Burcu uyandı ve alarmdan önce uyanmış olmanın keyfiyle telefonunu eline aldı. Keyfi uzun sürmedi çünkü alarmı çalmadan uyanmamıştı, alarm hiç çalmamıştı. Dehşetle yüzleşen Burcu birden ayağa kalktı, nasıl hazırlanacağını unutmuş gibi davranıyordu. Adeta günün özeti gibi bir sabahtı. Tüm yılın işkencesi stajının son günüydü ama aynı zamanda bugün Sinan Fransa'ya gideceği gün. Sinan ile yemekten beri hiç konuşmamışlardı, bugün gideceğini bile Kerem'den duymuştu. Bu tatsızlıklar aklında dolanırken hazırlandı. Müziğini açtı ve evden çıktı. Talihsizliklerin onun peşinden gelmesi uzun sürmedi, aniden müziği değişti. Yabancı ve güncel bir şarkı açıldı.
Burcu bir yandan hızlı hızlı yürürken diğer yönden de bunu düzeltmeye çalıyordu ama telefonu pek onu dinleyecek gibi değildi çünkü ekran donmuştu ama müzik devam ediyordu. Şarkının kendi absürdlüğü dışında sesler de sorunluydu, bazen tek kulaktan geliyordu bazense ikisinden de. Yalnız bu tesadüfin müzik seçimi gerçekten komikti. Burry a friend mi, bu zamanda mı? İrem, Kerem ve Gülümser şehirden gitmişlerdi. Tüm yazını aralarında soğuk rüzgarlar olan Zerda ve ayrılık sonrası içine kapanan Merve vardı. Bu da yetmez gibi Ardıç bir haftalık izin almıştı, son gününde Necmi ile olacaktı...
Burcu yürürken çiçekçi abladaki tüm çiçeklerin solmuş olduğunu gördü, simitçi çocuğun arabası ters devrilmişti. Şarkı etkisiyle durumdan ürken Burcu koşarak metroya girdi. Görevli yerinde kan vardı ve giriş turnikeleri yerinden kopmuştu. İşte bu yüzden 90lar pop'unu seçiyordu... Metro beklerken ışık arızasıyla yanıp sönüyordu, iyi ki metro hemen geldi. Metro kapsısı açılmada içeride inmeyi bekleyen kişiler Burcu'ya dik dik bakıyordu, Kapı açılıp yanından gerçekten de şarkı sözlerini mırıldandılar. Burcu binidi ve kapıların hemen kapanmasını umdu, çünkü inen kişiler ona dönüp şekilde dik dik baktılar. Neyseki bu da uzun sürmedi, bir an için rahatladı ve boş koltuğa oturdu. Ama Metroda bir garipti, kılıklarıda bir acayipti ya aşırı iltizamlı takım elbiseli, döpiyeslilerdi ya da okul üniformalı. Bu yeterince tedirgin edici değilmiş gibi, Burcunun yanındaki beyefendi aniden ona döndü ve şarkıyı söylemeye başladı. Burcu yavaştan yerinden kalktı ve biraz uzaklaştı. Daha sonra çevresindeki insanlarda aynı şeyi yapmaya başladı. Burcu vagondan uzaklaşmaya çalışırken birden arkasında bir iki kişinin geldiğini gördü adımlarını hızlandırdı. Arkasına baktığında çaresizliği gördü çünkü artık iki kişi yoktu. Çok daha fazlası vardı. Burcu koşmaya başladı, ama son vagona gelmişti. Gidecek yeri yoktu. Herkes üstüne doğru gelmeye başladı. Burcu yere oturdu ve başını dizlerinin arasına alarak bekledi, insanlar gelmeye devam ediyordu. Burcu buna dayanamadı, elleri titremeye ve gözleri dolmaya başladı. Birden bağırarak kulaklığı kulağında çıkarıp attı. Tam gözleri kararmışken bir ses duydu.
"Kızım iyi misin". Gözlerini açan Burcu her şeyin normale döndüğünü fark etti. Korkutucu hava, garip kıyafetli insanlar gitmişti. Ama değişmeyen şeyler de vardı son vagonun köşesinde yerde oturuyor ve çevresinde insanlar vardı. Burcu'nun durumundan endişelenmiş yardım için gelen kişiler. Burcu bir an ne açıklama yapacağını bilemedi. Şansına o anda durağa gelmiş, kapı açılmıştı. Burcu koşarak metrodan çıktı. Arkasında kalabalığı ve kulaklığını bırakarak kaçtı. İnsanlar çok şaşırmamıştır diye düşündü, hatta yaşadıklarına yabancı olmadıklarını da. Kadına şiddet, taciz ve kadın cinayetleri bu kadar yaygınken kaçmaya çalışan bir kadın, kenarda korkarak bekleyen bir kadın maalesef yaşadığı toplumda çok sıra dışı değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşler Dairesi
HumorDört kadının yollarını kesiştiği, eğlenceye, aşka ve garipliklere ev sahipliği yapan Düşler Dairesi'ne hoş geldiniz. Karakterler tüm toyluğu ile hayatı ve kendini keşfettiği bu yolculuk için siz de yerlerinizi alın. "Sevdik sevdalandık kördüğümle...