yaşayabildiğimi hissediyordum. Artık sık sık unutsam da bir insan olduğumu hatırlıyordum.
Sadece bilmiyordu, ama en çok o biliyormuş gibi görünüyordu o zamanlar.
Yanılmışım. Eskiden nasılsa şimdi daha da katıydı.
O sarmaş dolaş fotoğrafları görmüştü sonunda. Normal şartlarda bunu fotoğrafın çekinildiği gün öğrenmesi gerekirdi. Fakat bu sefer geç öğrenmişti. Öğrenmesi de hiç hoşuna gitmemişti. Kızgınlık barındıran sesi hâlâ kulaklarımın içinde çınlıyordu. Çok kızmıştı. Daha şimdiden benden uzakta olmasına rağmen yeni kurallarını koymuştu bile. Ama onun kuralları birer cezadan farksızdı. Bir süre evden çıkmamı yasaklayarak başlamıştı buna. Çıktığımı görür veya duyarsa diye de Batın'ı tembihlemişti. Herhangi bir konuda bile Batın'ın bana göz kulak olmasını ve kendisine haber vermesini söylemiş. Tabii benim Batın'la konuşmadığımı bilmeyerek yapmıştı bunları.
Gün doğalı çok olmuştu. Saat öğlene doğru geliyordu. Hava hâlâ akşam olacakmış gibiydi, yağmur yağmaya devam ediyordu ve ben sadece birkaç saat uyuyabilmiştim. Uyumaktan nefret ederdim. Uyuyunca geçer diyorlar çoğu şey, bir bende işe yaramıyordu. Her gecenin sonu aynı sonla bitiyordu. Kafası rahat olmayan insanların uyku tutamadığını bilirdim, ben o sayıdan hiç eksilmedim. Kafamda hesaplayamaya çalıştığım o kadar çok şey vardı ki hangisinden başlasam karar veremiyordum. Şu son birkaç günde üst üste yaşadıklarım fragman gibi geçip gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI ŞEYTANLAR
Teen Fiction"21. yüzyılda bir kelebeğin bile intihar edebileceği ihtimalini öne süren yazar, aslında yaşasaydı ne kadar haklı olduğunu görürdü." Ama biz seninle çok fena kaybedecektik...