11.Bölüm: Zorbalık

327 19 1
                                    

Merhaba sevgili okurlarım!

Bu bölümü bütün depremzede olan vatandaşlarımıza ithaf ediyorum. Geçmiş olsun, başımız sağ olsun...

Yoğun istek üzerine hikayeyi devam ettirme kararı aldım. Aslında ben pek yazma taraftarı değilim ama okurlarım seviyorsa eğer onları kıramam. Her birinizin düşüncesi benim için çok önemli bu yüzden sizler için tekrar devam etmeye karar verdim.

Okumadan önce yıldızı parlatarak yüzümdeki tebessümün sebebi olmayı unutmayın! ^^

İyi okumalar♡

Bölüm şarkısı: Atiye - Yetmez

####

Sonunda eve varmıştık. Mert, Deniz ve Burak ısrarla beni evime kadar bırakacaklarını söyleyince birlikte eve kadar yürümüştük.

"Vay! Karahan malikanesine bak sen... oğlum dedikleri kadar mükemmelmiş." Dedi Burak hayranlıkla kocaman açtığı gözleriyle etrafı incelerken.

Mert ve Burak hayran bakışlarla villanın dış görünüşüne bakarken Deniz, gözlerini dikmiş bana bakıyordu.

Bende gözlerimi ela gözlerine çevirdim ve sıcak bir gülümseme yolladım. Yanıma 1-2 adım atarak yaklaşınca merakla ne yapacağını bekledim.

"Sahra, bugün bir şey demedim ama bize bir açıklama borçlusun. Genelde biz üçümüz dünya yansa etrafına götümüzü ısıtmak için toplanan tipleriz ama bugün nedensizce sana yardım etmek istedik ve ettik. Senden para gibi şeyler istemiyoruz, sadece bu durum için minik bir açıklama yapmanı istiyoruz. Şimdi eve git ve dinlen, yarın görüşür konuşuruz."

Deniz konuşmasını bitirince arkasına dönüp Mert ve Burağa seslendi.

"Hadi gidiyoruz." Diyerek Burak ve Mert'in dikkatini üzerine çekmişti.

"Tamam reis," dedi Burak sevecen bir sesle.

Üçü yan yana dizilip gülümseyerek el salladıklarında daha önce fark etmediğim bir şey gördüm.

Gamzeler!

Deniz, solunda ki Mert ve sağında ki Burağın ortasında durmuştu. Deniz'in her iki yanağında çukur gamzesi vardı. Burağın sağ yanağında minik bir çukur gamzesi vardı. Mert'in ise sol yanağında minik çukur bir gamzesi vardı.

Kısaca bir birlerini tamamlıyorlardı.

"Hoşça kal Sahra!" Diyerek hep bir ağızdan bağırdıklarında bende gülümseyip el salladım.

"Hoşça kalın gamzeliler!" Diye seslendim bende.

Vedalaşma faslımız bitince arkalarını dönüp sarmaş dolaş bir şekilde yürümeye başladılar. Ben ise hâlâ arkalarından onları izliyor, seslerini duyabiliyordum.

"Ya sen neden pirinci ekmek arasına koyup yiyorsun ki? Sonra karnım ağrıyor diye bana zırlıyorsun." Dedi Mert yakınarak.

"Ben mi zırlıyorum, hah! Ayrıca lahmacun ve baklavayı birlikte yediğin için zehirlendiğinde 2 hafta ben ve Deniz'in başında zırlayan sendin hatırlatırım." Diyerek imayla konuştu Burak.

"İkinizde çocuksunuz. Hoşsunuz ama boşsunuz beyler, aramızdaki fark zeka ve şuan IQ'mü düşürüyorsunuz. Yine de seviyorum sizi lan!" Diyerek sevinçle bir kolunu Burağın bir kolunu Mert'in omzuna attı Deniz.

Bir Evlilik MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin