böyle başkası hakkında konuşur, yazarken her şey çok güzel de, konu bana gelince biraz zorlanıyorum. çünkü insan, kendini her zaman güzel, iyi, başarılı görür.. insanın kendinden bahsederken tarafsız kalması çok zordur.. eğer biraz becerebilirseniz zaten onun adı da "mütevazilik" olur..ama beceremezseniz, işte o durum için onlarrrca sıfat, tanım mevcut..
ben zaten daha başlıkta kendi kendime ayarı verdiğim için (sen bana pic demişsin?... hiç yakış... tıramadım) aslında rahat olmam gerekir, ama artistlik yapmayı pek beceremediğim için, en iyisi ben size kendimi olduğum gibi özetleyeyim işte..
nasılsa giriş paragrafını da yazdık (ki en zor kısımdır malum (: )..
sporcu bir kardeşiniz olduğumu biliyorsunuz, ortalama seviyede basketbol oynarım, çok kreatif, hızlı ya da güçlü olmamakla beraber, bileğim düzgündür, o yüzden ben de bana en uygun rol olan "şutör" lüğe alıştırdım kendimi çocukluğumdan bu yana. küçüklüğümde kalecilik de yaptım, o yüzden reflekslerim iyi, bunu bir kick taks disipliniyle birleştirince, becerebildiğim, hatta basketboldan daha iyi becerdiğim bir şey daha çıktı ortaya. keşke dan sınavına girene kadar dişimi sıkaydım, şimdi "kara kuşağım ben olooom" diye artis artis dolabilecektim..ama sağlık olsun, gönüllerin kara muratı.. aman, kara kuşağıyım diyelim..
sporun gerek fiziksel, gerekse zihinsel, gerekse ortam olarak epey faydasını gördüm. bir kere vücudunuz esnekleşiyor, hele düzenli spor yapıyorsanız, her hareketiniz daha akıcı, yolda yürürken bile böyle, yüzer gibi, bir farklı adımlıyorsunuz.. zihinsel olarak, stresini atabiliyor, eğleniyor, dahası, benim yaptığım gibi, sporu, hayatın dertlerinden bir kaçış olarak kullanabiliyorsunuz.. ortam olarak ise, sizin için kapalı kutu olan, herhangi birileriyle tanışmaktan daha iyi bir durumdasınız desem yalan olmaz.. neden? çünkü en azından 1 ortak noktanız var.. ikiniz de basketçisiniz, ne bileyim ikinizde tenisçisiniz, ikiniz de yüzücüsünüz vb..
böyle buralardan muhabbete başlayıp, insanlarla başka ortam noktalarınızı keşfediyor ve iyi arkadaşlar, iyi çevreler ediniyorsunuz zamanla..
fiziksel özelliklerimden ya da hikayedeki insanların fiziksel özelliklerinde fazla bahsetmedim, insanları öyle notebook modeli tanıtır gibi tanıtmayı sevmiyorum, adam gibtiği kızı tanıtıyor mesela:
"burcu, 1.70 boyunda, siyah düz saçları beline kadar yaklaşık yarım metre uzunluğunda, 60 kilo, vücut ölçüleri 89-63-90... "
bu ne amk? ölçtün mü mübarek..te allaım ya..
neyse, benim boyum 1.81 beyler.. ölçtüm.. kilom o zamanlar 75 civarı.. üniversiteye ilk başladığımda 65 kiloydum, mezuniyete 82 kilo geldim aq..evet, charmender dan charizard a bir gelişim söz konusu (:
hiç bir zaman gibs pek im ya da temel reis kasım olmadı, ama genel olarak vücudumu seviyorum, aynadan kendime bakmak hoşuma giderdi, özellikle omuzlarım, peder beyden genetik miras olarak genişçe olduğundan ve bunları antrenmanlar sayesinde daha da şişirdiğimden, çok hoşuma gittikleri yalan değil.. hele yazın yanınca çok güzel oluyorlar.. aynada bakıp, ovuşturup, salak salak güldüğüm çoktur yani.
gözlerim açık kahvedir.. saçlarım dalgalı, açık kahve, sakallarımsa daha da açık renk, zaten belli bir noktadan sonra direkt "viking mode on" olarak dolaşmaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nasıl Piç oldum Anlatıyorum (İnci Sözlük)
Randomçocukluğuma hiç inmeyeceğim, güzel bir lise hayatı geçirdim, mutluydum, arkadaş çevrem genişti ve geyiğin de ciddi muhabbetin de her türlüsünün yapıldığı harika bir grubum vardı. kızlarla aram her zaman iyi olmuştur, sınıfın sevilen çocuğuydum diyeb...