Mehmet telefondan gözlerini alamıyordu. Selçuğun elinden telefonu aldı.
"Ne kadarda anneme benziyor." dedi, buruk bir gülümsemeyle Mehmet.
Odanın kapısı çalınca hepsi kapıya doğru bakışlarını çevirdi.
"Sizinkiler gelmiş olmalı." dedi Selçuk.
Selçuk elindeki bardağı masaya bıraktı, kapıya doğru ilerledi. Mine korku dolu gözlerle kapıya bakıyordu. Mehmet telefondaki resme bakmaya devam etmeye başladı.
Kapının önünde takım elbiseli bir adam, Selçuğa bir şeyler söyledi. Selçuk başını sallayınca adam kapıdan uzaklaştı. Kapıyı açık bırakıp cam kenarına doğru yürüdü. Pencerenin önünde durdu.
"Sizinkiler gelsin kaldığımız yerden devam edelim. Eğer biri bana karşı yanlış bir hareket yaparsa karşılık vereceğimi bilmenizi istiyorum. Ya onlara uygun bir dile uyarın ya da ben gereken cevabı veririm." dedi, Selçuk ifadesiz bir sesle.
Mehmet elindeki telefonu bırakıp açık olan kapıya doğru ilerledi. Kapıyı sonuna kadar açtı. Hızlıca gelen İbrahim'i durdurdu.
"Sizi bekliyorduk. İçeri girdiğinizde Selcuğa herhangi bir şey yapmayacaksınız. Bizim tarafımızdan artık." dedi Mehmet.
"Seni nasıl bulduğumuzu biliyor musun Mehmet? Sen hançeri kullandın." dedi, İbrahim sinirli bir tonlamayla.
"İçeri geciyorsunuz ve hiçbir şey yapmıyorsunuz. Eğer bir şey yapmayı aklınızdan bile geçiriyorsanız içeri girmeden gidin. Ben hançeri kullanmadım. Kullanmak istedim ama yapamadım." dedi Mehmet.
Mehmet içeri girdi. Pencere kenarında ki Selçuğun yanına ilerledi.
"Artık devam edebilir miyiz konuşmamıza." dedi buyurgan bir tonlamayla.
Selçuk başını yukarı doğru kaldırdı. Gözlerini yumdu. Sağ elini pencerenin köşesine koydu.
"O kadar çok şey var ki Mehmet. Bunları anlatmak sadece zaman kaybı. Bizim daha önemli şeylerle uğraşmamız lazımken ben sana neleri anlatıyorum." dedi, Selçuk yorgun bir ifadeyle.
"Her şeyi bilmek istiyorum Selçuk. Eğer bilgiler eksik olursa bende eksik olurum. Güçlü olmam için önce her şeyi bilmem gerekiyor." dedi, Mehmet kırgın bir sesle.
Selçuk gözlerini açıp Mehmet'e baktı. Biraz önce boş olan oda muhafızlarla dolmuştu. Selçuğun dudakları iki yana kıvrıldı.
"Bu kadar kişi geleceğinizi bilseydim eğer bir şeyler haz8rlatırdım." dedi, Selçuk kinayeli bir tonlamayla.
Tek tek gözlerini muhafızların üzerine gezdirdi. Sonra Mehmet'e döndü bakışları.
"Zamanımız yok diyorsun ama sende konuşmuyorsun be Selçuk. Yoksa bizi mi oyalıyorsun." dedi Mehmet.
"O zaman az önce anlattığım şey aramızda kalsın. Onu korumamız için kimsenin bilmemesi gerekiyor." dedi, Selçuk fısıldayarak.
Mehmet başını salladı. Muhafızlar merakla bakıyordu ikisine de.
"Peki. Sana güveniyorum ama muhafızlar bana, beni her an öldüreceklermiş gibi bakıyorlar. Onlara güvenmiyorum Mehmet." dedi Selçuk.
"Onların sana bir şey yapmayacaklarını sende biliyorsun Selçuk." dedi, Mehmet göz kırparak.
"O zaman başlıyayım. Yeniçerilerin sırlarını anlatarak." dedi Selçuk.
Az önceki tekli koltuğa doğru ilerledi. Koltuğa oturup, etrafında ki kişilere yeniden göz gezdirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Şehzade
FantasyGeçmişe giden Efsun, Fatih Sultan Mehmet'en hamile kalır. Geleceğe geldiğinde bunu anlar ama artık cok geçtir. Geçmişten gelen yenler doğacak olan şehzadeyi öldürmek isterler. Tabi o kadar kolay olmayacaktır. Şehzadenin koruyan bir yüzük, şehzadeyi...