Günlerden bir gün..

144 3 0
                                    

Herşeyin bir başlangıcı vardı. Benim hikayeminde oyle. Ben Arora , kimilerine göre bir şeytanım, kimlerine görede melek. Yanılıyorlar, ben ikiside değilim.

Tanrı dünyayı yarattığında, dünyaya iki muhafiz yolladı . Bu muhafizlar şimdiye kadar ne görülmüş nede duyulmuştu. Cennet ve sakinleri bu muhafizlardan korkmuşlardı. Üzerlerinde tanrının ışığı olmasına rağmen kötülük ve tehdit sezdiklerinde, etraflarindaki sıcak huzurlu hava, en kara kıştan soğuk olup buzdan bir sel gibi içinizi dondururdu.

İlk insan daha dünya ayak basmamıştı, onların nöbeti başladığında. Şeytan Tanrıya karşı gelip cenneten kovulduğunda muhafizlar görev yerlerini çoktan almışlardı. İki büyük dağın arasındaki geniş ve dipsiz bir yarığın üstüne inşa edilmiş buzlarla kaplı köprü. Görevleri hiçbir canlıyı, yaratığı, Âdem çocuğunu, bu köprüye yaklaştırmamak ve yarıktan çıkacak hertürlü şeye karşı onları korumaktı.

Yarık nasıl mı oluştu. Şeytanın Tanrıya karşı gelmesi dengeleri bozdu, yerin en derinine kovulan şeytan arkasında bu çukuru bırakıp karanlığa gömüldü.


Muhafizlar eş olarak yaratılmış varlıklardı. Ben ve Aron aramızdaki bağlılık yaratılıştan çok ötede. Biz tek bir parça gibiyiz. Yanlizken bile devasa olan gücümüz birlikteyken engin okyanuslar gibi. Aşk insani bir duygudu bizim için. Korku hissetmemiştim hiç. Heyecan ve diğer duygular bize yabancıydı. Tek duygumuz Tanrıya olan derin inanç ve birbirimize olan bağlılığımız.


Nekadar sürmüştü bu nöbet hiç bilmiyorum fakat bu süre içinde Âdem çocukları çoğalmıştı. Hırs ve kibir uğruna birbirlerini öldürmüş , asırlar süren savaşlar yaşanmıştı. İnsanlar uçurumu merak etmiş kapıların nereye açıldığını öğrenmek istemişlerdi. Bir çoğu dağların hazinelerle dolu olduğuna inanmıştı. Bazıları ölümsüzlüğün bu kapalı kapılar ardında sanmıştı. Hepsi yanılıyordu, kapalı kapılar arkasında saf kötülük ve en güçlü ışığın bile aşamadığı karanlık vardı. Ama hiç denemekten vazgeçmediler , kendi ölümlerini getirirken,yanlarında çukurdaki karanlığıda getiriyorlardı. Ben bu karanlıkta korkuyor muydum. HAYIR.. Aron yanımdayken hiçbir karanlık beni etkiyemezdi.


Geçen yüzyıllar içinde hem insanlardan hemde yarıktaki karanlıktan bir çok saldırı olmuştu. Her saldırıda gücümüzle dahada buz tutmuştu köprü. Artık kadim bir baş yapıt misali iki dağın arasında parlıyordu. İnsanlar bizden korkmaya başlayıp artık köprünün yakınına bile gelmiyordu. Amaçta bu degilmiydi zaten onları burdan uzak tutmak. Bazen içimde bir boşluk oluşuyordu. İnsanların hırslarını hiç anlamıyordum niçindi bu çaba. Bu yüzden merak ediyordum onların ne hissettiklerini.

Beni sonuma getiren de bu merakım oldu..

Sonsuz Uçurum MuhafizlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin