Bir insana staj yaptırmaktan daha kötü bir şey varsa o da hafta sonuna da staj koymaktır. Burcu işkence olmasaydı şuan nerede olacağını düşüyordu, cevabı bulmak zor olmamıştı. Sıcacık yatağında uyuyor olurdu, sonra içeriden gelen seslere uyanırdı, büyük ihtimalle Merve ve İrem kahvaltı konusunda tartışırdı. Tartışma konusun biten yeşil zeytin olacağını varsaydı Burcu. Odasından kardeşim nedir bu tantana havasında çıkardı ama aslında amacı menemenin durumunu kontrol etmek olurdu. Televizyonda eski kanal de çizgi film kuşağı bölümleri açılıp güzelce kahvaltı yapılırdı. Onun yerine şirkette kendini simit ve meyve suyu olarak adlandırılan ama meyve kalıntısı olmayan şeyi içiyordu. İnsanlar hayatını geçirmek için bunu yapması insan haklarına aykırı olmalıydı. Burcu yandan Ardıç'a baktı, sims oynuyordu.
Burcu: Hayattan senin kadar zevk alsam yeter be, bu saate sims mi oynanır.
Ardıç: Napayım çalışayım mı? Evet zevk alıyorum ama sims oynamaktan değil, simlere yaptıklarımdan.
Burcu: Napıyorsun ki?
Ardıç: Patronu yaptım, sürekli işe yolluyorum sürekli, ben çalışıyorsam onlarda çalışsın. İşlerinde yükselip standartları iyileşince de öldüreceğim..
Burcu: Umarım sigorta psikolog ücretini karşılıyordur...
Ardıç: Seni üzerler kızım..
Burcu masasına dökülen susam tanelerini yerken etrafına bakındı Necmi'yi bir süredir görmemişti, iyi de oluyordu. Birkaç haftadır Necmi ile iletişim kurmamaya çalışıyordu, onun kendini iyi hissetmek için Burcu'yu kullanmasından sıkılmıştı. Sürekli red almaktan, kendini küçültmekten bıkmıştı. Atakan'la olan konuşmasında kendisinin en büyük düşmanının kendi olduğunu anlamış ve koy vermişti. İyi de olmuştu, fakültedeki ilişkileri kitaplaşmaya odaklanıyordu. Birinci dönem bitmek üzeriydi ama elinde kitabının yarısı bile yoktu. Sonra elindeki en iyi şeyi hatırladı, dönem arasında staja gelmeyecekti. Kendisine ufak bir tatil ısmarlayarak Arjantin'e gidecekti. Hatta bu ısmartlama sadece kendiyle kalmayıp Gülümser'i de içermişti. Burcu'nun babası staja devam etmesi için her şeyi yapardı, Gülümser'in harcayacağı da babası için ufak meblağdan başka bir şey değildi.
Necmi: Kahveler de geldi..
Burcu Necmi'yi duymuştu ama hiç oralı olmamıştı, tanışmalarındaki olaydan sonra kendisine kahve alacağını düşünmüyordu tabi.
Ardıç: Ah pazarın kurtarıcısısın, umarım bol şekerli bir şey almışsındır.
Necmi: Tam istediğin gibi, bu da sizin Burcu Hanım.
Burcu şaşırmıştı, bu çocuk kendisini aylardan beri görmezden gelen insan neden böyle bir yakınlık göstermişti.
Burcu: Ben ne alaka.
Necmi: Aaa seni unutur muyum? Ne diyeceğim bir süredir keyfin yok gibi hayırdır?
Şaşkın bakışlara Ardıç'ta eklenmişti, bu ilgiyi hiç biri beklemiyordu. Aslında Burcu'nun keyfi yerindeydi tabi hafta sonu işe gelmek sayılmazsa. Ardıç'ın sorusu sanki bir süredir neden benle ilgilenmedin gibiydi.
Burcu: Yoo, gayet iyiyim. Hatta dönem sonuna geldikçe çok daha iyi oluyorum.
Necmi: Var mı bir plan?
Burcu ne yapmaya çalışıyorsun diye bağırmamak için zor duruyordu. Aylardır yüzüne bakmayan herif şimdi ilgi gösteremeye başlamıştı.
Burcu: Arjantin' e gidiyorum bir arkadaşımla beraber.
Necmi: Aaa güzel planmış. Bende buralarda olursan bir şeyler yaparız diyecektim.
Burcu: Ne gibi şeyler?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşler Dairesi
UmorismoDört kadının yollarını kesiştiği, eğlenceye, aşka ve garipliklere ev sahipliği yapan Düşler Dairesi'ne hoş geldiniz. Karakterler tüm toyluğu ile hayatı ve kendini keşfettiği bu yolculuk için siz de yerlerinizi alın. "Sevdik sevdalandık kördüğümle...