vay amk..
vay ki ne vay..lan?..çocukluğumun geçtiği, çakıllarının açtığı yara izleri hala dizimde duran, ilk tasomu köktüğüm, ilk kız öptüğüm, boncuklu tabancala savaşlarında direklerinin arkasına saklandığım, ilk arkadaşlarımı, ilk maceralarımı (birini anlatmıştım başka bir hikayede) ilk icraatlarımı yaptığım, efsane mahallemden taşınıyoruz ha?
ercanlar,
buraklar,
cevat piçi
sümüklü fatih
kız kurusu didem filan,
hepsi yalan mı olacak şimdi?
o değilde, daha geçene yaz potalarını dövdüğüm basket sahasından, eski dostlarla buluşup biraları devirdiğimiz sarı-park dan,balkondan keline tükürdüğüm için kendimi hala suçlu hissettiğim, ama beni pek seven bakkal nuri den filan da ayrılıcam he?vay amk..
sonra bu ev..
odam..
şu üniversiteyi kazanacağım derken götümde basur çıkarmasına ramak kalışına şahit olan, kardeşimle kick boks maçları yaptığımız salon, çocukluğumda oyunca arabalarımı gezdirdiğim uzun ince hol..annemin zıplarsak toz kalkar diye içinde bir türlü rahat hareket ettirmediği salon (anneler işte.. * )... anneannemin hünerini konuşturduğu, içinden her daim mis kokular yayılan, avizesi diğer odalardan farklı, balkonlu mutfak...hepsinden, bunların da hepsinden ayrılacağım ha?..
daldığım düşüncelerden sıyrılıp babama sordum,
"ee..peki nereye taşınacağız?""daha kesin değil ama büyük ihtimalle x de bizim ortaklarımızdan birinin yaptığı siteye, tsigalko, bir görsen böyle evi var ya, manzara filan, deniz, şehir ayağının altında, çok şahane..tam bir kesinleşsin, seni de götürürüm bakmaya"
beyler bu arada bu "x" i söylersem çok fena alan daraltmış olurum, çok spesifik bir yer çünkü bursalı panpalar affetmez, o yüzden o "x" bende kalsın *
"iyi ya" dedim, dalgın dalgın..sevince ortak olmuş görünmeye çalıştım, ama bana masumiyetimi hatırlatan çocukluğumdan, büyükçe bir parçayı daha kaybedecek olmam canımı sıkmıştı..
geçmişle köprüleri bir bir atıyordum artık..kimi isteyerek, kimi istemeden.."ne zaman taşınıcaz peki?" dedim.
"bakalım, kısmetse yaza doğru, sen ikinci dönem baharda bir daha gelirsin, böyle yine finallerinden önce, o ara taşırız"
eh..en azından hala geçirilecek bir sömestrim daha vardı bu mahallede, bu evde..ve bu hafta tabi..
kıymetini bilsem iyi ederdim..bildim de, o 1 hafta gözüm, ardımda bırakıp geldiklerime dair hiç bir şeyi görmedi, sadece ve sadece şu an da sahip olduklarımla ilgilendim..evim gibi, ailem gibi..çocukluğum gibi...
el classico dan sonra devam ederiz panpalar, bunları önceden yazmıştım ;)
tekrar iyi geceler, 10 dakika sonra başlayıp 3-5 part daha atacağım panpalar
..dedim ya, başka hiç bir şeyle ilgilenmedim, hiç bir şeyi aramadım diye, aynen öyle. ceydanın mesajlarını bile kısa kestim, sonra nilay mesaj atmış, "ne yapıyon?" gibisinden. konuşmak istiyor dönünce..bir ton laf yiyeceğiz gene anlaşıldı..
ulan sevgilim oluyor, ayrılıyorum, onlardan zaten azarı yiyorum, yetmiyor, bir de ortak arkadaşlar basıyor kalayı..amk size ne? siz işinize baksanıza.. sanki dünyada ayrılan ilk insan benim..ama hayat işte.. onların yerinde ben olsam, ben de bana aynı şeyi yapardım.. verirdim kalayı, verirdim azarı aq..
güzel geçen ve kendimi sanki "şehir hayatından kaçıp, dağ evinde doğal hayat kaçamağı yapan iş adamları" gibi hissettiren bir haftanın ardından üniversiteme geri döndüm..
kaçıp gittiğim her şeyle yeniden yüzleşme vaktiydi..ama aynı zamanda özlediklerimle de hasret giderme vakti..
dönüşte şehre gece düştüğüm için ilk gün hasret giderebildiğim tek kişi tolga oldu, gene ışıkları söndürdük, yataklarımızda tavana bakarak * geç saatlere kadar muhabbet ettik, yaşadıklarımızı paylaştık.. nilayla ilişkileri dolu dizgin.. maşallah diyelim, eh, normal insanlar mutlu olabiliyormuş demek ki..anormallik bendeymiş..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nasıl Piç oldum Anlatıyorum (İnci Sözlük)
Randomçocukluğuma hiç inmeyeceğim, güzel bir lise hayatı geçirdim, mutluydum, arkadaş çevrem genişti ve geyiğin de ciddi muhabbetin de her türlüsünün yapıldığı harika bir grubum vardı. kızlarla aram her zaman iyi olmuştur, sınıfın sevilen çocuğuydum diyeb...