Zeynep koltukta kıvrılmış başı Zorlu'nun göğsüne dayalı halde kendileri ile ilgili haberleri yüksek sesle okuyordu.
"Baksana suratıma, ne kadar cansız çıkmışım. Ölü balık gibi..." diye şikâyet etti nişanında çekilen fotoğraflardan birini gösterirken. Her şeye rağmen her ikisinin de nişanlısını terk edip birbirlerine geri dönmelerinden sonra çıkan haberleri okumaktan daha iyiydi bu. Basın bu sansasyona gösterdiği ilgiyi Hülya Avşar'ın boşanmasından bu yana hiçbir konuya göstermemişti. Yine de Zorlu ile birlikte olunca dünyaya karşı dik durmak daha kolay olmuştu Zeynep için. Zorlu eğilip onu başından öptü.
"Harika görünüyorsun. Hem senin böyle şeyleri takmadığını sanırdım."
"Takmıyordum, ama artık Türkiye'nin en çapkın erkeği ile nişanlı olduğuma göre gözümü dört açmalı, her zaman çok iyi görünmeliyim." Genç adam onu kollarından tutup yukarıya, kendine doğru çekti.
"Sen her zaman çok güzel görünüyorsun zaten. Ayrıca Türkiye'nin en çapkın ve yakışıklı erkeği demeliydin sanırım," diye takıldı. Zeynep onun koluna hafifçe vurdu.
"Ve nişanlı unutma! Hem de gerektiğinde son derece şirret olabilen biriyle... "
"Eyvah yandık desene..."
"Ne o fikrini mi değiştiriyorsun yoksa?"
"Öyle bir şansım var mı?" Zeynep bozulmuş numarası yaparak yerinden kalkmaya çalışınca onu tutup kendine çekti.
"Öyle bir şansım olsaydı onu tuttuğum gibi dünyanın en uzak ucuna fırlatırdım. Seni elde etmek için bunca zaman uğraştıktan sonra fikrimi hiçbir şey değiştiremez. Ama sen vazgeçebilirsin, o yüzden düğünü bir an önce yapmak lazım."
"Haklısın, böyle konuşmaya devam edersen her an vazgeçebilirim. Hem zaten babanın sağlığı tam olarak düzelmeden... ya da en azından biraz daha iyi olmadan..."
Zorlu onu tekrar göğsüne dayayıp başını öptü.
"Evet, o meseleye gelince... Babam tamamıyla iyileşti. Daha doğrusu hiç hastalanmamış zaten."
"Nasıl yani? Yanlış teşhis mi konmuş?" diye sordu genç kadın hayretle.
Bunca zaman kimse fark etmemiş mi?"
"Nasıl fark edebilirler ki babam hiç olmayan hastalığı için, hiç hastaneye yatmamışken!"
"Anlamıyorum."
"Kısaca ifade etmek gerekirse bana yalan söylemişler. Sırf işlerin başına geçmemi sağlamak için duygu sömürüsü yapmışlar. Tedavi için Amerika'da kaldıkları süre boyunca tatil yapmışlar. Hatta bir ara Hawaii'ye bile gitmişler! Düşünebiliyor musun?" "Bunu ne zaman öğrendin?" "Nişanda. Babam içkiyi fazla kaçırdığı için mi yoksa biricik oğlunun nihayet adam gibi bir hayat kurmaya başladığı düşüncesiyle coştuğu için mi bilemiyorum ama ağzından kaçırıverdi işte. Aslında düşününce özellikle yapmış olabileceğini bile düşünüyorum. Böyle bir yalanı sonlandırmak için bundan daha uygun bir zaman düşünemiyorum. Hayatımın en mutlu ikinci gecesinde..."
Zeynep başını kaldırıp merak karışık bir ilgiyle "İkinci mi?" diye sorduğunda Zorlu'nun yakışıklı yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı. Nişanlısını kollarına alıp tutku dolu bir öpücük vermeden önce onun sorusunu cevapladı. "Evet, ilki evlendiğimiz gece olacak. Artık şu tarihi belirlesek diyorum." Kadının teninde Zorlu'nun dudaklarının değdiği her nokta adeta yanıyordu. Başını hafifçe yana eğerek boynunu ona uzattı. "Hemen mi? Daha erken değil mi?" Genç adam "Geç bile kaldık!" dediğinde Zeynep onu durdurup doğruldu ve ciddi bir ifadeyle gözlerinin içine baktı."Tamam ama bir şartım var." Onunla pazarlık yapmak her zaman Zorlu'nun ilgi alanına girerdi. Özellikle de sonunda hep kendinin kazançlı çıktığı hesaba katılırsa... "Dinliyorum," dedi tek kaşını kaldırıp etkileyici bir ifadeyle. "Bundan sonra benim için Alihan'sın. Bundan sonra aramızdaki her şeyin zorlamasız ve doğal biçimde akıp gitmesini istiyorum." Genç adam bu konuyu ciddi ciddi düşünüyor, enine boyuna tartıyormuş gibi bir süre sessizliğini korudu.
"Anlaşmaya açığım ama elbette bir ikna süreci olacaktır," dedi onu kendine çekip omuzlarını okşamaya başlarken. Zeynep'in çenesini tutup kaldırdı."Yani biliyorsun bu isimle epey şöhret yaptım... Vazgeçmek kolay değil."
"Önerin?"
"Hemen gidip test etmeliyiz..." dedikten sonra koltuktan kalkıp Zeynep'i de ayağa kaldırdı. Genç kadın şaşırmıştı. "Test mi? Neyi? Nerede?"
"Sen bu ismi söylerken yaratacağı etkiyi..."
Zeynep sesli bir kahkaha atıp onun elinden kurtulmaya çalıştı. "Biliyor musun pis bir fırsatçısın."
"Haklısın, çok ama çok kirli olabilirim. Şimdi güzel güzel geliyor musun yoksa seni omzuma atıp mı götüreyim?" Genç kadın kıkırdayarak ileri atıldı ve ondan kaçmak için çabalamaya başladı. Onu tek hamlede yakalayan Zorlu tehditkâr bir ifadeyle sırıttı. "Beni buna zorlama!" Zeynep'in ısrarlı çabaları devam edince, onu tuttuğu gibi kaldırdı ve yatak odasına doğru ilerlemeye başladı. Genç kadın bundan sonra onunla yaşayacağı zorlukların şimdi olduğu gibi çözümleneceğini düşünerek hayatının en doğru kararını verdiğini bir kez daha fark etti. Birinin onu zorlaması hiç bu denli keyifli olmamıştı...
◆ ◆ ◆
Not: Seni Sevmiyorum 'da bu Cuma buluşalım...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Buna Zorlama
Romance"Birbirimiz için yaratıldığımızı ne zaman kabul edeceksin?" "Asla! Sen ve ben... o kadar farklıyız ki!" "Ah evet evet biliyorum şu klişeler değil mi? Gündüz ve gece, siyah ve beyaz, ay ve güneş gibi bir sürü benzetme yapacaksın." "Hayır, öküz ve tre...