-Ahhhh, başım , nerdeyim, ben siz kimsiniz?
- Hey yavaş ol biraz, bu şekilde ani hareket etme, kolundaki iğnenin hareket etmesini inan bana istemezsin Eliza!
İğne mi gözüm hemen sağ koluma gitti. O diyene kadar fark etmemiştim bile. Bayılmış mıydım neden serum vermişlerdi bana. Hastane odasından çok daha bakımlı olan bu yerde neresi ve adımı nereden biliyor bu kadın? Sorularımı sıralamak için ağzımı açtığım sırada içeri o geldi. Kalbim nedenini bilmediğim bir şekilde hızla çarpmaya başladı.
-Uyanmışsın
-Ben... (Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki)
-Bayan Moli çok teşekkür ederim onunla özel ilgilendiğiniz için
-Antony lafı bile olmaz hayatım. Geldiğinde çok korkmuş görünüyordun ama gördüğün üzere Eliza çok iyi durumda sadece güçsüz kalmış son günlerde ve bu geçiş işlemleri de tuz biber olmuş anlaşılan-Haklısınız benim hatam bu kadar acele etmeseydim..
- Hadi ama sıkma canını sen nereden bilecektin böyle olacağını neyse yapmam gereken işlerim var hemşire Keyli sizinle biraz gelip ilgilenecek. Belki sen de meraklı gözlerle bize bakan arkadaşı aydınlatmak istersin
-Tekrar teşekkürler bayan MoliAhh ne diyecektim ben şimdi Eliza ya o kadar şaşkın şaşkın bakmak zorunda mıydı? Galiba hemen konuya girsem iyi olacak bunu her türlü kaldıramayacak. En iyisi en hızlı şekilde bu olayı ona anlatmak...
-Eliza nasılsın daha iyi misin?
- Evet ben ne oldu neden burdayım hatırlamıyorum ( seninle konuşmam dışında demek istedim ama)
- Krotoryum krallığına hoş geldin , Eliza sen seçilmiş kişisin dünyamızın dengesinin koruyucusu olacak kişi ve tılsım seni seçti, dedi Anthony.
Gerçekten hepsini bir çırpıda söylemişti. Bu duruma kendi de inanamıyordu. Eliza nın yüzünü inceledi dikkatle bu kolay bir şey değildi ama şoka girmiş bir ifade yerine sakince gözlerine bakan bir çift kahverengi göz görebildi sadece. Çok rahatlamış hissediyordu gerçekten demek ki sandığım kadar zor olmayacak diye içinden geçirirken tam.
-Galiba tansiyonum düşmüş olmalı teşekkür ederim beni hastaneye getirdiğiniz için, dedi Eliza
Bu da neydi şimdi ben ne dedim o ne anladı. Tam her şeyi tekrardan anlatacaktım ki Keyli geldi ve serumu çıkardı.
- Anthony, durumu gayet iyi çıkabilirsiniz, demekle yetindi Keyli.
Sadece kafamı sallamak ile yetindim.
-Ben kendim gidebilirim eve Anthony beni beklemek zorunda değilsin. Her şey için çok teşekkür ederim.
-Eliza gözlerini kapatır mısın? Sana göstermem gereken şeyler var.
-Ne gibi?
-Gerçekleri
-Bu Tomari halkına özel bir yetenek Eliza elini verir misin?
-Tomari ne?
Onun elini uzatmasını baklemeden elini tutmuştum. Biz Tomariler insanlar gibi konuşmaya gerek duymuyorduk genelde düşünlerimizi isteğimiz kişiyi düşünerek iletiyorduk. Tabi bunu sadece saf kan Tomariler yapabiliyordu. Eliza gördüklerinden sonra elini hızlıca çekti ve gözlerinden birkaç damla yaş aktı.
Ne yapacağımı bilemiyordum bu yük onun için çok ağırdı hiç düşünmeden ona sarıldım şu an için sadece bunu yapabilirdim. Tılsım uzun zamandır kimseyi seçmemişti dengeler bu nedenle bozulmaya başlamıştı. O Krotoryum krallığına şans getirirken biz ona sadece hüzün getirmişti.-Neden ben Anthony bu kişi neden ben olmak zorundayım.
-Bilmiyorum Eliza ama sandığından daha güçlüsün ve ben hep yanında olacağım.
-Peki ama ailem nolcak bir daha... Derken hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Anthony ninin gösterdikleri aklıma geldikçe korkum büyüyordu. Kabuslarımda gördüklerim gerçekmiş oysa ben o kabusları unutmak için ne kadar çabalamıştım. Ağlamaya başlamam ile Anthony nin bana tekrar sarılması bir olmuştu. Kulağıma fısıldadığı cümle kendimi artık daha iyi hissediyordum.
-Seni evine götüreceğim korkma, sadece biraz zaman...Kural 31:Her yere koşan hiçbir yere yetişemez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEĞİ ARARKEN
FantasyHer insanın bir amacı var ama Eliza öylesine koyduğu kurallara ve takınlara sahipti. O amacının olmadığını düşünürken hayatına giren gizemli kişi ona daha önce hiç görmediği kadar güzel bir kolye hediye eder. Kolyenin sıradan olmadığını anladığında...