Evden gizlice çıkmış otelin önünde bekliyorlardı. Mine, Mehmet'e baktı.
"Senin geldiğini görmesin Mehmet."
"Şu köşeye gidelim pelerini giyeyim teyze."
Mehmet üzerine pelerini geçirdi. Birlikte otele doğru ilerlediler. Mine çok gergindi. Selçukla karşılaşmaya hazır değildi. Ne yapacağını bilmiyordu.
Otelden içeri girince çalışanlar Mine'ye selam verdiler.
"Selçuk Bey sizi bekliyor Mine hanım. Anahtarı size vermemi istedi." Mine'nin eline bir anahtar vermiştin bir kadın. Gülümseyerek yanından ayrıldı.
Mine asansöre doğru ilerledi. Mehmet'i görmese bile yanında olduğunu biliyordu. Kolundan tutuyordu Mehmet. Asansöre binince derin bir nefes aldı. 9. Kata bastı. Ama korkuyordu elleri titriyordu.
Kapı açılınca koridorun sonuna doğru ilerledi. 3389 odanın önünde durdu. İçerde Selçuk vardı, yanında yeğeni. Korkuyordu. Ya Selçuk, Mehmet'e bir şey yapar diye çok korkuyordu.
Elindeki kartı kapıya okutunca kapı yavaşça açıldı. Kapının kulpuna tutundu, güç almak istercesine. İçeri girdi. Tekli koltukta oturmuş sigara içiyordu Selçuk. Mine'yi görünce ayağa kalktı. İkisi de ne yapacaklarını bilmiyor gibiydi. Gözleri gözlerinde takılı kalmıştı. Sanki sözleşmiş konuşmuyorlardı. Gözleri her şeyi anlatıyordu ikisinin de. Kırgınlıklarını, özlemlerini.
Mine yanına doğru ilerledi. Kolunu tutan el birden yok oldu. Mine birden sağına baktı. Hemen Selçuğa döndü.
Selçuk anlamaz bakışlarla bakıyordu Mine'ye."Bir şey mi oldu?" Mine'nin yanına geldi hızlıca.
"Yok.. Ben... Birde... Şey oldu.... Sandım ki..."
"Tamam Mine sakin oldu."
Selçuk, Mine'yi kendine çekti sımsıkı sarıldı. Mine şaşkın bir şekilde karşısına bakıyordu. Böyle bir şey yapacağını beklemiyordu. Ellerini kaldırdı sarılmak istiyordu, hemen geri indirdi. Sessizce benden ayrılmasını bekledi.
"İyi ki geldin Mine. İyi ki buluşmak istedin. Benden gitme Mine. Seni çok seviyorum Mine." Selçuk sanki Mine'ye yalvarıyordu. Ondan gitmesin diye yalvarıyordu. Sesindeki çaresizliği fark eden Mine gözyaşlarına hakim olamadı. Elini kaldırmaya yeltendi gözlerini silmek için yeniden geri bıraktı. Başını yukarı doğru kaldırdı. Gözyaşları akmasın diye.
"Selçuk beni bırakır mısın? Ben konuşmaya geldim." Sesini kontrol etmeye çalışmış fakat başarılı olamamıştı. Sesi cılız çıkıyordu.
Selçuk ellerini Mine'nin belinden ayırmadan onu kendinden hafifçe ayırdı. Sanki ellerini çekse kaçıp gidecekmiş gibiydi. Yüzüne baktı. Bir elini Mine'nin yüzüne getirdi. Gözlerinde ki yaşları sildi.
"Neden ağlıyorsun Mine?"
Mine ellerini kaldırıp Selcuğun göğsüne koydu. Kendinden uzaklaştırmaya çalıştı ama Selçuk bir adım bile gitmemişti.
"Bırak beni Selçuk."
"Bana neden ağladığını söyle Mine."
"Bana yaptığın hainliğe ağlıyorum. Sana nasıl inandım kendimden utanıyorum. Kendimden nefret ediyorum seni sevdiğim için. Meğer sen içimize bize zarar vermek için girmişsin. Sen benim duygularımla oynamışsın"
Mine tekrar Selcuğu ittirdi. Selçuk sanki gücü yokmuş gibi bıraktı Mine'yi.
"Hiç mi inanmıyorsun bana Mine. Ablanı yaralamasaydım onu öldüreceklerdi. Ablanı kurtardım. 5 yıldır ben sizi koruyorum Mine. Tam 5 yıldır ben Mehmet'i herkesten sakladım."
"Neden Selçuk neden yaptın. Birgün Mine'nin yüzüne bunu vururum demek için mi? Neden sakladın. Sen bugün savaş başladı demedin mi? Sen bunu için egitilmedin mi? Mehmet'i öldürmek için gelmedin mi bu zamana."
Selçuk az önce oturduğu koltuğa tekrar oturdu. Koltuğun yanında ki masaya koyduğu sigarasını alıp derin derin içine çekti. Kül tablası da sigarasını söndürdü. Bakışları Mine'ye döndürdü. Bıraktığı yerde duruyordu.
"Evet Mine seni dinliyorum. Ben konuşunca kızıyorsun. Sen konuş o zaman."
Mine ne yapacağını bilemez bir şekilde etrafına baktı. Mehmet ne yapmaya çalışıyor diye aklından geçirdi.
"Hatta dur. Konuşmadan önce Mehmet'e de diyelim çıkarsın üzerinde ki pelerini. O da dahil olsun bu sohbette. Mehmet ben böyle oyunları fazla sevmem. Çok alışma pelerine hadi gel sende dahil ol."
Mine şaşkınlıkla Selçuğa bakıyordu. Nasıl anlamıştı. Selçuğun yanında ki tekli koltukta oturuyordu Mehmet. Üzerinden pelerini çıkartmıştı.
"Özür dilerim teyze. Bunu yapmak zorundaydım. Onu bizim yanımıza çekmek için sana ihtiyacım vardı." dedi Mehmet.
"Sen... Siz işbirliği mi yaptınız? Mehmet sen nasıl böyle bir şey yaparsın? Sen..." sözlerine devam edecekken Mehmet, Mine'nin sözünü kesti.
"O benden seni getirmemi istedi. Bende bize yardım etmesini istedim. Bunu yapmak zorundaydım teyze." dedi Mehmet.
"İyi iş çıkarttın Mehmet. Ben Mine'nin buraya geleceğini sanmıyordum bile." dedi Selçuk.
Mine tam arkasını dönüp gidecekti ki. Selçuğun dediği şeyler donupkalmıştı.
"Mehmet ölsün mü istiyorsun Mine?"
Mine ne yapacağını bilemiyordu. Olduğu yerde durdu. Gözlerini yumdu. Derin bir nefes aldı. Yüzünü Selçuğa doğru döndü.
"Mehmet sana güveniyor olabilir ama ben sana artık güvenmiyorum Selçuk." dedi Mine.
"Teyze eğer bize ihanet etmiş olsaydı beni çoktan öldürürdü. Onu en iyi sen ve ben tanırız biliyorsun." diye söze katıldı Mehmet.
Mine Selçuktan öfkeli gözlerini çekip Mehmet'e baktı.
"Bana 1 saat önce ne dediğini hatırlıyor musun?" diye sordu Mine. Mehmet başını salladı.
"Anneni öldürecekti. Bunu sende sakın aklından çıkarma olur mu Mehmet?" dedi Mine.
"Mine amacım Efsunu öldürmek olsaydı inan bana bunu yapardım. Ben yeniçerilerin en güçlüsüyüm. O muhafızlar bunu eminim ki söylemişlerdir. Ben hepsinden çok güçlüyüm Mine. Hepsinden..." dedi Selçuk. Oturduğu koltuktan sinirle kalktı. Koltuğunu yanında ki masaya ayağıyla vurdu.
"Teyze çok üstüne gidiyorsun. O bizim tarafımızda olursa eğer bu savaşta bir kaybımız olmadan biz kazanırız." dedi Mehmet.
Mehmet'e oturduğu koltuktan kalkıp Mine'nin yanına gitti. Mine gözleri yeniden dolmuştu.
"Bugün çok duygusallaştın teyze. Ağlama artık." dedi Mehmet.
"Ben çok küçük yaşta abimi kaybettim. Ailemden biri ölecek diye hergun korkuyla yaşadım. İçimde hep bir korku vardı. Abim öldüğünde..." daha fazla konuşamadı. Eliyle ağzını kapattı. Hıçkırıklarını bastırmaya çalışıyordu.
"Sonra ablam... Ona bir şey olacak diye çok korktum. Ben hep korkuyla yaşadım. Sonra sen doğunca bir de ikiz kardeşini kaybedince ben hep daha korumacı olamaya başladım. Sana bir şey olacak diye korktum. Belki korkmak acizlikti. Ama ben hep korkuyla yaşadım. İçimdeki korkuyu o da biliyordu. Ve o hep sustu." dedi Mine.
"Mehmet'in ikizi yaşıyor." dedi Selçuk.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Şehzade
FantasyGeçmişe giden Efsun, Fatih Sultan Mehmet'en hamile kalır. Geleceğe geldiğinde bunu anlar ama artık cok geçtir. Geçmişten gelen yenler doğacak olan şehzadeyi öldürmek isterler. Tabi o kadar kolay olmayacaktır. Şehzadenin koruyan bir yüzük, şehzadeyi...