Keyifli okumalar
"Üç gün önce geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Zümra Korhan son yolculuğuna uğurlandı. Kemal Korhan'ın yeğeni Zümra Korhan gözyaşları eşliğinde uğurlanırken yengesi, Zümrüt Korhan baygınlık geçirdi. Kaza anında yanında olan Kemal Korhan'ın oğlu Batuhan Korhan'ın durumu iyi, cenazeye ambulans ile katılırken amcası Kemal Korhan gözyaşlarına engel olamadı." Karşımdaki televizyondan kendi cenazemi izlerken sırtı bana dönük olan bedene baktım.
"B-ben ölmedim." Dedim kekeleyerek.
"Zümra Korhan; Üniversiteyi yeni bitir-" Televizyonun kapanmasıyla hareketlenen silüete baktım.
"Kimsin? Ben ölmedim. Neden buradayım?" Avucumu karnıma bastırıp ayakta durmaya gayret gösterdim. Kanepedeki beden yavaşça ayağa kalkarken ağır hareketlerle yüzünü bana döndürdü.
"Günaydın küçük Hanım." Tek kaşını kaldırıp gülümsediğinde korkuyla afallayıp karşımdaki karadan da kara gözlere baktım.
"Ben ölüm meleğin." Deyip, yamukça sırıttığında daha fazla dayanamayıp bedenimi boşluğa bıraktım.
🖤
Aralanan göz kapaklarımla dışarıdaki kasvetli havaya baktım. Yağmur damlaları cama vurup aşağıya doğru kayarken, kaza anını ve en son onu karşımda görmem aklıma geldi. Bunu neden yapmıştı? Neden amcamlar beni öldü zannetmişlerdi? Etrafıma bakındığımda hâlâ aynı yerde olmamı görmemle hızla yataktan kalktım. Bedenim tamamen dinlenmiş hissederken, bütün ağrılarım geçmişti. Küçük adımlarla odadan çıkıp merdivenlerden aşağıya indiğimde salonda oturan Demir ile göz göze geldik.
Uzunca gözlerine baktığımda, bakışlarını benden ayırmadan, kendine içki doldurarak tek dikişte içti. Ardından bir kadeh daha doldururken, korku bütün bedenime yayıldı.
Gözlerindeki soğukluk ürpermeme neden olurken, "Kimsin?" diye sordum sinirle. "Benden ne istiyorsun? Neden, neden beni ölü gösterdin?" Ağır hareketlerle elindeki içkisini tek yudumda içip bardağı yanındaki sehpaya bıraktı.
Gözlerime baktığında, yutkunarak bütün korkularımı kenara bırakıp, korkusuzca gözlerinin içine baktım. "Aval aval bakmayı kes ve ne yapmaya çalıştığını söyle!" diye yüksek sesle bağırıp ona doğru bir adım attım. Yine hiçbir şey söylemeyeceğini anladığımda alayla gülümseyip, "Tamam. Belli ki dilini yutmuşsun," deyip arkamdaki kapıya doğru ilerledim. "Kafayı yemişsin." Elimi kapının yuvarlak kulpuna götürdüğümde açmak için döndürdüm ama kapı kilitliydi.
Birkaç defa denemenin ardından pes edip arkama döndüm ama kesinlikle bir adım uzağımda olan Demir ile göz göze geleceğimizi beklemiyordum. "Şu saçma oyunu bitir ve kapıyı aç. Amcamın yanına gitmeliyim." Deyip kapıyı işaret ettim. Bakışlarını etrafta gezdirip dilini damağına yapıştırıp, "Cık," ladı ve bir adım atıp bedenini biraz eğdi, kara gözlerine baktığımda yansımamı çok net görebiliyordum. "Oyun henüz başlamadı ama küçük Hanım," dediğinde, geriye doğru bir adım atıp, bedenimi baştan aşağıya süzdü. Hızla ne zaman bana giydirdiği pijamalarıma bakıp kollarımla önümü kapattım.
"Bakıyorum iyileşmişsin... Tam bir haftadır uyuyorsun tabi ki iyileşmek zorundasın." Dedi alayla ve arkasını döndü. Bunu fırsat bilip tekrar kapıya yöneldiğimde kolumda hissettiğim sert baskıyla sırtım hızla kapıya çarptı.
Sırtımdaki sızı bir an nefes almamı güçleştirse bile derin derin nefes alıp acısının azalmasını bekledim. Burnundan soluyan kara gözlü canavar bileğimi sertçe sıkarken neden böyle davrandığını anlamaya çalışıyordum. "Bir hafta... Koca bir haftam senin yüzünden boş geçti. Sen ve aptal ailen yüzünden..." Diye sinirle ekleyince, içki kokusuyla yüzümü buruşturdum. Çok iğrenç kokuyordu. Çenemi dikleştirerek, "O senin aptallığın o zaman!" diye, yüksek sesle bağırıp tek elimle göğsünden ittirdim ama maalesef işe yaramamıştı, diğer eliyle de boşta kalan elimi tuttuğunda, kapı ile bedeni arasında kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRA
General Fictionİntikam ateşiyle yanan bir adam... Umuduna sarılan güçlü bir kadın... Zümra Korhan, babasının yaptıklarının bedelini ödeyecek olan masum bir kadın. Demir Arslan, ailesinin intikamını alacak olan gözü kara bir adam. "Benden ne istiyorsun?" "Ölmeni...