9. Bölüm

78.8K 3.2K 76
                                    

Her ikisi için de ayrılmak epey zor olmuştu. Bir gece önceki gibi geçirilecek sayısız geceden sonra belki biraz olsun kolay gelebilirdi bir öpücük ile kapıyı çekip çıkmak. Zorlu evinin Zeynep'in varlığına bu denli çabuk uyum sağlamasından rahatsızlık duyarak kendini dışarı atma ihtiyacı duydu. Daha önce de aklını başından alacak türde kadınlarla birlikte olmuştu, ama hiçbirinin gidişi evin enerjisini de beraberinde alıp götürmemişti. Son zamanlarda Zeynep meselesine kendini fazlasıyla kaptırdığını düşündü. İşine odaklanmalı, başka konularla meşgul olmalıydı. Arabada aklına annesi ile yaptıkları konuşma geldi. Bugün şirkete uğrayıp bir fikir edinecekti. Bu işe kalkışmadan önce neye bulaştığını daha yakından öğrenmeliydi. Aile toplantıları dışında pek bir araya gelmedikleri eniştelerinin bu durumdan hoşlanmayacaklarından emindi. Elbette bunun geçici bir durum olduğunu ve Zorlu'nun işleri devralmak gibi bir niyeti olmadığını öğrendiklerinde biraz rahatlayacaklardı şüphesiz. Her şeyden önce yapması gereken bir telefon görüşmesi vardı. "Melek bugün görüşmem var mı?"

"Hayır, dün bugünü boş bırakmamı istemiştin. Görünüşe göre işler umduğun gibi gitmemiş." Melek'in sözlerinde haklı olması sinirini ondan çıkarmasına neden olmuştu.

"Sana basit bir soru sorduğumda araya kendi yorumlarını da sıkıştırmak zorunda değilsin. Ben annemle görüşmeye gideceğim. Bu arada senden iki şey istiyorum." Melek onun aksiliğinden zerre kadar etkilenmemiş biçimde aynı tavrına devam etti. "Rica fena olmazdı doğrusu."

"Benim için çalışmadığın ve benden para almadığın zaman senden bir şey isteyecek olursam rica ederim. İki kişiye çiçek göndereceksin. İlki Zeynep Akıncı'ya..." Onun gül sevmediğini söylediği ilk günü hatırlayıp dudakları keyifle kıvrıldı.

"Kırmızı gonca gül... doksan dokuz adet..."

"Ah bu dün gece yemeğe çıktığın kadın değil mi? İsmi çok tanıdık geliyor..."

"Diğeri de Murat'ın bir türlü elde edemediği kadına gidecek. Üstünde isim belirtilmesin sadece 'Bana seni hatırlattılar...' yazan bir mesaj iliştirsinler. O konuyu da ele almaya başlamam gerek. Bu arada Bodrum'da bir tekne kiralamanı istiyorum. Cuma akşamından Pazar akşamına kadar gerekli olacak. Daha sonra sana vereceğim listedekilerin alınıp tekneye gönderilmesi için birini ayarlarsın. Sabah programlarını araştırıyor musun?"

"Evet büyük ihtimalle en çok izlenen programla anlaşacağız. Tarih ve bir iki detay ile ilgili görüşeceğiz yarın. Sen de bulunmak ister misin toplantıda?" Zorlu sıkıntıyla alnını ovuşturdu. "Hiç istemiyorum Melek. Bensiz halledin. Sen detayları aktarırsın." Onun sesine yansıyan sabırsızlığın nedeninin Zeynep isimli kadın olduğunu anlayacak kadar iyi tanıyordu onu Melek. Zorlu'yu zorlayacak bir kadın olduğunu görmek hoşuna gitse de genç adamın onu bu denli önemsediğini görmek için için canını acıtıyordu. Yıllardır yanı başında olup ona her konuda destek verdiği halde Zorlu nasıl oluyordu da anlamıyordu? Üstelik yaptığı işe rağmen, kadınları bu denli iyi tanıdığını söylemesine rağmen. Genç adama karşı hisleri basit bir hoşlanmadan çok daha derindi. Bunu gizlemek adına oynadığı açıksözlü, huysuz asistan rolünü o kadar benimsemişti ki bir süre sonra gerçekten de öyle olmuştu. "Bir şey sorabilir miyim?" dedi Melek olabildiğince ciddi bir şekilde.

"Bu kadın yaptığın işi biliyor mu?" Melek'ten gelen bu beklenmedik soru Zorlu'nun aklının bir köşesine ittiği endişenin su yüzüne çıkmasına neden olmuştu. "Bu haftasonu söyleyeceğim. Şimdiye kadar fırsatım olmadı." Melek inanmadığını belli eden bir biçimde mırıldandı.

"Eminim olmamıştır. Ülke meselelerini tartışmaktan kendinizden bahsedecek fırsat bulamamışsınızdır."

"Hatırlat da senin de şu imaj değişikliğin üstünde çalışalım," diye karşılık verdi Zorlu onun damarına basmak için. "Kesinlikle bir erkeğe ve kendine ait bir hayata ihtiyacın var." Melek 'Böyle zamanlarda ne kadar kırıcı olduğundan haberi var mı acaba?' diye geçirdi içinden. "Haklısın ve buna işimden istifa ederek başlayabilirim," diye karşılık verdiği her zamanki gibi umursamazlık maskesi ardına gizlenerek. Zorlu telefonu kapattıktan sonra bir süre daha Melek'in sözlerini düşünmeye devam etti. Bir an önce Zeynep'e işi ile ilgili açıklama yapmalıydı. Aksi takdirde kendisinde kasıtlı olarak gizlediğini düşünerek olayı büyütebilirdi. Aslında haksız da sayılmazdı ama insanın işi erkeklere kadınları tavlamanın inceliklerini öğretmek olunca bir kadınla tanışır tanışmaz bundan bahsedemiyordu. Böyle zamanlar keşke normal bir işim olsaydı diye düşünmüyor değildi. Arabasıyla holdingin otoparkına girerken üzerinde hissettiği baskı bu düşüncelerin geldiği gibi hızla kaybolmasına neden oldu. Onu orada görmeye alışık olmayan güvenlik görevlileri otoparkı kullanamayacağı ile ilgili bir şeyler söylemeden önce arabadan inip anahtarı adamlardan birinin eline tutuşturdu.

Beni Buna ZorlamaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin