Dar alanda kısa paslaşmalar...
Aradan geçen üç haftaya rağmen hiçbir yol kat edememiş olmak Zorlu'nun sinirlerini bozuyor, sabrını zorluyordu. Zeynep hayatında bir hedef olmaktan çıkmış amaç olma yolunda hızla ilerliyorken düşünceli ve centilmen olmanın işe yaramadığına inanmaya başlamıştı. Tam da bu sebeple onun yaşadığı apartmanın önünde park etmiş az sonraki hamlesi için hazırlanıyordu. Zeynep'in evinin olduğu site güvenliğin çok sıkı tutulduğu ve son derece üst düzey ailelerin yaşadığı bir yer olduğu için ana kapıdan içeri girebilmek bile oldukça zahmetliydi. Yine de aynı sitede başka bir arkadaşının -daha doğrusu seminerlerine katılmış öğrencilerinden birinin- yaşıyor olması işini kolaylaştırmıştı. Şimdiyse Zeynep'e yapacağı sürprizin nasıl sonuçlanacağını hayalinde canlandırmaya çalışıyordu. Tabii bir de apartman kapısından içeri girebilmesi için orada yaşayan birilerinin gelmesini bekliyordu. Böylece aşağıdan zile basmak zorunda kalmadan direkt dairesinin önünde karşısına dikilebilirdi. Melek sayesinde büyük emekler sonucu -ki aslında bu bir asistanın diğerine yaptığı iyilikten başka bir şey değildi- onun almaktan en çok hoşlandığı hediyenin çiçek olmadığını öğrenmiş bulunuyordu. Zeynep hakkında öğrendiği her yeni bilgi onu biraz daha şaşırtıyordu aslında. Mesela onun fiziğine bakınca insan tatlı ile arasının iyi olacağına ihtimal vermezdi, oysaki çikolataya büyük zaafı vardı. Her gece iki kadeh kırmızı şarap içtiği ve genellikle İtalyan şarabını tercih ettiği de Zorlu'ya ulaşan bilgiler arasındaydı. Ama bu akşamüzeri gelirken yanında bunların hiçbirini getirmemişti. Onun yerine hayatında en çok değer verdiği varlıklardan biri olan köpeği Sasha için bir hediye vardı. Kaldırımda birinin apartmana yaklaştığını görünce aceleyle arabadan inip karşıya geçti ve merdivenleri çevik bir şekilde çıkıp kapının önünde durdu. Tam o sırada spordan geldiği üstündeki eşofmanlardan belli olan kadın da eğilmiş anahtarı ile kapıyı açıyordu. Hemen arkasından içeri girerken kadına içten bir biçimde gülümsemeyi ihmal etmedi. Bu denli küçük hareketlerin sıradan kadınları kolayca baştan çıkardığını gördükçe Zeynep'in ne kadar zorlu bir hedef olduğunu daha iyi anlıyordu. Nihayet kadının kapısının önünde durduğunda derin bir nefes alıp omuzlarını dikleştirdi ve zili çaldı. Saniyeler sonra sesi duyulan Zeynep "Kim o?" diye sorduğunda bir an kapının açılmayabileceğini düşünerek endişelendi. Şu noktaya gelene kadar bu ihtimali aklından bile geçirmemişti. Zeynep yüzünden açıkça okunan bir hayretle kapıyı açıp ona bakarken içinde bulundukları durumu kavramaya çalışıyor gibiydi. Zorlu'nun kavrayabildiği tek şey ise arkadan rasgele toplanmış saçları, pembe şortu ve salaş tişörtü ile Zeynep'in ne denli baştan çıkarıcı göründüğüydü. "Zorlu burada ne işin var? Nasıl girdin içeri?" Genç adam tüm yüzüne yayılan kendinden emin bir gülümseyle karşılık verdi. "Bir erkek bir şeyi gerçekten yapmak zorundaysa bir yolunu mutlaka bulur. Ve benim şu elimdekini sana mutlaka ulaştırmam gerekliydi." Zeynep merakla kaşlarını çattığında belirginleşen çizginin kesinlikle oraya ait olmadığını düşündü Zorlu. Kim ya da ne bu harika kadının hayatına endişe katıyordu ki kaşlarının arasındaki o çizgi oluşmuştu? "Nedir o?"
"Bu Sasha için," derken arkasında sakladığı üstüne fiyonk yapıştırılmış kemiği çıkarıp ona uzattı. Zeynep ciddiyetini korumak için alt dudağını ısırdı. "Bunun için mi geldin yani buraya kadar? Sasha'ya kemik vermek için..." Zorlu avcunun içiyle alnına hafifçe vurdu.
"Ah ne kadar aptalım! Senin için de bir şeyler düşünmem gerekirdi değil mi?" Zeynep'in eğlendiği her halinden belli olsa da kolay teslim olmaya niyeti yoktu. Kollarını göğsünde kavuşturup hafifçe kapıya yaslandı. "Bilmem, gerekir miydi?" "Bu durumda yarın elimde bir şişe İtalyan şarabı ile tekrar gelmeliyim." Zeynep tek kaşını kaldırıp ona imalı bir bakış atarken Zorlu devam etti. "Ve ondan sonraki gün de belki elimde bir kutu çok özel çikolata ile gelebilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Buna Zorlama
Romance"Birbirimiz için yaratıldığımızı ne zaman kabul edeceksin?" "Asla! Sen ve ben... o kadar farklıyız ki!" "Ah evet evet biliyorum şu klişeler değil mi? Gündüz ve gece, siyah ve beyaz, ay ve güneş gibi bir sürü benzetme yapacaksın." "Hayır, öküz ve tre...