TEKLİFSİZ

3.5K 5 0
                                    

                Gözleri tavana dikili yatıyor. Ne vakittir o halde bilmiyor. İnsan geçmişiyle nereye kadar gidebilir? Ya da geçmiş ne vakit günü yaşamasına izin verebilir? Gerçi, geçmişinden ayrılmaya hiç gücü ve isteği yok Meltem'in. Sanki şu dünyada kendine ayrılan zamanı tüketmekle meşgul her an. Umduğunu bulamayan insanların burukluğu içinde gelip geçiyor yaşamdan. Kapının yıkılırcasına yumruklanmasıyla sıçrıyor yerinden. İç kapıdan geliyorsa bu ses, demek ki dış kapı açık bırakılmış. Beynini oldukça rahatsız eden bu sesin öfkesiyle yöneliyor kapıya. Sert bir hareketle kapıyı açıyor ve öfkesi yerini şaşkınlığa bırakıyor.

-''Hadi üzerini değiştir de bir yerlere gidelim!'' cümlesindeki teklifsizlik ve hadsizlik kızın aklına sığmayacak türden. Karşısında Hüseyin Bey'in annesi Sevgi hanım.

-''Ben dışarı çıkmak istemiyorum.'' diye çok kesin konuştuğunu zannetse de orta yaşlı kadın aynı rahat halleriyle eve salona geçiveriyor yine.

-''Hadi kızım hadi! Bizi bekletme!''

-''Sanırım beni anlamadınız! Sizinle dışarı çıkmayacağım!''

-''Bak! Fazla naz aşık usandırır! Akşama dek bekleriz!''

Meltem, karşısındaki anlayışsızın inadını kırmak için kapıya en yakın koltuğa oturuyor. Sevgi Hanım, ruhsal bir dengesizliğin işaretlerini taşıyor yüzünde. Gözlerini kıza dikmiş ayırmak bilmiyor. Meltem geçen zaman içinde kadının hiç de gitmeye niyeti olmadığını anlıyor. Üstelik evindeki bu dengesiz yabancıdan oldukça rahatsız. Aklını kullanıp onu savuşturmayı düşünüyor.

-''Siz şimdi gidin, başka zaman uygun bir gün olursa çıkarız.''

-''Amma da kastın kendini be! Hadi dediysek şimdidir o vakit!''

Orta yaşlı kadının bu dik ve sert konuşmasından korkuyor. Aynı zamanda bu kadını bu evden çıkarmanın tek yolu, onunla çıkmak. Meltem, içinden ''Hele bir çıkalım da atlatırım!'' diye geçiriyor. Rastgele bir tişört ile jean giyip çantasını alıyor. Kapısını kilitlemek için kadının çıkmasını bekliyor sabırsızca. Kadın, kızın üzerinde kurduğunu sandığı hakimiyetten memnun, kurularak kalkıyor yerinden. Dış kapının önüne park etmiş araçta Hüseyin'i ve daha önce hiç görmediği yaşlıca bir adamı fark ediyor. Ailecek geldiklerini anlıyor onların. Kadın aracın kapısını açıp, önce Meltem'in araca binmesini bekliyor. Öyle garip haller içindeler ki Meltem bir an kaçırılıyor hissine kapılıyor. Meltem'in ardından kadın da yerleşiyor arka koltuğa. Hüseyin, kısa bir merhabanın ardından aracı çalıştırıyor. Sevgi, susmak bilmiyor. Meltem, yaşlıca adamın Hüseyin'in babası olduğunu öğreniyor tanıştırılınca. Ama, hala tedirgin. Normalden çok farklı gelişmeler devam ediyor. Hüseyin, o ılık bahar gününde bir çay bahçesine götürüyor kendilerini.İnip, bir masaya yerleştiklerinde Hüseyin yanlarından ayrılıyor. Bu da garip geliyor kıza. 

-''Bizi tanıman ve bize alışman lazım. Biz Hüseyin'in en değerlileri, annesi ve babasıyız. Meltem, hızla gelişen bu anormal durum karşısında ne diyeceğini bilemiyor. Hem nasıl olsa Sevgi herkesin yerine de konuşuyor.

-''Mehmet bak! Şunlar bizim Süleymanlara benzemiyor mu?''

-''Aman ben kadın! Sus artık! Sabahtan beri dır dır!'' diye Sevgi'yi tersleyen kocasının sözleri, Meltem'in ağzını açık bırakıyor ama, Sevgi hiç üzerine alınmıyor, hayatından oldukça hoşnut:

-'' Konuşacağım hem de seni öldürünceye kadar konuşacağım!'' Orta yaşlı kadın bunları söylerken, gözlerinden kıvılcımlar saçıyor etrafına. Meltem, ne kendi ailesinde ne de Kaya'da böyle şeyler görmüştü. Şu an kafası bir an önce oradan kaçmanın yolunu arıyor fıldır fıldır. Sevgi, kendini hiç umursamıyor, gayet rahat verip veriştiriyor kocasına:

SENDEN SONRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin