10: "Bazı yanar, bazı söner yine de güler o."

654 63 235
                                    


"Yeni gelen çocuk çok seksi değil mi? Saçları inanılmaz iyi." Pınar sesindeki gizleyemediği hayranlıkla çapraz masamızdaki Mete'ye bakarak iç çektiğinde kafamı telefondan kaldırdım. Bir saattir masada saçma sapan şeylerden konuşuluyordu. Muhabbetten tamamen uzakta, telefonumdan maillerimi kontrol etmekle meşguldüm. "Mete mi? Bence de."

Her zamanki gibi en köşe tarafında, kalabalık bir masamızda oturuyorduk. Çağrı'yla Helin hararetli bir şekilde bir şeyler konuşuyor, Alaz uyuyor, Ege ve Başak telefondan izledikleri şeye gülüyor, Alp ile Pelin de kantindeki insanları puanlıyorlardı. Tek kaşımı kaldırıp Pınar'a baktığımda kafasını bana çevirdi ve sırıttı. "Müthiş bir şeymiş ya. Voleybol kulübündekiler pek hoşlanmıyorlarmış çünkü inanılmaz sertmiş. Ayşe, kaptan olduktan sonra havalanır falan demişti ama çocukta tık yokmuş."

"Koçun favorisi oldu bile." Alp'in sırıtarak kurduğu cümleye Pınar hızlıca kafasını salladı. Alaz hala uyuyor, Helin konuşmaya devam ederken Çağrı yüzündeki bıkkın ifadeyle çevresine göz gezdiriyordu. Pelinse Alp'i tamamen salmış, Alaz gibi başını masaya gömmüştü. "Abi içimizden geçiyor diyorum size. Okulda adam olmadığı için sporda tek karma kulüp biziz biliyorsunuz ki. Koç, kızlar da var diye aşırı üstümüze gelmiyordu ama kaptan asla acımıyor anasını satayım. İnanılmaz soğuk biri. Servisleri aşırı sert, tam koçun istediği gibi. Kısaca, bu sene gerçekten sıçtık."

Başak, kendisi ikizim oluyordu, oflayarak arkasına yaslandı. Yüzümdeki gülümsemeyi bastırmak için kafamı çevirdim. Söylentiler her geçen gün artıyordu. Normalde dönemin ortasında öğrenci transferi yapılmazdı bizim okula. Fakat Mete'nin tam birinci sınavların bitiminde gelişi haliyle soru işaretleri oluşturmuştu.

Sebebi basitti aslında, Mete'nin notları mükemmeldi, sporda da aynı şekildeydi. Önceki okulunda sınıf birincisiydi -ki lise kazanmak için yapılan sınava göre de okuluna birinci olarak girmişti. Bizim okul için biçilmiş kaftandı, reddedilemez bir adaydı. Öyle de olmuştu. İlk sınavlardan aldığı iyi puanlarla da kendini kanıtlamıştı. Dört senedir kaptan seçilmeyen voleybol takımının kaptanı olmuş, koçun tam aradığı eleman haline gelmişti. Okulda ise daha çok babasının, amcasının, teyzesinin ve abisinin statüsü konuşuluyordu tabii.

Babası emniyet amiri, teyzesi başkomiser, amcası cumhuriyet savcısı, abisi ise üst düzey subaylardandı. Kısaca, Mete dokunulmazdı. Basit bir okul değildik, her öğrencinin ailesinde makam ve mevkii sahibi olanlar çoğunluktaydı fakat Mete'nin neredeyse bütün ailesinin yüksek statülerde olması, insanlarda torpil düşüncesine yol açmıştı. Açıkçası, ilk başta ben de böyle düşünmüştüm. Dört senedir hiçbir şekilde dönem ortası öğrenci alımı yapılmamışken bu çocukta farklı olan ne var diye iyice gözlemlemiştim ve haklılardı.

Mete her açıdan diğerlerinden tamamen farklıydı.

"Olması gereken bu değil mi? Şimdi alınma ama sik gibi takımdınız." Ege, üstüne yapışan dürüstlüğüyle tespitini yaptığında başımı sallayarak onayladım. "Nizamsızlık vardı takımda, düzen gerekiyordu. İyi oldu böyle."

Başak gözlerini devirdiğinde Ege burnunu sıktı. Saçma sapan bir babacanlığı vardı kardeşime karşı, gerçi Ege herkese karşı öyleydi. Mete'yi henüz tanımamasına rağmen Memo'nun karşısında arkasına almıştı. Hepimiz böyle mi hissediyorduk, bilmiyordum ama Mete sanki bize, çoğu insandan daha tanıdıktı.

"Abi bi' durun ya. Ben adam seksi falan diyorum, sizin dediğinize bak. Bakışları falan aşırı sert. Bizim okula uzun zamandır bu kadar havalı bir çocuk gelmiyordu, kanım kaynıyor." Alaz, Ege ve Alp'ten sonra masamızdaki en flörtöz kişi Pınar'dı. Okuldaki çoğu erkeği ağına düşürmüş, gönül eğlendirmişti. Hepsi salaktı çünkü. Zerre beyniyle düşünmeyen ergenlerdi. Pınar da böyle düşündüğü için hiçbirini ciddiye almamıştı. "Barış, birine yazılmadan önce sana soruyorum ya hep ben."

HalledilirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin