SONRALAR HEP ZOR

4.5K 20 11
                                    

           İnsan ancak yıllar geçtikten sonra cesaret buluyor bazı şeyleri gözden geçirmeye. O son telefon görüşmesinden sonra uzun uzun düşünmek istemesem de aklıma takılıyordun durmadan. Bitmeyecek dediğim sen, bir anda yaşamımdan çıkıp gidiverdin ama, giden sadece sen değildin. Mutluluk, gelecek, inanç da senin beraberinde yok oluverdi. Sağır kesilmiş bir hiçliğin ortasında kalıverdim bir başıma kimselere bir şey diyemeden. En kötü şeylerden biriydi ne yapacağımı bilememek. Üstelik zordu da! Çünkü çevremde bir sürü insan vardı kaldığım yerden devam etmemi bekleyen. Onlara gör kolay ve doğal bir süreç unutmak, bana göre ise olanaksız bir hal yaşananları gönlümden silmek. İçimden gelmiyordu yola koyulmak yeniden. Duran bir evreni yeniden döndürmek kolay mı?! Yedi yılın verdiği bir azap vardı ki sinsi bir düşman olmuş da geleceğimi durmadan kemirmekte. Yedi yıl ve sonrasında yalnız yaşanan yirmi yedi yıldan sonra cesaret edip bakabiliyorum yaşadıklarıma. En başta ne olsa da artık fark etmez dediğim günler saltanatını sürmeye başlıyor. Yaşar gibi yapmak da ne de güç şeymiş meğer! Anlatamam. Ve her günümü kendimi tüketmekle geçirmişim. Olmayacak insanlar, olmayacak olaylar tamamı! Tam artık geçti dediğim bir günde buldun beni yeniden. Hani bana yıllar sonra ulaştığın o ilk anı hatırlıyorum. Yani, tam sekiz yıl öncesini. Asırlık yaranın kabuğu tekrar uyanmaz diye düşünmüştüm hep fakat yanılmışım. Sen ise her zamanki rahatlığında. Benden çok daha kolay bir yaşam sürdüğünü de biliyordum. Ve bana onca yıl ne yaşadığımı sormadın bile. Aynı bencil, aynı ruhsuz yapı! İlginçtir ki eski günlerdeki gibi canım çok yanmadı. Nedeni ise, üst üste gelen üzüntülere karşı artık varlığımda bir uyuşturucu etkisi bırakan boşvermişlik. Defalarca yaşadığım o felaket senaryosunun tekrarı sanki beni bu günlere getirdi. Sen yoksun, ben yaşamaya mecburum gibisinden bir zorunluluk.

              İlk anın şaşkınlığı, yerini sonrasında öfkeye bırakıyor biliyor musun? Gittikçe beni tüketen bir öfke! Sana, kendime, olan biten her şeye bilendim yıllarca. Yaşadığım her kötünün bir parçasının nedeni sen oldun. İyi bir şey de olmadı zaten senden sonra. Kendimi düşünmeden daldım yeni yaşamıma! Sözüm ona, yeni bir hayat! İnsan bir kere kaybediyor ve ardından sürekli yitiriyor ama, umursamıyor. Böyle yeni bir yaşam nasıl olur, var sen tahmin et! O dolu dolu yaşanan güzel günlerin ceremesini içiyorum hala. Neden? İnsan zayıf olduğunu kabul ederse, senin gibi hiçbir şeye karşı çıkmıyor. Sen başlattın bu günlerimi. Aciz, karşı gelemeyen biri oldun hep. Sanki senin için yazılmış her senaryoda oynamak zorundaydın. Oysa, bu bir zorunluluk değildi de sana bunu anlatamadım. Sen hiçbir vakit benim kadar sevmedin. Sanki hep bir açık kapın vardı . Azıcık uçarı, azıcık sorumsuz bir sen. Düşünmeden verdiğin sözlerin altında da bir ben kaldım.Belki inanmazsın, senden sonra da ben yıllarca seni sevmekten vazgeçemedim. Sırtını dönüp gittiğin anda bile senden nefret edemedim. Sanki gönlüme biçilmiş bir lanettin ve bu lanet benden hiç ayrılmadı. Belki de hatalı bendim çünkü, seni masal zamanlarının sevdasıyla yaşattım her an. Eski zamanların sözünden, aşkından dönmeyen kararlığı ile bağlandım sana. Hala da öyle. Biz yanlış bir vakitte yaşadık aşkı. Gelir geçer hislerin aşk yerine geçtiği garip bir alemde karşılaştık seninle. Ben, dinlediğim aşk masallarıyla sevdim seni, sen şimdiki anlayışa göre sevdin beni. Ne diyeyim? Kalp kalbe denk olmayınca geliyor felaket. Sen hem sevdiğim hem azabım oldun. Ve ben aynı inatçı yüreğimle senden geçmeyi bilemedim...

              Sen bana uzun yılların ardından ulaştığında ben seni sevemedim! Çünkü, beni bıraktığın yerde öyle bir güzel sen kalmıştı ki sonrasında sen hiç onun gibi olamadın. Ben geçmişin hayaletleriyle yaşamanın ağırlığını çektim senden sonra. Bu nasıl cana kıyar bilemezsin. Senin ne olduğunu da az çok biliyordum. Sana yakıştırılan kişi ile yeni yolunda. Sen kolay unutursun bilirim, o yüzden onunla mutlu zamanlar yaşadın. Hem de benim yıkılmışlığımın üzerine inşa edilen o güzel evreninde var oldun hep. Bu nasıl bir haksızlık, diye hep takıldın kalbime. Biri doya doya mutlu, diğeri kana kana mutsuz! Bunun bir dengesi olmalıydı zannımca ama, bulamadım. Acaba beraberliğimizde tüm hakkımı kullanmış mıydım senden ve mutluluktan yana?! Yedi yıllık bir sihir ve sonrası tam tersi! Yıllar içinde en çok vaktimi alan da bu düşünceler oldu. Sanki seninle beraber gerçek bitmişti. Bu masal mutlulukla sona ermemişti. Şu an sürdürdüğüm yaşam da bana ait olmayan bambaşka bir şey! İnsanın olduğu yere kendini ait hissetmemesi nasıl da kötüdür anlayamazsın. Bunun gibi karmaşalar arasında son noktaya doğru ilerlemeye devam ediyorum. Ha! Asla sorumluluklarımı aksatmıyorum da! Sen anlamazsın da bu sorumluluk duygusundan! Aşk, sevdiğini de düşünmektir kendini düşünmenin yanı sıra hatta, kendinden önce. Gerçi sevmek, çok başka bir şey. Ve sonrasında bana ne güzel anlatmıştın sevilmediğimi de! İlkin en fena sözler sıralandı yüreğimde ardı ardına sana. Sonra, desem ne değişiri gördüm beynimde. Artık kalbim önceliğini beyne bırakmıştı. Yedi yıl kalbinin sözünü dinleyen birisi için bu, hiç de kolay olmuyor. Göremediklerimi, sana konduramadıklarımı dizdi bir bir karşıma. Güven yalanı da ayrı bir sızı. Sen nasıl da güvenilmez bir adammışsın meğer! Ne çok göz göze geldim yalanlarınla! Kalbime vurduğun ihanetin darbeleriyle taşıdın beni bu günlere! O zonklamayı her hücremde yaşaya yaşaya tattığım bir güç tuttu beni ayakta. Eminim sen dayanamazdın böylesine! Sen hep rahat ortamların, bolluğun, şansın adamı oldun hem de benim ömrümü tükete tükete ve bunu bile bile!

          Ve on dokuz yıl sonra, beni görüp aramak cesaretini de nereden buldun? Zaman denen canavar, hiçbir şeyi, hiç kimseyi aynı tutmuyor yerinde. Ben o günlerde, yine yeniden ben olmaya çabalıyordum. Önemsemeyen, sanki daha dün görüşmüşüz tarzı ifadelerin de neydi? Bu sorunun ardından kıyamet koptu tekrardan bende, az durulan öfkem yine ortaya dökülüyor. Sen kimdin ki? Canı istediğinde yüz üstü bırakıp giden, canı istediğinde kaldığı yerden devam etmek isteyen! Asırlardır seni beklediğimi sanıyorsan da yanılırsın. Zaten dünya hızla değişiyor. Bizim zamanlarımızın hafif bir esintisi kaldı sadece bugüne. Sen birkaç cümleyle bitirdiğinde sona erdik ikimiz. Sonrasının olmasını çok diledim ama, çoktan farklı alemlere atılmıştık bile...

          Sevgisizlik, yalnızlık içinde var olmayı öğrendim ben. Öğrettiler dersem, daha doğru olur. Gerçekten sevildiğime ve sevilebileceğime hiç inanmadım. Senden sonra da rastladım senin gibilerine. Her birinde senden gelen, sana benzeyen bir yalan karşıladı beni. Sanki insanlar, sadece birbirlerini kullanmak için vardı bu dünyada. Herkes kendince çok akıllı ve çıkarcı. Artık korku hissetmeden bakıyorum geçmişe ve geleceğe. Büyük deneyimlerle kazandım bu cesareti. Sanırım insan sona yaklaştıkça, daha çok sorguluyor herkesi ve daha çabuk anlıyor herkesi. Ben aynı sonranın zorunda kaldım hep. Ve ilginçtir ki şöyle bir baktığımda olan bitene, içlerinde yine sen en iyisi kalıyorsun. Çünkü, biz seninle tanıştığımızda planlı yaşamamıştık aşkı, sevgiyi. İçimizden geldiği gibi, olduğumuz gibiydik. Hep dediğim gibi güzel başlayan masalımız,  sonradan sonsuz bir girdap oldu. Sen, bilinen dünyanın beklentilerine kurban edildin, ben de beraberinde felaketi tattım! Onu da merak etmiyor değilim aslında! Rahat yaşamak nasıl bir his? O yeni insanı benim yerime koymak nasıl? Beraberinde neler getirdi bu evlilik sana? Servetlerin  birleşmesi güzel bir nikah oldu sizce. Sanki ben hiç olmamışım gibi! Sana yedi yılımı vermemişim gibi. Onlar arzularındaki bereketi inşa ederken beni de karanlığın yedi kat dibine gömdüler. 

         Bunların hepsini bir yana bırakalım. Çünkü, şimdi ömrümüzün yüzleşme vakti. Ben, senden sonrasını bir bir anlatacağım. Sen, her birinde öz günahını tadacaksın. Senden sonrası, ne düşündüğüm ne de düşünmediğim gibi başladı. İyi yanlarını hiç göremedim. Sevgi ve güzellik senden sonra beni unuttu. Vazgeçtim sevgiden, sadece huzur istedim. İnan ki o da benim adresimi bulamadı. Senden ve benden çok ayrı insanlarla kesişti yolum. Kaçabilir miydim? Kararsızım. Her biri bir öncekinden daha pişman eden olaylar. Görünürde yaşıyorum. Aile, çocuk ... Yaş aldım ama, sen vaktimi geçemedim.. İnsanlar koca bir ömür sürse de en son mutlu olduğu noktada donup kalıyor. Bende de öyle oldu. Hala yirmi üç yaşımın zamanında dolanıp duruyorum. Mezarını arayan bir hayaletim. Şimdiki zaman, bilinen insan hayatının kısır döngüsü. Böyle olunca kişi ikiye ayrılıyor. Birinci yanım hala seninle ve seni seviyor, ikinci yanım ise, kalıplaşmış dünyanın zoraki esiri...

          Hiç bir detayı atlamadan, sana senden sonrasını anlatacağım. Bakalım senin yorumun ne olacak?! Çünkü, bu senaryo senin en başarılı oyununun sonucunda ortaya çıktı. Seninle beni biliyorsun. Şimdi de ikinci ve son bölüm:Senden sonrası. Yedi yıllık mutluluğun ardından gelen, asırlar kadar uzun süren bir mutsuzluğun hikayesi. Tam on sekiz senelik koyu bir mutsuzluk. Her ne kadar adın geçmese de bu anların her bölümünde başrol senin! Bunu sakın aklından bir an bile çıkarma! Yaşatmadığını, yaşayamaman dileğimle geçsin her günün. Bu beddua değil, adil bir yaşam isteği. İnan ki bir insanın her umudunu çalıp gitmek,  öldürmenin başka bir yöntemi. Sen beni onca yıl yaşıyor mu sandın?! 

SENDEN SONRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin