1. Bölüm

1.6K 180 106
                                    

-Haziran 2013-

      Okul gezisinden geleli sanırım birkaç saat olmuştu. Hâlâ aynı yerdeydim. Gözlerim tek bir noktaya sabitlenmişti. Odamın bir köşesine atılmış olan küçük lila koltuğuma kurulmuş, beni uykuya çağıran sıcacık yatağımı seyrediyordum. Bu kadar yorgun olduğumu bildiğim halde ne diye yatağıma yatmayıp, bu koltuğa yayıldıysam sanki. Şimdi resmen yatağımla uzaktan aşk yaşıyorduk. Uzunca bakıştık. Ne o bana gelebildi, ne de ben ona... Bir süre sonra ikimiz de pes ettik. Sonra bana 'gel' diyen yatağıma kafamı bir sağa bir sola sallayarak cevap verdim ve kendimi uykuya bıraktım.

      Okul gezisinden geleli birkaç saat olmuştu. Çok güzeldi. Asu'yla geçirdiğimiz en iyi zamanlardan biriydi. En yakın iki arkadaşın beraber vakit geçirebileceği koca bir anı... Asu, Ada, Gaye ve ben... O geziden geldikten sonra da yine sürekli birlikte zaman geçiriyorduk. Alışverişe gidiyor; sürekli olarak kafelerde oturup sohbet ediyorduk. Bu görüşmeler sıklaşınca haliyle ebeveynlerimin gözünden kaçmamıştı. Haliyle sürekli beni uyarıp duruyorlardı. Baktılar ben bu uyarılara pek de uymuyorum; kendi çabalarıyla halletmeye çalıştılar. İşte o zaman olanlar oldu...

      Sınava çok az kalmıştı. Artık liseli bir genç kız olacaktım. Liseyi en iyi şekilde bitirip, en iyi üniversiteden de mezun olmalıydım. Yani ailem için bu böyleydi. Klasik 'Bu aileyi sen kurtaracaksın.' sözleri.

      Annem, sınava az bir zaman kalmışken, sürekli Asu'yla gezip tozmalarımızdan rahatsız oluyordu. Bu konudaki şikayetini de sıkça dile getiriyordu. Belli bir süre bu olay tekrarlanınca annem dayanamayıp Asu'yu aradı.

      "Bir süre İdil'le görüşmeseniz iyi olacak." dedi uyarır ses tonuyla.

      Asu bu konuşmayı fazla ciddiye alıp benimle bir süre konuşmayı kesti. Çok üzüldüm. Böyle bir olayın olması onun suçu değildi sonuçta. Bunu bildiğim için uzunca bir özür dilemek zorunda kalmıştım.

      Neticede barıştık, fakat eskisi gibi samimi olamıyorduk. Bir şeyler eksikti. Ne ben ona eskisi gibi yakın davranabiliyordum; ne de o bana eskisi kadar güveniyordu.

*************

      Sınav günü geldi. "SBS" denilen o "güzel" sınava girdim (!). Heyecanlıydım. Başarı için mi?

      Hayır...

      Sonunda liseye geçiyordum. Bu bile beni heyecanlandırmaya yetiyor.

      En ufak şeylerden mutlu olmasını bilen birkaç insandan biriyim ben. İnsanların mutlulukları beni de mutlu eder. Hatta bazıları bana "Polyanna" der. Herkese çok iyi davranıyormuşum. Kimseye "hayır" diyemiyormuşum. Belki de insanları üzmeyi sevmediğimdendir. İyi ya da kötü herhangi birinin kırılmasını istemediğimden...

      Ben ve Asu Konak'taki (İzmir) özel okulu kazanalı tam bir hafta oldu. Yaklaşık 3-4 yıl boyunca 'Lisede Asuyla aynı okulda olma' hayalini kurdum ben. Onun da düşüncesi aynıydı. Herhalde şimdi de aynıdır.

      Bu lise belki de yeni bir başlangıç olacaktı bizim için. Belki de aramız yine eskisi gibi olurdu. O yine bana güvenir ve biz yine birbirimize şakalar yapardık. Tabi ki de bunlar bir hayal ama... Bir umut var içimde. Ne bileyim... Belki de tam anlamıyla barışırız artık. Ben bu düşüncelerimi, içimdeki ufacık umudu yaz boyunca aklımdan çıkaramazken 17 ağustos günü Asu bana, beni hayal kırıklığına uğratan o mesajı attı.

Gülümse Çekiyorum! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin