Dumbledore şatodaki boş olan iki odanın birini Lily ve James için diğerini ise Sirius ve Marlene için ayarlamıştı. Çocuklar bir duygu karmaşası içindeydiler, sınavların ardından okul yılının bitmesini beklerken mutlulardı. Arkadaşları ile eğleniyor. Hogwarts'da olmanın tadını çıkarıyorlardı. Bir yandansa Harry ve Cassy'nin içinde başlayan bir yangın vardı, yangın dumanı ciğerlerine doluyor ve nefes almalarını engelliyordu. Harry, yıllar sonra ortaya çıkan anne ve babasının bir mucize olduğunu düşündüğü zamanlarda birden aklına 12 yıllık koca boşluk geliyor ve kalbini sıkıştırıyordu. Cassy de Harry de kimse bilmese de bu hayatın hayalini kurmuşlardı... Ebeveynlerinin olmasının hayalini. Onlar için bulunmaz nimet gibiydi şuanda onların varlığı, ama öfkeleri yıkıcıydı. Değdiği yeri yok ediyordu, onları içeriden tüketiyordu. İkisi de gülümsüyor her şey yolundaymış gibi devam ediyordu ama birbirlerine baktıklarında yangını görebiliyor acıyı paylaşıyorlardı.
Cassy olası bir sinir krizi ihtimalinden ve hassas yaralarından hala hastane kanadındaydı. Dumbledore Sirius ve Marlene'i zorlukla şölene inmeye ikna etmişti. Kızlarının başından ayrılmalarını sağlayan tek güç Dumbledore'du. En azından birisi Cassy'nin yalnız kalma ihtiyacını anlıyordu. Dumbledore, o ve Harry'e elinden geldiği kadar çok mahremiyet tanıyordu. Bazen sadece konuşmadan oturuyorlardı. Yeni Çapulcular sık sık Cassy'i ziyarete geliyordu, bazen Harry'i ona kitap okurken buluyorlardı, bazen fısıltıyla anılarını anlatırlarken. Akşam kontrollerinde, genelde yeni Çapulcular ekibinin de Cassy'i son ziyaret saati oluyordu, Harry ve Cassy birlikte uyuyakalmış halde buluyorlardı.
Profesör Mcgonagall, ikilinin yaşadığı bu sıkışmışlık hissini gören nadir kişilerdendi. Bu yüzden onlara kendilerine zaman tanımaları gerektiğini öğütlemişti. Cassy'nin sıkılmaması için kişisel kütüphanesinden seçtiği birkaç Biçim Değiştirme kitabını hastane kanadına yolluyor her şeyin normale dönmesine yardımcı olmaya çalışıyordu.
Madam Pomfrey'in önerisi üzerine Cassy'nin yaralanmadan sonraki ilk yürüyüş denemesinde Cassy Şamarcı Söğüt'ü görünce bir kriz daha geçirdiğinden hastane kanadından bir türlü çıkamıyordu ve bu işleri kolay hale getiren bir şey değildi.
İçindeki yangına rağmen Harry, elinden geldiği kadar çok anne ve babası ile vakit geçiriyordu. Onlarla sohbet ediyordu ve bu muazzam harika bir etkinlikti.
"Hermione!" diye böğürdü Harry.
"Şu çeneni biraz olsun tutamaz mıydın yani!"
"Yine kime neyi ötmüş?" diye sordu Ron.
"Annemle babama her şeyi ötmüş abi." dedi Harry, "Dursley'leri Snape'i, İlk 2 yılımızda yaşananları."
"Eeee bunun neresi kötü?" diye sordu Ron afallayarak.
"Anlamıyor musun? Ben onlara anlatmadım çünkü şımarık bir çocuk gibi görünmek istemiyordum-"
"Ah Harry! Onlar senin anne ve baban istersen bütün evrendeki en kötü çocuk ol. Yine de seni sevecekler. Öğreneceksin- ailen olması ne demek onu yani." diye konuştu Hermione bilmiş bir tavırla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Direniş Öyküsü: Sirius Black'in Kızı
FanfictionBen Cassiopeia Black. Evet, düşündüğünüz kişiyim. Bir Katil'in kızıyım. Ben Cassiopeia, Marlene Mckinnon ve Sirius Black'in gizli aşkının meyvesi... Ya da belki de tek gecelik bir hata. Beni ne olarak görüyorlar bilmiyorum zira ikisiyle de hiç tanış...