4. Bölüm

107K 4.1K 112
                                    

Gülü seven dikenine katlanır.

Zeynep ertesi gün işe gittiğinde etrafına yaydığı pozitif enerji ofisteki herkesi etkisi altına aldıysa da, çevresindekilere karşı her zaman nazik ve güleryüzlü olduğu için asistanı dışında kimse onun üstündeki başkalığı fark etmemişti. Canan'ın farkındalığının sebebi de odasının mis gibi kokmasına neden olan bir vazo dolusu muhteşem gülün masasında Zeynep'i bekliyor olmasıydı.

"Günaydın," derken sesine cilveli bir ton katmıştı. Zeynep odasına girmeden önce bir an duraksayarak ona baktı ve "Hâlâ erkeklerden hoşlanıyorsun değil mi?" diye sordu. Canan'ın kahkahası her zamanki gibi tiz ve kulak tırmalayıcı olsa da Zeynep onun bir şeyler ima ettiğini düşünmesine engel olamadı. "Tabii ki öyle, ben sadece içeriye girince yüzünün alacağı ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum."

Zeynep kapıyı açmadan önce tam arkasında bekleyen Canan'a dönüp hep yaptığı gibi biraz geriden takip etmesi konusunda onu uyarma ihtiyacı duyduysa da bu konuda yorum yapmadı.

"Neden içeride bir ceset falan mı var?" Canan kulağının dibinde kıkırdarken genç kadın araya bir an önce mesafe koyma arzusu ile kapıyı açıp kendini içeriye attı.
Gördüğü manzara karşısında şaşkınlıktan dili tutulmuşçasına bir süre öylece kaldı. Düşünceler anında boşlukları doldururken bunun dün gece ile alakasını kurmak zor olmamıştı.

Bilgisayarını masasının üzerine bırakırken "Ne kadar çok gül var burada..." diye mırıldandı.

"Tam doksan dokuz tane gül ve bir küçük not var. Tabii açmadım..." diye çabucak ekleme ihtiyacı duydu Canan.

Zeynep tek kaşını kaldırıp ona imalı bir bakış attıktan sonra güllerin arasına iliştirilmiş küçük zarfı alıp açtı. Daha mesajı okumadan bile kimden geldiğini biliyor ve onun böyle bir şey yapmış olduğuna inanamıyordu. Tüm kadınlar içerisinde bir demet güle tav olmayacak bir kadın varsa o da Zeynep'ti muhtemelen.

Yine de hiç şüphesiz böyle bir klişe, onu elde etmek konusunda olmasa da gülümsetme konusunda işe yaramıştı ve bunda en büyük katkıyı da elinde tuttuğu not sağlamıştı. Neden kırmızı değil de pembe mi? Klişeleri sevmediğin izlenimine kapıldım nedense... Eğilip hepsi de özenle seçilmiş gülleri koklarken yüzündeki tebessüm hâlâ yerli yerinde duruyordu. Neden sonra Canan'ın varlığını hatırlayıp, kendisini toparlayarak ciddiyetini takındı.

"Pekâlâ, gösteri bitti. Dünkü sunumun dosyasını istiyorum." Gözlerini güllerden alamayan Canan belli ki konuya girmenin yollarını arıyordu ama ortada hiçbir şey yokken Zeynep dün gece tanıdığı adamın teki hakkında bütün gün oturup gevezelik yapacak değildi. Gerçi teknik olarak daha önce tanışmışlardı ama genç kadın bu konuda pek fazla bir şey hatırlamıyordu. Asıl mesele Zeynep aşk hayatını arkadaşları ile uzun uzun konuşacak türde kadınlardan değildi. Bunun nedeni bir aşk hayatı olmaması dışında mesai saatlerinde iş harici konulara zaman ayırmaktan hoşlanmamasıydı. "Şimdi!" diye biraz sertçe üstlediğinde Canan irkilerek kendine geldi ve hemen masasının başına döndü. Aradan belki sadece beş dakika geçmişti ki Zeynep'in telefonu çaldı.

"Efendim Canan?"

"Zeynep Hanım telefonda Zorlu Aslan adında biri var ve sizinle görüşmek istiyor. Bağlayayım mı?" Bu çiçeğin arkasından elbette bir telefon bekliyordu ama bu kadar erken olmasına şaşırmıştı. "Tamam, bağla." dedikten sonra hattın diğer ucundan gelecek sesi beklemeye başladı.

"Günaydın." Zorlu'nun sesindeki yüksek enerji onun güne erken başlayanlardan olduğu izlenimi veriyordu.

"Günaydın. Bu kadar erken bir saatte telefon beklemiyordum doğrusu. Tabii çiçek de..." Zeynep'in jestinden etkilenmemiş olması Zorlu'nun şevkini kırmak yerine hoşuna gitmişti. Bu tarz zorlayıcı kadınların sayesinde kendini geliştirmemiş miydi?

Beni Buna ZorlamaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin